Dünya liderleri bugün
İtalya'nın başkenti Roma'da biraraya gelerek
Ortadoğu krizine çözüm arayacak.
Konferansın öncelikle amacı bölgede
ateşkesi sağlamak. İnsani
yardım ve
Lübnan'a uluslararası güç yerleştirilmesi de konferansın öncelikli
gündem maddeleri arasında yer alıyor.
İtalya ve ABD'nin girimişimiyle düzenlenen konferansa bu iki
ülkenin yanısıra
İspanya,
Almanya,
Kanada,
Rusya,
Finlandiya ve Suudi Arabistan'dan temsilciler katılacak.
Konferansta Türkiye'yi temsilen
Dışişleri Bakanı
Abdullah Gül, Lübnan'ı temsilen de
Başbakan Fuad Sinyora bulunacak. Konferansa
İsrail ve
Hizbullah'tan kimse katılmıyor.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Kofi
Annan, AB ve
Dünya Bankası temsilcileri de konferansın diğer katılımcıları arasında yer alıyor.
Annan: "Eli boş dönmek istemiyoruz"
New York'tan Roma'ya hareketinden önce bir açıklama yapan BM Genel Sekreteri
Kofi Annan, ''önemli olan, Roma Konferansı'ndan elimizde bu sorunu nasıl halledeceğimizi gösteren somut bir stratejiyle çıkabilmek. Konferanstan elimiz boş dönmek ve bir kez daha umutların kırıldığını görmek istemiyoruz'' dedi.
Roma Konferansı'nda özellikle taraflar arasında ateşkesin sağlanması ve Lübnan'ın güneyine yerleştirilecek uluslararası gücün tartışılacağını belirten Annan, bu arada bölgede şiddetin ve ölümlerin durdurulması için bazı acil önlemlerin alınması gerektiğini söyledi.
Bölgedekilere insani yardımda bulunmanın çok önemli olduğunu vurgulayan Annan, kaçırılan İsrailli askerlerin serbest bırakılmasını ve Hizbullah ve İsrail'in bombardımanlarının sona ermesi gerektiğini kaydetti.
Annan uzun dönemde de Lübnan hükümetinin kendi askeri gücünü güçlendirebilmesi, güneye asker konuşlandırabilmesi ve ülke topraklarının tamamında söz sahibi olabilmesi için desteklenmesi gerektiğine işaret etti.
Amaç 'ateşkes'
Konferansın amacı öncelikle ateşkesi sağlamak. Ancak bu konuda kimse ümitli değil. Zira ABD
Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'ın Ortadoğu ziyareti bu anlamda sonuçsuz kaldı.
ABD, kalıcı ateşkes için Hizbullah'ın
Güney Lübnan-İsrail sınırında oluşturulacak 30 kilometrelik tampon bölgeden çekilmesini ve iki İsrail askerinin serbest bırakılmasını şart koşuyor.
Hizbullah ise "önce ateşkes, sonra mahkum değişimi için görüşmeler" diyerek bu teklife karşı çıkıyor.
BM Genel Sekreteri Annan'ın planı, kısa vadede şiddetin durdurulması. Annan hemen ardından Hizbullah'ın İsrail askerlerini serbest bırakan bir planın uygulamaya konmasını istiyor.
Ancak ortadaki tablo acil ve kalıcı ateşkese iki tarafın da yanaşmayacağını gösteriyor.
Konferanstan ne sonuç çıkabilir?
Konferansın gündemindeki diğer iki önemli konu ise insani yardım ve Lübnan'a uluslararası güç yerleştirilmesi.
1982'den bu yana Güney Lübnan'da barışı koruma misyonu altında görev yapan yaklaşık 2 bin kişilik bir BM gücü var. Ama hem İsrail hem de Hizbullah'a göre bu güç bir 'başarısızlık' örneği.
Yeni bir uluslararası gücün Lübnan'a yerleştirilmesi için
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin karar alması gerekiyor.
Bunun ardından BM ya kendisi bölgeye güç göndermeye karar verecek, ya da NATO'ya görevi üstlenmesi teklifinde bulunacak
İsrail NATO önderliğinde bir güçten yana ancak bazı NATO üyeleri ise buna sıcak bakmıyor. Lübnan ise BM gücünü destekliyor.
Washington ise tampon bölgede güçlendirilmiş Lübnan birlikleriyle uluslararası gücün birlikte görev yapmasını istiyor.
Bu yeni gücün barışı temin etme misyonuyla bölgeye gönderilmesi planlanıyor. Konu Türkiye'yi de yakından ilgilendiriyor. Zira böyle bir güce Türkiye'nin komuta etmesi gündemde.
Dışişleri Bakanlığı kaynakları da bir ateşkesin ardından Türkiye'nin böyle bir görevi üstlenmesine sıcak bakıldığını doğruladı.
Konsey'in 2004 yılında Lübnan'la ilgili aldığı 1559 sayılı kararda ülkedeki tüm militanların
silah bırakması istenmişti. BM bölgeye yeni bir güç gönderirse, bu birliğin 1559 sayılı karar uyarınca silah kullanma hakkı olacak.