Hükümeti
protesto eden yaklaşık bin kişilik bir grup, meclise doğru yürüyüşe geçmişti.
Polisin plastik kurşunlu müdahalesine göstericiler taş ve
metal parçalarıyla
yanıt verdi.
Başbakan Ferenc Gyurcsany
seçim kaz
anmak için ekonominin gidişatı konusunda yalan söylediğini
itiraf ettiğinden beri yüzlerce Macar meclisin önündeki meydanda protesto eylemleri yapıyordu.
Başbakanın istifası talebiyle beş haftadır
kamp kuran eylemciler, talepleri kabul edilene dek meydanı terketmeyeceklerini söylüyordu.
Ancak polis, bugünkü
törenler öncesinde sağcı muhalefet tarafından örgütlendiğini söyledikleri bu kampları dağıttı.
Daha sonra yapılan törende yerel liderlerle birlikte çok sayıda
ülkenin devlet ve hükümet başkanları meclise
çiçek bıraktı.
Burada
ayaklanma anısına dikilen
siyah mermer anıta birer beyaz gül bırakan liderler, daha sonra 1956
Budapeşte Özgürlük Bildirgesi olarak adlandırılan bir belgeyi imzalamak üzere meclise geçti.
NATO Genel Sekreteri ve
Avrupa Komisyonu başkanının yanı sıra 21 ülkenin devlet ya da hükümet başkanının katıldığı törende Türkiye'yi
Devlet Bakanı Ali
Babacan temsil etti.
Ancak 1956 olaylarına katılmış olan bazı Macarlar, törende Başbakan Ferenc Gyurcsany'nin elini sıkmayı reddetti.
Macar baharı diye de anılagelen 1956
isyanında Sovyet birliklerinin ülkeden gitmesini ve serbest seçim yapılmasını talep eden onbinlerce kişi sokaklara dökülmüştü.
4
Kasım tarihinde 2 bin Sovyet tankı ve 65 bin asker
Macaristan'a girdi; çıkan çatışmalarda binlerce kişi öldü.
Meydan kapatıldı
BBC'nin Budapeşte'deki bir muhabiri bugün sokaklarda kalabalığa plastik mermiyle ateş açarak ilerleyen çok sayıda
çevik kuvvet görevlisi gördüğünü söylüyor.
Muhabirimiz
kentte durumun son derece karışık olduğunu, farklı grupların farklı eylemlere katılmak üzere yürüyüşe geçtiğini anlatıyor.
Muhabirimiz bunların 1956'yı anan gruplar mı, hükümeti protesto eden gruplar mı olduklarını anlayamadıklarını kaydediyor.
Ülke tarihinin önemli bir dönüm noktasının anıldığı etkinlikler, iç politikada yoğun tartışmaların yaşandığı bir döneme rastlıyor.
Orak-
çekici çıkarılmış bayraklar isyanın simgesiydi
Nisan ayındaki genel seçimleri kazanmak üzere ekonominin seyri konusunda yalan söylediğini itiraf eden Sosyalist Başbakan Ferenc Gyurcsany, eleştirilerin
hedefi durumuna gelmişti.
Haftalardır başkentte
protesto gösterileri düzenleyen muhalefetteki Fidesz partisi, resmi töreni boykot etti.
Fidesz bunun yerine, 1956'da şiddetli çatışmalara sahne olan
radyo binası önünde bir tören düzenledi.
Çeşitli gruplar da, isyanın merkezi olmuş bina ve meydanlarda bir araya geldi.
Sokaklarda, isyan günlerinde olduğu gibi ortası delinmiş eski Macar bayrakları taşıyanlar dikkat çekiyor.
İki hafta süren isyan sırasında eylemciler dönemin Macar bayrağının ortasında, devlet armasının içine yerleştirilen ve Sovyetler Birliği'ni çağrıştıran orak-çekici kesip çıkarmışlardı.
Gyurcsany'nin gençliğinde üye olduğu bir komünist
gençlik örgütünün ve şimdi lideri olduğu partinin, isyanın bastırılmasına ön ayak olan siyasi grupların mirasçısı olduğu eleştirileri yöneltiliyor.
45 yaşındaki Sosyalist Parti lideri Gyurcsany ise bu eleştirileri reddererek hükümetinin devrimin ilkelerine bağlı olduğunu söyledi.
Gyurcsany sonradan idam edilen dönemin başbakanı İmre Nagy'den de 'Macaristan'daki her başbakanın siyasi selefi' diye söz etti.
Dün başlayan ve iki hafta sürecek anma etkinlikleri kapsamında
Opera Binası'ndaki ilk törende konuşan Cumhurbaşkanı Laszlow Solyom ise
halka birlik çağrısı yaptı.
Solyom, Sovyet kuvvetleri tarafından kanlı bir biçimde bastırılan ayaklanma sırasında tüm ülkenin Macaristan'ın bağımsızlığı isteğini paylaştığını söyledi.
İki hafta direniş
1944'te Macaristan'ı Nazi işgalinden kurtarmak üzere ülkeye giren Sovyetler Birliği'nin 10 yılı aşkın süredir devam eden varlığını ve
baskı siyasetlerini hedef alan isyan, 23
Ekim 1956'da başladı.
Moskova isyanı bastırmak için ülkeye binlerce tank sevketti
Budapeşte'de bir
öğrenci eylemi dolayısıyla toplanan yaklaşık 23 bin kişilik bir kalabalık
demokrasi yanlısı bildirge okuyarak, yasaklanmış olan ulusal şarkıları söyledi.
Eylemciler serbest seçimler ve Sovyet askerlerinin ülkeden ayrılmasını istedi; başbakanlığa kendisi de Komünist Parti'nin deneyimli isimlerinden olsa da, daha esnek bir sosyalizmi savunan İmre Nagy'nin getirilmesini talep etti.
1956 YILINDA MACARİSTAN'DAN YAPILAN SON RADYO YAYINI
Burası Macaristan. Burası Macaristan... Son radyo
istasyonunun
Birleşmiş Milletler'e çağrısıdır. Sabahın
erken saatlerinde Sovyet birlikleri Macaristan'a topyekün bir taarruza girişti. Tuna Nehri kıyısındaki bölgeler üzerinden
paraşüt birlikleriyle acilen
yardımımıza koşmanızı bekliyoruz. Bu istasyon da kısa süre içinde yayınına son verebilir. Tanrı aşkına, ve
özgürlük adına, Macaristan'a yardım edin...
Akşam saatlerinde kent merkezinde toplananların sayısı 200 bini buldu.
Eski Sovyet lideri Stalin'in meydandaki dev bir heykeli devrildi, kentteki Sovyet tankları çekilmek zorunda kaldı.
Olaylardan bir yıl önce Politbüro tarafından görevden alınmış olan Nagy, başbakanlık görevine döndü.
Bunu takip eden günlerde Macaristan Varşova Paktı'ndan çekildiğini ve tarafsız olduğunu ilan etti.
Ancak Moskova'nın tepkisi sert oldu. Havadan ve topçu birliklerinin düzenlediği saldırılar ardından, 17 tank ve
piyade birliği Budapeşte'ye sevkedildi.
Başbakan İmre Nagy'nin radyodan yaptığı konuşmalarla dünyaya duruma
seyirci kalınmaması çağrısında bulunmasına rağmen, somut bir tepki gösterilmedi.
Nagy ve yüzlerce yetkili yakalanıp idam edildi.
Ülke genelinde yüzlerce kişinin tanklara silahlar ve
molotof kokteylleri ile direnmesine rağmen isyan yaklaşık iki hafta içinde bastırıldı.
Olaylarda en az 2.800 Macar öldü. 12 bin kişi yaralandı, 200 bin kişi de
batı ülkelerine kaçtı.
BBC muhabirlerinden Alan Little, isyanın Avrupa'nın iki kutup arasında paylaşılmasını dünyanın kabul ettiği an olduğunu belirtiyor.
İsyan sonrasında Macaristan 33 yıl daha Doğu Bloku saflarında kaldı.
Aradan geçen 50 yılda isyanın tarihin önemli köşe taşlarından olduğu üzerinde genel bir mutabakat olsa da, hedefleri konusunda farklı yorumlar da yapılmıyor değil.
Kimileri Polonya'da da Sovyetler aleyhinde kıpırdanmaların, eylemlerin olduğu bir sırada başlayan bu isyanı, demokrasi talebiyle düzenlenen komünizm aleyhtarı bir hareket olarak görüyor.
Ancak bazı gözlemciler bunun üstünkörü bir yaklaşım olduğu görüşünde.
İsyanın başını çeken
işçi ve çiftçilerin, halk konseyi anlamına gelen 'Sovyet'ler kurmaya giriştiği düşünüldüğünde, bunun işçi sınıfının düzenlediği ve komünizme değil, Stalinizmin baskısına karşı çıkan bir hareket olduğunu savunuyorlar.
Bu görüşü savunanlara göre asıl hareket noktası, Macarların kendi kaderini
tayin ve hegemonyadan kurtulma arzusuydu.