Dünya, kâinat’ın esrarları, ölümden sonra hayat, insan etkileşimleri, vb. Hakkında bir kitap hazırlığı içindeyken Kur’anı Kerim’le tanıştı ve hayatının dönüm noktasını oluşturan bir karar aldı.
Hayatının geri kalan kısmını yaratanına isyanlarla değil onunla dost olarak geçirecekti; belki bir
Mevlana belki bir Yunus olacaktı. Yüz seksen derecelik bu dönüş basının ilgisini çekerken başta
ailesi olmak üzere bir çok hayranının tepkisine yol açtı. Deadly’nin aldığı bu karar herkesi sarsmıştı. Adeta mateme bürünen babasına ‘atesit olmanı
tercih ederim.’ dedirtmiş, yıllarca aynı sahneyi ve emeli paylaştığı Aphazel’in yüzünde alaylı bir gülümsemeye dönüşmüştü. Öyle ya da böyle o seçimini yapmış, kendisiyle buluşmuştu, müslüman olmuştu. Daha ne olsundu?! Her gün Myspace.com’dan binlerce kişi tarafından ziyaret
web sitesinde
İslam’a atılan iftiralara cevaplar veriyor ve insanların gerçek İslam hakkında bilgi edinmelerini sağlıyor. Şu sıralar
Avusturya’da
yaşamasına rağmen herkese bir web sitesi yakınlığında duran
sanatçı müslüman bir müziyenle evli ve ‘Sufi Rock’ adını verdiği bir tarz üzerinde çalışıyor.
ARTIK MÜSLÜMAN’IM, BLACK METAL YAPMAM
Blak
metal rock’ın efsanevi grubu Ancitent’in kadın solisti Deadly Kristin’e bir şeyler oldu. Kristin’in yakın zaman önce
Müslümanlığını açıklamasıyla birlikte yer yerinden oynadı. Bu değişim, aldığı tepkiler onu münzevi bir yaşam şekline itmediği gibi sanılanın aksine yaklaşık 18 yıllık rock geçmişinin üzerine bir çizik de atmadı. O hâlâ İtalyan rockının en sevilen şarkıcılarından biri. Kendi deyimiyle belki birkaç
arkadaş ve birkaç hayran kaybetti ama yeni arkadaşlar ve yeni hayranlar kazandı. Benimsediği yeni dünya görüşünü müziğine de yansıtan Kristin Müslüman olduktan sonra Hayam Nur ismini kullanmaya başladı. 1997’de dahil olduğu Ancitent’le 2003’te yolları ayrılan Kristin bu ayrılığa rağmen 2005’te Dreamlike Horror’un başlangıç
albümünde grupla birlikte çalıştı. “Delightful Suicides-Zevkli İntiharlar” isimli bu albüm rock
müzik sahasında
Yunanistan’ın en iyi bağımsız plak şirketi olan Sleaszy Müzik tarafından piyasaya sürüldü. Halen
İsveç’te yaşayan sanatçı 2006’dan beri İsveç Radyosu P4’te her perşembe sabahı 08.15-09.00 arası canlı tartışmaların yapıldığı, uluslararası müzik sahnesinden yeni single’ların tanıtıldığı bir talk show programı yapıyor. İslam dendiğinde
intihar bombalamaları ve kumda koşan silahlı çocukların akla geldiği bir ülkede İslam’ı seçen Deadly Kristin’le 2005 yılında başlayan bu ilginç değişim öyküsünü konuştuk.
Allah’a yönelişiniz sanatsal arayışlarınızın bir parçası olarak mı gelişti, nasıl oldu?
Öyle de diyebiliriz. Dünya, kâinatın esrarları, ölümden sonra hayat, insan etkileşimleri, vb. hakkındaki teorilerimi bir araya toplayan, varoluşçu bir kitap yazıyordum. Teorilerime somut ve bilimsel bir temel verebilmek için daha fazla bilim,
kimya, fizik,
biyoloji ve
astronomi çalışmaya başladım.
Kitapla ilgili çalışmalarımı yarı yarıya tamamladığım bir noktada iki Müslüman entelektüelle tanıştım ve fikir alışverişinde bulunmaya başladık. Bu arkadaşlar benim teorilerimi anlamakla kalmayıp, Kur’an’ın benzer şeyleri daha büyük bir detayla açıkladığını bana gösterdiklerinde şok yaşadım ve aniden bakışım değişti ve İslam’a karşı giderek büyüyen bir ilgi beslemeye başladım. Daha yakından tanımak istedim, daha fazla öğrenme ihtiyacı duydum. Arkadaşım Davud, bana İtalyanca bir Kur’an verdi. Okumaya başladım. Her gece en az bir saat yatağımda oturup bir sûre, ardından diğer bir sûreyi okuyor ve ertesi gün okuduklarımı onunla konuşuyordum.
Peki, bu köklü değişim ne zaman gerçekleşti?
Tanıkların önünde resmi olarak şehadet getirdiğimde
Mart 2006 idi. Ama bundan aylar önce (2005 yılında) kendi kalbimde Müslüman olmuştum. Aslında ilk şehadetimi dediğim gibi kendi dairemde tek başınayken getirdiğimi hatırlıyorum. O yaz Kur’an okumaya başladım. 2005
Ramazan’ı benim ilk Ramazan’ımdı, oruç tutmaya başladım. Bütün ay boyunca oruç tuttum.
Hiç tereddütleriniz olmadı mı? (Caydırıcı faktörler yok muydu? Aile, arkadaşlar, şöhret, vs...)
Olmadı Elhamdülillah! Kur’an’ı okumak, gerçeği aynı ilk kez görmek gibi. Sanki biri dünyayı görmek üzere kullandığım filtreyi gözlerimden kaldırmış gibi. İslâm’ı bulmuş olduğum için kendimi çok kutsanmış hissediyorum! Aileme Müslüman olacağımı söylediğimde çok şiddetli tepki verdiler. Babam, ateist olmamı tercih edeceğini söyledi! Annem dışında herkes benimle arasına görünmez bir
duvar koymuştu. Ama zamanla kabul ettiler. Şu an İslâm’ın benim içimdeki güzel şeyleri açığa çıkardığını, şimdiye kadarkinden çok daha iyi biri olduğumu görebiliyorlar. Hayranlarım da da çok şaşırdı. Metal dünyasında konuşulacak çok şey vardı ve sayısız
röportaj yaptım. Eski takipçilerimden bazılarını kaybetmiş olabilirim; fakat kesinlikle yeni hayranlar kazandım. Hayranlarımdan bir kısmı benim gibi Müslüman oldu. Elhamdülillah!
Ancitent gibi metalin en koyu tınılarıyla demlenen bir grup için böyle bir değişiklik kabullenilebilir miydi?
Gruptan İsveç’e taşındıktan sonra, 2003’ün sonlarına doğru ayrılmıştım zaten. Ancitent’te bu konu hakkında konuştuğum tek kişi Aphazel’di. Ona bunu anlattığımda hiçbir şey söylemeyip gülümsemişti. Gülümsemesini durduramamıştı. Bununla eğleniyor gibiydi. Bana hiçbir zaman neden Müslüman olduğumu sormadı. Sadece kabul etti ve büyük bir ihtimalle bunu beklenmedik ve gülünç buldu. Çünkü artık onun tanıdığı Deadly değildim. Grubun geri kalan üyeleri bunu internetten, yaptığım röportajlardan ve web sitemden öğrendiler. Aklımı kaçırdığımı düşünenler oldu.
Basın için sansasyonel tatlar içeren bir konu başlığı olmuşsunuzdur herhalde.
Oh
evet, internette ve birçok müzik dergisinde bu konu hakkında çok söylemler oldu. Ama olabildiğince seviyeli söylemlerdi bunlar. Hepsi neden dinî bir yaşam tarzı benimsediğim ve neden dinler arasından İslâm’ı kucakladığım yönünde, beni anlama yönünde yoğun bir gayret içindeydi. Basının bu ilgisi Allah’ın bir lütfuydu benim için. Böylelikle İslâm’a ve Müslümanlara duyulan
öfke ve önyargıları belki bir nebze kırmaya ve İslâm ve Kur’an hakkında doğru
mesajlar vermeye çalıştım.
Gözlerinizdeki filtre kalktı ve her şeyi farklı görmeye başladınız. Peki bu filtre kulaklarınızda da var mıydı? Sesleri algılayışınızda bir farklılık oldu mu? Şimdi müzik, hayatınızın neresinde duruyor?
Şu an Müslüman olduğum için
doğal olarak bir black metal grubunda çalamam. Hâlâ rock ve metal müziği seviyorum. Fakat bunun pozitif bir his vermesi ve mutlu bir mesaj içermesi gerekiyor. Black metal, negatif bir müzik. Hayatın en karanlık yanlarını, korkuları, düş kırıklığını ve öfkeyi ifade ediyor. Allah’a şükürler olsun ki bunlar geçmişte kaldı.
Geriye baktığınızda nelerden pişmanlık duydunuz?
Müzikal anlamda hiçbir şeyden pişmanlık duymuyorum. Ama hayatım boyunca gerçek ahlâki bir rehberden tamamen yoksun yaşadığımın farkına varmak kalbime çok ağır gelmişti. Geçmişimden sahneler aniden aklımda beliriyordu, içine girdiğim durumlar, kötü bir şekilde incittiğim insanlar, bütün bencilliğim kafamın arkasındayken şimdi yüzeye çıkıyorlardı. Bütün hatalarım ve yanlışlarım için Allah beni affetsin inşallah!
SIĞ ÜNLÜLERİ ÖNÜMÜZE İTİYORLAR
İsveç radyosu P4’te dünya müzik meselelerinin de konuşulduğu bir program yapıyorsunuz. Dünyayı yöneten müzik ve insanların bu müzik karşısındaki duruşunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Müzik insanların
zihin ve düşünceleri üzerinde büyük bir güce ve etkiye sahip. Sadece zihin üzerinde değil hatta
vücut üzerinde bile etkisi var. Biliyoruz ki; var olan her şey titreşir. Müzik de fiziksel olarak fizik vücudumuzun titreşimlerini etkileyebilecek bir titreşimdir. Çok güçlü bir
araç. Doğru ve pozitif bir şekilde kullanırsanız kesinlikle bireyler ve birey toplulukları için büyük bir etkisi olur. Günümüzde müzik endüstrisini
kontrol edenler ve nasıl bir dünyanın olması gerektiğine karar verenler medya patronları. İnsanlar
koyun gibiler. Televizyonda bir şey görüyorlar ve aynı onun gibi davranmaya başlıyorlar. Sanki TV, onların tanrısı gibi orada gördükleri her şeye uymak zorundalar.
Şu an TV ve radyolar en anlamsız ve sığ artist ve ünlüleri önümüze itiyorlar. MTV’nin ne hale geldiğine bakın! Jackass gibi programlar idiotları meşhur yaptı. Onun harika olduğuna inandırmak için size
baskı yapıyorlar.
MEDYA İSLAM’LA SAVAŞ HALİNDE
Avrupa’da müzik kanallarında Müslüman müzisyenlerin kliplerinin yayınlanmayışı konusunda ne düşünüyorsunuz?
Müslüman sanatçıların klipleri yayınlanmıyor. Çünkü bütün medya, İslâm’la savaş halinde. Bu bütün dünyaya yayılmış olan anti İslâm propagandasının bir sonucu. Dünyanın bütün büyük TV istasyonları ve gazeteleri İslâm’ın bir düşman olarak portresinin çizilmesi uğruna çok katı politikalar uyguluyorlar. İslâm’ın içindeki bütün iyilikleri baskı altında tutabilmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Ama umudum o ki; bu ileride geri tepecek ve gelecekte gerçekten bunun tam tersi şeyler olacak. Sonunda insanlar bütün bu sığlıklardan yorulup daha derin ve anlamlı şeyleri arayacaklar. Buna karşılık bir ‘(Müslüman) müzisyenler birliği’ fikri bile gündeme gelmedi.
Sizce böyle bir beraberliğe ihtiyaç yok mu?
Kesinlikle. Sesimizin duyulmasını sağlamak bizim elimizde ve internet bunun için büyük imkânlar sunuyor. İslâm ve sanatımız hakkında insanların doğru bilgi sahibi olabilmeleri için birbirimize kenetlenip elimizden geleni yapmamız gerektiğine inanıyorum.
ZAMAN - GENÇLİK