Hareketin çıkış noktasında ise önemli bir
mesaj var:
İslam, artık bir
Avrupa dinidir.
'
İslamofobi', Amerika'daki 11
Eylül saldırısından sonra yoğun bir şekilde tartışılmaya başlandı. İspanya'daki 11
Mart ve
İngiltere'deki 7 Temmuz
terör olayları, Danimarka'daki Hz. Peygamber'e
hakaret içeren karikatürler ile Papa XVI. Benedict'in açıklamaları, İslam korkusunu da beraberinde getirdi. Avrupa'daki sosyalist ve sosyal demokratlar, tartışmaları ırkçı-faşist partilerin yönlendirmesinden şikâyetçi. İslam düşmanlığı üzerine
siyaset yapan partilere ciddi
cevap verilemediğine dikkat çeken sosyalistler, önemli bir adım attı. 33 partinin üyesi olduğu PES (Avrupalı Sosyalistler Partisi) İslamofobi'yle mücadele yollarını araştıracak bir komite kurdu. 25 üyeli komite, İslam'ın artık bir Avrupa dini olduğu gerçeğinden hareketle 20 milyon
Müslüman'ı dinleyecek. PES, aralarında
CHP'nin de bulunduğu üyelerine komiteye
katılım için davetiye göndermiş. CHP'den cevap gelmezken, Yunanistan'dan PASOK 2 üye vermiş.
PES bünyesinde kurulan komitenin başkanlığını
Avrupa Parlamentosu üyesi Gary Titley, yardımcılığını ise AP'nin Türk asıllı üyesi Emine
Bozkurt yapıyor. 2007'nin 'Herkes için eşit fırsatlar yılı' ilan edilmesinden hareket eden PES, Avrupalı Müslümanların sorunlarına,
laiklik ve Müslümanların Avrupa'ya entegrasyonunda karşılaştıkları meselelere neşter atmayı amaçlıyor. İlk toplantısını temmuz başında yapan komite, 6 ülkeyi dolaşarak, Müslüman toplulukların sorunlarını dinleyecek. Komitenin ulaştığı neticeler 2009'daki Avrupa Parlamentosu
seçimlerinde PES'in manifestosunda yer alacak. Ulaştıkları neticeleri bir
raporla açıklayacak olan komite, konuyu AP'ye taşıyıp taşımamayı tartışıyor.
Geçtiğimiz aylarda Londra'da eski İngiltere
Başbakanı Tony Blair'in katılımı ile gerçekleştirilen Avrupa'da İslam Konferansı'nda konuşan Bozkurt, eylülde İngiltere'de hem Libereller hem de İşçi Partisi'nin kongrelerinde Avrupa'da Müslümanlar üzerine konuşacak. Emine Bozkurt, İslam'ın Avrupa'nın zaten bir parçası olduğu kanaatinde. Şu an Avrupa kültürünün "
Yahudi-Hıristiyan" olduğunun söylendiğine işaret eden Bozkurt, önümüzdeki yıllarda bunun "Yahudi-Hıristiyan-İslam" olarak değişeceğini düşünüyor. Zaman'a konuşan Bozkurt, Müslümanların yüzlerce yıl İspanya'da, Bosna'da Hıristiyanlarla beraber yaşadığına işaret ederek, Avrupa'da şu an Müslümanlara bakış açısından şikâyet ediyor. "Avrupalı ile Müslüman kelimeleri aynı cümlede bile kullanılmıyor. Müslümanlara hâlâ
yabancı gözüyle bakılıyor, hakiki vatandaş olarak görülmüyor. Halbuki artık 3.-4. nesil Avrupa'da ve kendilerini Hollandalı,
Alman,
Fransız Müslüman olarak tanımlıyor." diyen Bozkurt'un en çok şikâyet ettiği konu, İslam meselesinde meydanın ırkçı-faşist partilere bırakılmış olması. Bozkurt, İslam meselesinin Türkiye'nin AB sürecini yakından ilgilendirdiğini, İngiltere'nin eski Başbakanı Tony Blair'in de bunu açık seçik ifade ettiğine dikkat çekiyor. "Blair, 4 Haziran'daki konuşmasında Avrupalı Müslümanlar ile sağlıklı bir diyaloğun eksikliğinden hareketle İslam'a ilişkin tartışmanın Türkiye'nin müstakbel üyeliğini de etkilediğini söyledi." Bu arada Zaman'a konuşan CHP kaynakları, üyesi bulundukları PES'ten kendilerine İslamofobiyle mücadele komitesine katılım için bir talebin geldiğini doğrularken, seçim yoğunluğu nedeniyle cevap veremediklerini söyledi.
Avrupalı Sosyalistlerin girişimi bu konuda atılan adımların son halkasını oluşturuyor. 16-17
Mayıs 2005'te yapılan
Avrupa Konseyi toplantısında İslam düşmanlığı ile mücadele edilmesine karar verilmişti. Varşova Zirvesi'nde alınan kararda Türkiye'nin de önemli etkisi oldu. Başbakan Erdoğan, burada yaptığı konuşmada, Batı'da hızla yayılan İslam düşmanlığına dikkat çekmiş ve bunun yol açacağı muhtemel zararları dile getirmişti. Avrupa Konseyi'nin bildirisinde de, "İslam korkusu ve Yahudi düşmanlığını kapsayacak şekilde özellikle
cinsiyet, ırk ve din temelli her türlü hoşgörüsüzlük ve ayrımcılığı şiddetle tel'in ederiz..." ifadesine yer verilmişti. Avrupa
Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (
AGİT) ise 2004 sonunda "Müslümanlara Karşı Hoşgörüsüzlük ve Ayrımcılıkla Mücadele" için özel bir temsilci atadı. Bu makama da Türk Büyükelçi Ömür Orhun getirildi. Büyükelçi Orhun, "Batılı toplumlarda yaşayan Müslümanların
yaşam kalitesi iyileştirilmeli. Müslümanlar ikinci
sınıf vatandaş gibi gösterilmemeli, marjinalize edilmemeli, korku sebebi olmamalı ve aşağılanmamalı. Teröre karşı savaş, Müslümanlara karşı savaşa dönüşmemeli." mesajını vermişti.
Meydanı faşistlere bırakamayız
İslamofobi'yle mücadele komitesinin başkan yardımcılığını, AP'nin Türk asıllı üyesi Emine Bozkurt yapıyor. İslam'ın Avrupa'nın bir parçası olduğuna işaret eden Bozkurt, komitenin kuruluş amacını Zaman'a değerlendirdi. Müslümanların yüzlerce yıl İspanya'da, Bosna'da Hıristiyanlarla beraber yaşadığının altını çizerken, Avrupa kültürünün önümüzdeki yıllarda "Yahudi-Hıristiyan-İslam" olarak yerleşeceğine dikkat çekti. Bozkurt'un en çok şikâyet ettiği konu ise İslam meselesinde meydanın ırkçı-faşist partilere bırakılmış olması.
İKÖ, birlikte çalışmaya hazır
İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) Genel Sekreteri Prof. Dr.
Ekmeleddin İhsanoğlu, Avrupa Sosyalistler Partisi'nin çabasını 'memnuniyetle karşıladıklarını ve
işbirliğine hazır olduklarını' söyledi. Konuyla ilgili olarak Zaman'ın sorularını cevaplandıran Prof. Dr. İhsanoğlu, "Avrupalı sosyalistlerin bu çabasını memnuniyetle karşılıyoruz. Biz İKÖ olarak İslamofobi konusunda gelişmeleri izleyen bir birim kurmuştuk.
Şubat ayında da bir rapor açıklayacağız. Yıllardır bu konu üzerinde çalışmalarda bulunuyoruz. Sorunun milletlerarası, medeniyetlerarası arenada anlaşılabilmesi için atılan her türlü adımı, müspet talebi destekliyoruz." dedi. İhsanoğlu, Batı dünyasında konuyla ilgili olarak çalışan birimlerle de yakın temas içinde olduklarını aktardı. Avrupa sosyalistlerinden bir talep gelmesi halinde birlikte çalışabileceklerini de anlatan İKÖ Genel Sekreteri, "Kimden gelirse gelsin bu çalışmaları önemsiyoruz. Sosyalistlerin bu gibi konularda daha objektif bir çalışma ortaya koyabileceklerine inanıyoruz." dedi. İKÖ, genel sekreterliğine Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu'nun gelmesinin ardından yeniden yapılanma çalışmalarına girerken, İslam'ın Batı'ya daha iyi anlatılması ve İslamofobi ile mücadeleyi gündeminin ilk sıralarına almıştı. Bünyesinde "İslamofobi masası (observatory-gözlemevi)" kuran İKÖ, bu konuda AB, AGİT ve Avrupa Konseyi gibi kurumlarla yakın işbirliği içinde çalışıyor. Brüksel'de yakın bir gelecekte açılması için çalışmaların yürütüldüğü İKÖ temsilciliği de bu konular üzerinde yoğunlaşacak.
ZAMAN