Papa, ‘Bir
Müslüman ile Münazara' adlı kitabın
İslamiyet aleyhine olan bölümünü adeta cımbızlamış. Papa, söz konusu bölümleri dinlerarası
diyalog için alıntıladığını söylemişti. Oysa kitabın yazarı Adel-Theodore Khoury, eserinde bu ifadeleri ‘diyaloğun önünde bir engel’ olarak ortaya koyuyor. Zaman’ın incelediği kitapta,
Bizans İmparatoru İkinci Manuel Paleolog ile bir İslam âlimi arasındaki
tartışmaya yer veriliyor. İmparator, İslam aleyhine sözler sarf ederken, âlim karşıt görüşlerde bulunuyor. Hz. İsa ve Hz. Musa'nın getirdiği dinlerin daha sonra tahrif edildiğini, asıl mantıksızlığın Manuel'in inancında olduğunu dile getiriyor. Papa’nın alıntı yaptığı imparatorun sözleri kitapta yazar tarafından kıyasıya eleştiriliyor.
Zaman, 16. Benedict’in alıntı yaptığı, Bizans İmparatoru İkinci Manuel’in, 1391 kışında
Ankara’da
Hacı Bayram-ı
Veli olduğu iddia edilen İslam alimiyle yaptığı tartışmaları konu alan kitabı, Sorbonne Üniversitesi Kütüphanesi’nin tozlu raflarında buldu.
Eser, Khoury’nin 1966’da Lyon Üniversitesi’nde sunduğu tezinin kitaplaştırılmış hali. Tez, Manuel’in, ‘Müderris’ diye adlandırdığı İslam alimiyle Ankara’da yaptığı Hıristiyanlık-
İslamiyet tartışmalarını konu alıyor. Khoury, Manuel’in tartışmalardan birkaç yıl sonra 9 farklı bölümde kaleme aldığı bu münazaraların 7.’sinin analizini yapıyor.
Akıl konusunun öne çıktığı 7. tartışmada Manuel ve müderris, sırasıyla kendi dinlerinin daha akla yatkın olduğunu savunarak karşı tarafı ikna etmeye çalışıyor. Manuel, “Hz.
Muhammed’in hiç güzel bir şey getirmediğini, ruhun hissettiği bir şey olan imanı kılıçla yerleştirmeye çalıştığını, bunun da mantıksız olduğunu” ileri sürerek
hakaretamiz ifadelerle İslam’a saldırıyor. Buna karşı, İslam’ın büyüklüğünü anlatmaya çalışan müderris, Müslümanların Hz. İsa ve Hz. Musa’ya inandığını fakat bu peygamberlerin dinlerinin daha sonra tahrif edildiğini belirterek asıl mantıksızlıkların Manuel’in inancında olduğunu ifade ediyor. Papa, Manuel’in bu tartışmada kullandığı argümanlardan alıntı yapıyor.
Analizinde, tartışma boyunca tarafların ‘kendi doktrini içerisine kapandığını’ ve karşı tarafı kategorik olarak reddettiğini dile getiren Khoury, bunun diyaloğu engellediğine ve tartışmayı monoloğa dönüştürdüğüne dikkat çekiyor. Khoury, 237 sayfadan oluşan tezinde 9 sayfa ayırdığı bu ‘monoloğu’ kıyasıya eleştirerek dinlerarası diyaloğun şartları üzerine günümüze göndermeler yapıyor. Khoury’ye göre, karşı taraftakini anlamaya çalışmadıkça bir diyaloğun gerçekleşme imkanı yok. Bunun tek yolu da “ötekine açık olma çabasından” geçiyor. Tarafların bir araya gelebileceği tek serbest alanın
akıl olduğuna inanan yazar, oysaki Manuel ile müderris arasındaki tartışmada kullanılan aklın ‘teolojik mantık’ olduğunu dile getiriyor. Dinlerarası diyaloğun şekline ilişkin, “Yapıyormuş gibi değil. Ortak bir
anlaşma planı, mümkünse ortak bir dil gerekiyor.” diyen yazar, aksi halde akla başvurmanın sadece bir “illüzyon” olacağını, Manuel’in de bu tuzağa düştüğünü dile getiriyor. Manuel’in de müderrisin de ‘kendi yargılarının ve doktrinlerinin esiri kaldıklarını’ düşünen Khoury, bunun ‘kötü niyet ve samimiyetsizlikten’ kaynaklanmadığına inanarak sorunun ‘düşüncesizlik’ olduğunu savunuyor.
Katolik düşmanı İmparator Manuel
16. Benedict, alıntı yaptığı kitaptaki analizleri görmezden gelerek Manuel’in ifadelerini asırlar sonra yeniden gündeme taşıdı. Oysaki Khoury, söz konusu tartışma üzerinden dinlerarası diyaloğun nasıl yapılamayacağını gösteriyor.
Papa’nın alıntı yaptığı Bizans İmparatoru İkinci Manuel Paleolog’un bir diğer özelliği ise 16. Benedict’in ruhani liderliğini üstlendiği Katolik Kilisesi’ne düşman olması. Bizans kralı Kantakuzen’in yeğeni olan İkinci Manuel, edebiyat ve felsefeye meraklı ‘bilgin’ bir imparator olarak biliniyor. Katolik Kilisesi’ne karşı Ortodoks doktrinini savunarak mücadele eden Manuel,
Osmanlılar karşısında çaresiz kalmasına rağmen Katolik Batı’nın, ‘Papanın üstünlüğü altında
birleşme karşılığında
yardım edelim’ önerilerini sürekli geri çevirdi. Dinler tarihi uzmanı Prof. Dr. Ömer Faruk Harman, Papa’nın kendi doktrinine bu denli karşı olmasına rağmen Manuel’in sözlerinden alıntı yapmasının ‘sembolik bir mesajı’ olduğunu düşünüyor.
Müderris Hacı Bayram mı?
Bizans, Manuel’in babası 5. Jean döneminde Türklerin kontrolü altına giriyor. Manuel, başlarda dirense de sonra Osmanlı’nın hizmetine girmek zorunda kalıyor.
Yıldırım Bayezid, Osmanlı hakimiyetine karşı gelen
Anadolu beyliklerine karşı sefere çıkınca Manuel’in de ordusuyla katılmasını istiyor. 1391’de babasının ölümü üzerine tahtı kaptırmamak için
İstanbul’a dönüyor. Fakat ertesi yıl Bayezid’in talebi üzerine yeniden sefere çıkıyor. Tartışma, bu seferden dönüşte sert bir kış geçiren Ankara’da gerçekleşiyor. Manuel, ‘Söyleşiler’ isimli eserinin önsözünde ‘
yaşlı, bilgin bir adamın’ evine konuk olduğunu anlatıyor. ‘Müderris’ olarak adlandırdığı kişinin büyük bir bilgin olduğunu, çevresinde çok sevildiğini ve bütün sözlerinin tartışmasız kabul edildiğini belirten Manuel, çok saygı duyduğu bu kişinin ismini vermiyor. Müderrisle, bir ay boyunca gece yarılarına kadar süren bir münazaraya girişiyor. O döneme ilişkin araştırmalar yapan Prof. Michel Balivet, bu kişinin
Hacı Bayram-ı Veli olduğunu iddia ediyor.