İstanbul Üniversitesi
Su Ürünleri Fakültesi'nin Kara
deniz'deki
kirlilikle ilgili araştırması çarpıcı sonuçlar ortaya koydu. Araştırmaya göre,
Karadeniz'e 571 milyon metreküp kanalizasyon akıyor, kirliliğin yüzde 75'ine Tuna Nehri sebep oluyor.
Bulgaristan,
Romanya,
Gürcistan,
Ukrayna ve
Rusya'dan pompalanan ağır
metal ve sanayi atıkları,
kolera, tifo, dizanteri ve
kanser başta olmak üzere birçok hastalığa da davetiye çıkarıyor.
İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi
öğretim görevlisi Doç. Dr. Gülşen Altuğ'un araştırmasına göre, AB kriterleri baz alındığında, Karadeniz'de 100 miligram suda 500 bakteri olması gerekirken, bu oran Bulgaristan ve Romanya kıyılarında 30 bin civarında. Standartların 60 kat üstündeki bu oranın Karadeniz'e kıyısı olan diğer ülkelerde de farklı olmadığını belirten Doç. Dr. Altuğ, "Karadeniz'e dökülen nehirlerin bakteriyolojik kirliliği, etkilediği alanın büyüklüğü göz önüne alındığında durum oldukça vahimdir" dedi.
TUNA ZEHİR TAŞIYOR
Tuna Nehri'nin Karadeniz'i kirleten en önemli kaynak olduğunu ifade eden Doç. Dr. Altuğ, "Tuna, Karadeniz'deki kirlilik oranının yüzde 75'ini oluşturuyor. Karadeniz'e Tuna vasıtasıyla içinde sanayi ile endüstriyel atıkların, evsel çöplerin ve kanalizasyon dışkılarının bulunduğu 571 milyon metreküp
zehir akıyor. Gemilerin balans suları ile sintineden boşalttıkları ağır
makine yağları da Karadeniz'i hançerleyen diğer cellatlar" diye konuştu.
Karadeniz'de yaşanan kirlilik canlılar açısından da
tehlike saçıyor. Üniversitenin hazırladığı rapora göre, yoğun kirlilik Bulgaristan, Gürcistan, Ukrayna, Rusya, Romanya ve
Türkiye kıyısındaki deniz suyunda Escherichia, Proteus, Edvardsiella, Klebsiella, Citrobocter, Entorabocter ve Solmenalla gibi bakterilerin oluşmasına neden oluyor. Bu bakterilerin kolera, hepatit A,
karaciğer kanseri ve basilli dizanteri gibi hastalıklara davetiye çıkardığına dikkat çekilen raporda, bu hastalıklara Bulgaristan ve Romanya kıyılarında daha fazla rastlandığı belirtildi. Hastalığa büyük ölçüde endüstriyel bakterilerin neden olduğu belirtilen raporda, "Akuatik ortama giren süt ürünleri,
meyve işleme atıkları,
tekstil,
deri,
kereste gibi endüstriyel kaynaklı patojen bakterilerin deniz suyunda mikrop ürettiği ve hastalıkların temelini oluşturduğu" ifade edildi.
ÖLÜMCÜL SONUÇLAR
1953 yılında civayla kirlenen Karadeniz'de insanların yedikleri
balıktan öldüğünü belirten Doç. Dr. Gülşen Aytuğ, "O dönemde civanın insanı öldüreceği ve balık yolu ile insana öldürücü hastalık geçeceği kimsenin aklına gelmezdi. Ağır metal ve endüstriyel atıkların olduğu denizde yüzen balık,
kanserojen madde taşıyabilir" dedi.