ülkenin geleceğinin ne olacağı onlar için de büyük bir soru işareti.
Türkiye'de yaşayan
Mısırlı gençler üç haftadır
Hüsnü Mübarek'in görevi bırakmasını bekliyordu, bu gerçekleşti. Şimdi kafalardaki soru: "Bundan sonra ne olacak. ?"
Mısır Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek, cuma günü
istifa etti. Şimdi Mısır
halkı, kendi geleceğini belirlemek için dönüm noktasında. Onların gerçekte ne istediğini, bundan sonra beklentilerinin ne olduğunu, Türkiye'de yaşayan Mısırlı gençler, Amer Fuat, Ahmet Seyit,
Muhammed Samir, Hatice Amen, Ahmet Bahçet, Muhammed Ahmetge ile konuştuk. Gençler, Mübarek'in tamamıyla görevden el çekmesi gerektiğini düşünüyorlardı, şimdi bu gerçekleşti. Ancak sonrası daha da önemli. Onlara göre yönetimin düşmesiyle bütün problemleri halledilemeyecek, rejimin değişmesi gerekli. Mısırlı gençlerin,
özgürlük için
modeli ise Türkiye.
Amer Fuat, ülkesine
demokrasi gelmesi özlemini duyan milyonlarca Mısırlıdan biri. Bir ay önce çeşitli iş görüşmeleri yapmak üzere Türkiye'ye gelir. Mısır'da, Mübarek karşıtı
eylemler başladıktan sonra, hemen ülkesine dönmek ister; gidebilseydi arkadaşlarıyla birlikte
Kahire sokaklarındaki eylemlere o da katılacaktı. Ancak ailesi, başına bir şey gelir endişesiyle bu fikre pek yanaşmaz. Ve bir müddet daha Türkiye'de kalmasını ister.
Mübarek döneminde de Mısır'da önemli gelişmelerin yaşandığına inanan Fuat, sürekli aynı kişi tarafından yönetilmeyi artık istemediğini anlatıyor: "Milletin hedefi kısmi olarak gerçekleşti. En büyük arzumuz Mübarek'in ülkeyi istifa etmesiydi. Ama ondan da büyük hedefimiz, ülkemizi demokrasiye ulaştırmak. Mübarek'ten sonra, yardımcısı da artık ülkeyi yönetemez. Bana göre, Mübarek, başbakan ve
içişleri bakanı da yargılanmalıdır. Seçimler oluncaya kadar ülkeyi askerler yönetecek gibi. Mısır halkı artık bir devrim gerçekleştirmiştir. Bu devrim, rejimin değişmesiyle nihai hedefine ulaşacaktır. Bu devrim, Mısır'ın tarihine adını
altın harflerle yazılacaktır. Artık, demokrasiye geçmiş bulunuyoruz. Acilen seçimlere gidilmeli ve yeni
sivil liderimizi seçmeliyiz."
Amer Fuat, ülkesinde işsizliğin çok ciddi bir sorun olduğunu, torpili olmadan kimsenin işe giremediğini söylüyor. Ona göre, ekonomilerinin çok geri kalmasına ve zengin kaynaklara sahipler. Ancak bu kaynakların nereye harcandığı meçhul. Fuat, artık şeffaf bir yapıya sahip olmaları gerektiğine inanıyor: "Yönetimi değiştirmeye gücümüz yetmiyordu. Muhalefet sindirilmişti. Gençler, çaresizdi. Seçimlerde, ülkenin çoğu Mübarek'e oy vermemesine rağmen, sürekli o kazanıyordu. Seçimlerde
hile yapılıyordu. Buna benzer birtakım, hareketlilik olduysa da, hiçbir zaman bu kadar büyümemişti. Ayrıca, sadece Mübarek'in gitmesi ülkedeki sorunları halletmez. Halkın da bu noktada, yapacağı çok şey var. Halk da değişmeli, demokrasiyi içselleştirmeli."
Soldan Sağa: Amer Fuat, Muhammed Samir, Ahmet Seyit
TÜRKİYE, BİZİM İÇİN MODEL BİR ÜLKE
Muhammet Samir de ülkesindeki Ayn'ı Şems Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü bitirdikten sonra Türkiye'ye gelir. Mimar
Sinan Üniversitesi'nde
Osmanlı Tarihi Bölümünde yüksek
lisans yapıyor. 2 yıldır Türkiye'de. Ayrıca bir firmada tercüman olarak da çalışıyor.
Okul bittikten sonra, burada kalmak istiyor. Çünkü ülkesinde iş bulması çok güç. Samir, ülkesinde halkın sokağa çıkmasını 'bir uyanışın göstergesi' olarak görüyor. Türkiye'deki gibi,
sandık başına gidip oy kullanamadıklarından yakınıyor ve "Etkili bir rol oynadığımızı hissetmek, babamızın, dedelerimizin isteyip de yapamadıklarını yapmak, o aktif rolü üstlenmek istiyoruz. Gençler, artık
isyan edecek duruma gelmişti. Ülkemizde, gençler adına gelecek
vaat eden hiç bir şey yok. Gençler, işsizlikten dolayı ülkeyi terk etmek istiyor. Ama göç etmemize dahi izin verilmiyor. Türkiye ile vizeler kalkacaktı.
Hükümet, gençlerin Türkiye üzerinden Avrupa'ya geçmesinden endişe ettiği için bu adımı bile atmadı. İnsanları kapalı bir kutunun içine yerleştirmek istiyorlar. Ama olmadı. Elimiz, kolumuz bağlı duramazdık." diyor.
Samir, alanı olduğu için Türk siyasetini ve ekonomisini yakından takip ediyor. Türkiye'nin "inanılmaz gelişmiş bir ülke" olduğunu düşünüyor ve "Ülkeniz, Ortadoğudaki en gelişmiş ekonomi ve demokrasiye ev sahipliği yapıyor. Mısır'ın ülkeniz gibi olmasını arzu ederim. Model, olarak Türkiye yeterli bir modeldir diyebilirim.
AK Parti gibi bir partinin de ülkemi yönetmesini isterdim. Ancak, ülkenizin de hâlâ kat edeceği bir yol var. Demokrasi ve
insan hakları ülkenizde daha çok gelişmeli."
Ahmet Seyit de
Mimar Sinan Üniver-sitesi'nde Osmanlı tarihi üzerine
yüksek lisans yapıyor. 2 yıldır Türkiye'de. Ancak Seyit, ülkesinde yaşananlarla ilgili arkadaşları gibi düşünmüyor. Değişimden yana, fakat değişimin sokaklara dökülüp eylemler yapılarak gerçekleşmeyeceğine inanıyor: "Halk ayaklanarak hata ediyor. Çünkü bir sürü insan eylemlerde, hayatını kaybetti.
Ekonomimiz, zarar gördü. Halk bunu, zamana yayarak gerçekleştirebilirdi. Değişim her zaman iyidir. Ancak, kargaşa olmadan gerçekleşirse; ülkemiz daha az zarar görür."
Önümüzdeki engel kalktı
Muhammet Ahmetge Türkiye'ye, akademik çalışma için gelmiş. Mısır'daki eylemlerin, önceden olması gereken bir hareket olduğunu düşünüyor. Mübarek'in ilk açıklamasının 80 milyonu tatmin etmediğini, herkesi onun ayrılacağını zannettiğini söylüyor. Ahmetge, "Mısır halkı, artık iradesini ortaya koymuştur. Mübarek gittikten sonra, artık halk gerekeni yapacak, su yatağını bulacaktır. Senelerdir çektiğimiz acılar göstermiştir ki Mısır halkının akacağı
yatak demokrasidir. Hâlâ ülkenin hakiki bir demokrasiye ulaşmak için kat edeceği uzun bir yol gözüküyor. Ama önümüzdeki en büyük engel kalktı. 30 yıl boyunca yaşadıklarımız, bizlere artık nasıl tavır almamız gerektiği öğretti. Artık hata yapamayız." diyor.
Ahmet Bahçet (solda), Muhammed Seyit
Direnişle birlikte hayatımın yeniden başladığını hissettim
İskenderiyeli Ahmet Bahçet de, ülkesindeki Hüsnü Mübarek karşıtı eylemlere katılan biri. Gösterilerin hararetini arttırdığı cuma eylemlerinde, polisin şiddetine maruz kalan kalabalıklar arasında bulunan Bahçet, polisin müdahalesi sonucu kolundan yaralanır. Türkiye'ye doktora başvurusu yapmak için gelen Ahmet'in aklı hâlâ meydanlardaydı, yaralanmasına rağmen başvurularını bitirdikten sonra tekrar ülkesine döneceğini söylüyor.
Bahçet, 28 Ocak
Cuma günü başlayan olaylarla "Öfkeli Cuma" diye anılan günde olaylara karıştı. Lider İbrahim
Camii'nde (bu cami İskenderiyeli insanların çoğunun önemli anlara şahitlik ettiği bir cami) Cuma günü dua etti. Daha sonra polisin zorbalıklarıyla hayal kırıklığı yaşayan komşularını korumak için organize edilen ulusal milis kuvvetlerine katıldı.
Bahçet, milis kuvvet lideri
Muharrem Bey'in devriyesinde, İskenderiye'nin merkezinde
akşam sekizden sabah sekize kadar kaldığını anlatıyor ve "O masum
Mısırlıların,
adalet ve reform isteyen özgürlük feryadı. Aşırı radikallerden aşırı sosyalistlere, bütün yaşananların hepsi çöküşün seviyesini, işsizlik oranını ve insanlar için en önemli konu olan
başkanlık konusundan bıktıklarını gösteriyor. Direnişle birlikte hayatımın yeniden başladığını hissettim. Eylemlerde, yüz binler benimle birlikteydi. Başkalarının ne düşündüğü hiç umurumda değildi. Biz, Mısır için bir araya gelmiştik. Herkes, Mısır'ın geleceği ve refahı için oradaydı, Mısır bunu hak ediyordu."
Hatice Eman
Mübarek yargılanmalı
Fatih Üniversitesi'nde uluslararası ilişkiler bölümünde yüksek lisans yapan Hatice Amen de ülkesindeki gelişmeleri, anı anına takip eden Mısırlılardan. Mısır'da gazetecilik de yapan Hatice, yaklaşık bir yıldır Türkiye'de. Eylemlere katılamadığı için çok üzgün. Yol parası olmadığından dolayı ülkesine gidememiş.
Hatice, Mübarek'in görevi bırakmasının yeterli olmadığını bundan sonra yargılanması gerektiğini ifade ediyor. Mısır'daki sorunun sadece Mübarek'in yönetimden ayrılmasıyla halledilemeyeceğine de değinen Amen, "Ayaklanmayı ilk başlarda,
küçük bir grubun yapacağı basit eylem olarak görüyordum. Gösterilerin zamanla büyümesini ise ülke insanların artık rejimden bıkmasına bağlıyorum. Rejimimiz, değişmedikçe bu sorunların devam edeceğini düşünüyorum. Mübarek'in ,gitmesi her şeyi değiştirmeyecektir. Çünkü o, rejimin bir parçası."
Selçuk Kapuci