ABD medyası, ABD yönetimi her ne kadar kendisini
Libya'ya hava saldırısında ''başrol oyuncusu'' olarak göstermese de ''ABD'nin,
operasyona öncülük ettiğini'' belirtiyor.
Gazeteler, ''ABD'nin kendini 'arka koltukta' gibi göstermesinin, bölgede
Irak işgaline yönelik hassasiyetin devam etmesi ve Amerikalıların yeni bir cephe istememesinden kaynaklandığı'' yorumlarını yapıyor.
Libya'ya yönelik hava saldırısına dair ilk açıklamaların
Fransa'dan gelmesi, ABD Başkanı Barack Obama'nın saatler sonra
kamera karşısına çıkması, ABD basınına konu oldu.
Washington Post Gazetesi'nde Mary Beth Sheridan ve Scott Wilson imzalı yazıda, ABD
Dışişleri Bakanı
Hillary Clinton'ın, ABD'nin hava saldırısına ''öncülük etmediği'' yönündeki sözleri ile bazı ABD'li yetkililerin açıklamaları hatırlatıldı.
Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy'nin de ''
Kaddafi tehlikesine yönelik Obama'dan çok daha agresif konuştuğuna ve
askeri operasyon başlarken, Sarkozy'nin Obama'dan daha merkezi rol alıyor gibi göründüğüne'' dikkati çekilen yazıda, operasyona bakıldığında, ABD'nin Libya'nın hava
savunma sistemini etkisiz hale getirmek için 112 seyir füzesi attığı ve Fransa ile
İngiltere savaş uçaklarının da ABD'nin komutası altında operasyon yaptığı ifade edildi.
Yazıda, ABD'nin bu operasyona yönelik ''alçak
gönüllü tutumunun aslında ABD Başkanı Barack Obama'nın, ülkesinde ve
yurt dışında yüz yüze kaldığı,
Müslüman bir ülkede üçüncü askeri cephe açıyor gibi görünmesi zorluğundan kaynaklandığı'' kaydedildi.
Yazıda, son dönemdeki ankette çıkan ''her 10 Amerikalı'nın 6'sından fazlasının, ABD'nin Libya'daki karışıklığı durdurmak için sorumluluk alması gerektiğine inanmadığı'' sonucu hatırlatarak,
Afganistan ve Irak savaşlarının ülkedeki etkisi nedeniyle ABD yönetiminin, Libya'ya saldırıdaki rolünü daha az göstermeye çalıştığı ifade edildi.
Obama'nın da önceki başkan George W.
Bush yönetimin küçümsediği uluslararası organizasyonun güçlendirilmesi yönünde çaba verdiği ifade edilen yazıda, ABD'nin Libya'ya operasyonda
kilit rolünün halen devam ettiği yorumunda bulunuldu.
Obama da Libya operasyonuna ilişkin dünkü açıklamasında, uluslararası
koalisyon hususuna özel vurgu yaparak, ''Geniş bir koalisyonun parçası olarak hareket ediyoruz'' demişti.
-''ABD, ÖNCÜLÜK EDİYOR''-
Los Angeles Times'ta da Bob Drogin imzalı yazıda, ''Bu, ABD Başkanlarının savaşa girme şekli değil Oval Ofis'te durup, nedenler, amaçların açıklanması ve sert konuşulması beklenir'' ifadesi kullanıldı ve Obama'nın ise ''ABD'nin Müslüman dünyasında üçüncü savaşa girişini'' kendisinin bile ilan etmediği belirtildi.
Obama'nın, Bush'un aksine gösterdiği bu isteksizliğin ''Irak işgalinin yarattığı hassasiyetin hala mevcut olduğu Arap dünyasına,
Amerikan askeri gücünü konuşlandırma'' sorunundan kaynaklandığı ifade edildi.
Yazıda, Obama'nın, ABD'yi bu konuda ''arka koltukta'' gibi gösterse de kendisi ve ABD'nin aslında olaylara doğrudan müdahil olduğu kaydedildi.
Gazete, başka bir haberini de ''Libya'daki hava saldırısına, ABD öncülük ediyor'' başlığıyla verdi.
Gazetede, ''kamuoyunda popülerliği düşen ve gelecek yıl seçimlere gidecek Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy'nin, siyasi prestiji için yeni bir çıkışa ihtiyacı varken, bunu Libya'ya hava saldırısıyla başardığı'' yorumunda da bulunuldu.
İngiliz gazeteleri bugünkü manşetlerinde, uluslararası koalisyon güçlerinin Libya lideri
Muammer Kaddafi yönetimine karşı başlatılan operasyonuna geniş yer verdi.
Independent on Sunday gazetesi "BM karşılık verdi" başlığını atarak, Libya'ya ilişkin BM kararının uygulanması için
Fransız savaş uçaklarının Libya'ya girdiğini ve Kaddafi'ye ait birkaç tankı yok ettiğini aktardı.
Sunday
Telegraph gazetesi, "İngiliz güçleri Kaddafi'ye saldırdı" başlığıyla, İngiltere
Başbakanı
David Cameron'ın operasyonla ilgili "gerekli, yasal ve doğru" sözlerine yer verdi.
Observer operasyonu "Batı Libya'ya savaşta birleşti" başlığıyla duyururken,
Sunday Times gazetesi koalisyon güçlerinin 112 füzeyle Libya'yı bombaladığını manşetine taşıdı.
Sunday Mirror gazetesi de, "Bu, savaş" manşetini atarak, İngiliz denizaltılarının Libya'da 20 önemli yerin bombalanmasına yardımcı olduğunu kaydetti.
-FISK: "KADDAFİ, AHMEDİNEJAD VE LIEBERMAN KADAR ÇILGIN"-
Independent gazetesinin deneyimli
Ortadoğu muhabiri Robert Fisk de, Libya ile ilgili "Önce Saddam'dı, şimdi Kaddafi. Batı'nın favori çılgın zorba hükümdar kataloğu şimdi boş" başlığıyla bir
makale yayımladı.
BM'nin Libya'ya ilişkin kararının arkasında rejim değişikliğinin yattığını ileri süren Fisk, "Libya'da sivilleri korumak için tüm gerekli önlemleri alacağız, öyle mi? Bunu 42 yıl önce düşünmemiş olmamız çok yazık" ifadesini kullandı.
Kuzey Afrika ülkelerinin ortak isteğinin
özgürlük ve
demokrasi olduğunu kaydeden Fisk, bir diğer ortak konunun da bu ülkelerin çoğunun Batı'dan
destek almaları olduğunu kaydetti. Fisk Fransızların Tunus'un eski lideri Bin Ali'yi, Amerikalıların
Mısır'ın eski Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'i, İtalyanların ise Libya lideri Muammer Kaddafi'yi desteklediğini belirtti.
Kaddafi'nin
İran Cumhurbaşkanı
Mahmud Ahmedinejad ve
İsrail Dışişleri Bakanı
Avigdor Lieberman'la "aynı seviyede çılgın ve tuhaf" olduğunu kaydeden Fisk, uluslararası koalisyon güçlerinin operasyonunun başarılı olma ihtimaline karşın, Kaddafi'nin karakterine ve yapabileceklerine dikkati çekti. Fisk "Libya, Mısır değil" dedi.
-RAWNSLEY: "LİBYA'YA MÜDAHALEDE HENÜZ KOLAY BÖLÜMDEYİZ"-
Observer gazetesinin
siyaset yazarı Andrew Rawnsley de, Libya'ya müdahale ile girilen yolu "tahmin edilemez ve tehlikeli" olarak tanımladı.
"Şu anda Libya'ya müdahalede kolay kısımda olunduğunu" savunan Rawnsley, İngiliz politikacıların ise Libya'ya müdahaleyi desteklediğine dikkati çekti.
Rawnsley Libya lideri Muammer Kaddafi'nin gitmesi gerektiğini düşünen Başbakan David Cameron,
Başbakan Yardımcısı Nick Clegg ve muhalefet lideri Ed Miliband'in, "Libya'ya müdahalenin Irak'a müdahaleden farklı olduğu görüşünde birleştiklerini" kaydetti. Observer yazarı, Cameron'ın Başbakanlığının ilk uluslararası krizinde önemli bir sınav verdiğini ve şimdiye kadar başarılı olduğunu da yazdı.
Bu operasyonun sonunun belirsiz olduğunu kaydeden Andrew Rawnsley, en büyük hatanın Libya'ya müdahalenin kolay olacağını düşünmek olduğunu belirtti.