Öner,
Küba lideri
Fidel Castro’nun, hastalığı yüzünden hiç görünmediği dönemde, "Bu Türk bizim
boksörlerimizi çalıyor" diyerek ortaya çıkmasını sağlayacak önemdeki kaçış hikayesini,
Hürriyet’e anlattı.
PROFESYONEL boksun dünyaca ünlü menajeri, eski boksörümüz Ahmet Öner, müthiş bir
operasyonla Küba’nın dünya şampiyonu boksörü Erislandy Lara’yı
Meksika’ya kaçırttı. Küba’nın eski lideri Fidel Castro’nun,
ülkesindeki dünya çapındaki boksörleri
Almanya’ya kaçırıp Arena Box Promotions şirketinde dövüştürdüğü gerekçesi ile ülke sporunun bir numaralı düşmanı ilan ettiği ve "Bu Türk bizim boksörlerimizi çalıyor" dediği Ahmet Öner, dünyada sansasyon meydana getiren iltica olayını tüm açıklığı ile anlattı. "Türk
mafyası boksörlerimi elimden çalıp, kapitalizm askeri yaptı. Oysa o boksörlerim ülkeleri için dövüşen milli kahramanlardı" diyen Fidel Castro, geçtiğimiz yıl Ahmet Öner’in
Brezilya’dan kaçırttığı Erislandy Lara ile Guillermo Rigondeaux Ortiz’i gönderdiği gizli
servis elemanlarınca Rio de Janerio’da yakalatıp, tekrar Küba’ya getirtmişti. İki yıl ortalarda görünmeyen Castro, bu olay üzerine televizyona çıkıp, kamuoyunu bilgilendirme ihtiyacı duymuş ve bu iki boksöre ömür boyu bokstan
men cezası vermişti. Almanya’da, Arena Box Promotions şirketinin patronu Ahmet Öner, Küba liderinin görevini kardeşine bırakmasından sonra, bu iki boksörü ülkesinden kaçırtmak için yeniden operasyon düğmesine bastı. Dünya şampiyonumuz
Sinan Şamil San, Olimpiyat ikincimiz Atagün
Yalçınkaya,
Oktay Urkal,
Fırat Arslan, Mustafa Karagöllü ve
Selçuk Aydın gibi ünlü eldivenlerini şirketinde dövüştüren Öner, bu iltica olayını şöyle anlattı:
KAÇARSAM AİLEMİ YOK EDEBİLİRLER
"69 kiloda Dünya şampiyonu 24 yaşındaki Erislandy Lara ile Guillermo Rigondeaux Ortiz’i adamlarımızla ülkesinde çok sıkı
kontrol altında tutuyorduk. Boks yasağı olduğu için hem gıdaları ile ilgileniyor hem de gizli antrenmanlarla formda kalmalarını sağlıyordum. Fidel Castro, görevini bırakınca operasyona start verme zamanın geldiğini çocuklara bildirdik. Artık her şey hazırdı. Küba’dan demokrasiye geçişi sağlayacak uluslararası iltica mafyası ile bu işi bitirmesi için anlaştık. Her şey iyi gidiyordu. İlticaya iki gün vardı ki, iki
olimpiyat şampiyonu olan Rigondeaux, son anda gelmekten vazgeçtiğini söyleyince nedenlerini araştırdık. Bu boksörün ceza olayından sonra bazı sözler alıp devlet adına çalıştığı istihbaratı üzerine gittik. Kendisi adamlarımıza ailesi ile cezalandırıldığını, bu nedenle
Pekin Olimpiyatlarında dövüşüp
madalya alması halinde affedileceğini
itiraf etti. Tüm astronomik para tekliflerimizi, "Bir daha kaçarsam ailemin yok olabileceği endişesini taşıyorum" diyerek kabul etmedi.
MAFYA ’DEĞERLİ MAL’ ZAMMI YAPTI
Yapacak bir şey yoktu. Erislandy Lara, daha
genç olduğu için gözü pek bir boksördü. Lara’yı Havana’dan, ülkenin iç kesimlerine kaçırttık. Gecekondularda kaldı, izini kaybettirdi. Operasyon sürat botuyla yapılacaktı. Hava durumu öğrenildikten sonra gün belirlendi. İki etaplı Meksika’ya gidiş için iltica mafyası ile 10 bin dolara anlaşmıştık. Ancak kaçırılacak insanın önemli bir kişi olduğunu öğrenince, mafyanın adamları ’Bu değerli bir mal’ diyerek 30 bin dolar daha istediler; onu da verdik. Ve gece yarısı bir sürat botu ile Küba’dan ayrılıp, uluslararası sularda bir ıssız adaya çıkarıldı. Orada bir gün kaldı. İkinci etapta rota, okyanusta bir nokta ada olan Kankuna’ya çevrildi. Orada da kısa bir moladan sonra Meksika’ya çıkıldı.
MEKSİKA’DA POLİS RÜŞVETLE ÇÖZÜLDÜ
Pasaportu kaçmasın diy
e devletin elinde olduğundan, yanında sadece kimliği ve boks fotoğrafları vardı. Kıyıda bekleyen bir
araç Lara’yı Meksika’nın içlerinde bir
otele götürdü. Yanında korumaları ile gittiği bir barda Meksika polisinin pasaport kontrolünde yakalanınca, evraklarının otelde olduğunu söyleyip oradan uzaklaştı. Ancak bir hafta sonra yabancılar polisince, emniyete götürüldü. Adamlarımız bir miktar para ile bu sorunu da çözdüler. Sık sık otel değiştiren Lara, şimdi gizli bir otelde Almanya’dan gelecek pasaportunu bekliyor."
Değerlerimiz çalındı
KÜBA’nın boksla başlayıp,
voleybol ve diğer branşlarla süren sportif iltica hareketleri üzerine, Fidel Castro ’Sporcuların ticarileştirilmesi’ başlığı ile yayımladığı bir makalesinde, bunun ’yetenek hırsızlığı’ olduğuna ve
beyin göçünün,
yoksul ülkelerin en büyük sorunu halini aldığına değindi. Castro, bir gazetede yayımlanan makalesinde, "
Amatör sporlardaki başarıları yadsınamayan Küba, bu tür piranha ısırıklarına diğer ülkelerden daha çok maruz kalıyor" ifadesini kullandı. Castro, aynı makalesinde, Ahmet Öner’in, her şeyi bizzat organize ettiği, bu operasyon için 500 bin dolar harcadığını da iddia etti.
HÜRRİYET