Irak Cumhurbaşkanı ve KYB Lideri Celal
Talabani, 22 Temmuz
seçimlerini ve bölgedeki
Kürtlerin geleceğine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.
"Bana göre bölgede gelecek
AK Parti'nindir" diyen Talabani, "AK Parti hükümetine ve dolayısıyla Türk devletine savaş açmak aynı zamanda demokrasiye hatta Kürt halkının haklarına savaş açmak demektir."dedi.
Akşam Yazarı Hüsnü Mahalli'ye açıklamalarda bulunan Talabani, Irak'taki kayıp
silahlar,
Kerkük Meselesi,
PKK, AK Parti'nin seçim zaferi ve
Türkiye ziyaretiyle ilgili açıklamalar yaptı. İşte başlık başlık Talabani'nin açıklamaları:
KAYIP SİLAHLAR
Silahların dağıtımından sorumlu olan bir kurum var ve kurumun başında hep Amerikalılar var. Bu kurum başından beri yolsuzlukların içinde. Örneğin güvenlikten sorumlu bu kurumda çalışanların sayısı 160 bin olarak görülüyor. İçişleri Bakanı'nın raporuna göre gerçek sayı 90 bin. Yani 70 bin kişi hem
maaş alıyor hem de silah alıp başka yerlerde satıyor ve Amerikalılar bunu biliyor.
KERKÜK MESELESİ
Kentten kovulan Kürt ve Türkmenler dönmeli. Aynı zamanda
Saddam tarafından kente getirilen Araplar geldikleri yerlere geri dönmeli. Gelelim Kerkük'e taşındığı söylenen
Kürtlere. Bu konuda çok abartılı bilgiler ve rakamlar veriliyor. Bir seferinde ben
Başbakan Erdoğan'a 500-600 bin kişinin bir kente nasıl yerleştirildiğini sormuştum.Yani bunun için birkaç yıl gerekiyor.
İHANETLE SUÇLADILAR
Ben
Öcalan yakalanmadan çok önce kendisine bir
mektup göndermiştim. Kendisinden gerilla savaşından vazgeçmesini ve Türkiye'deki demokratik ortamdan yararlanarak siyasi mücadeleye başlamasını istemiştim. Öcalan beni Kürt halkına
ihanet etmekle suçlamıştı. Oysa ben aynı görüşteyim. Türkiye örneğinde ise durum daha da önemlidir. Çünkü Türkiye demokrasisi Kürtlere çok önemli fırsatlar sunuyor. Kürtler kendi vekillerini Meclis'e gönderiyor. Kürtlerin partileri ve basın-yayın organları var. Yeni anayasa onlara çok daha geniş haklar tanıyacak. İşte bu nedenle AK Parti hükümetine ve dolayısıyla Türk devletine savaş açmak, aynı zamanda demokrasiye hatta Kürt halkının haklarına savaş açmak demektir.
PKK'NIN BÖLGEDEN ATILMASI
Öncelikle siyasal çağrılarımızı sürdüreceğiz. Sonra medya üzerinden onları sıkıştıracağız. Unutmamak gerekir ki Irak anayasası
yabancı terör örgütlerinin Irak topraklarında barınmasına izin vermiyor. Bu nedenle Irak hükümeti güçlü bir konuma geldiği anda anayasanın gereğini yapacaktır. Ama ne yazık ki bu aşamda PKK ve Pejak'a silahlı bir eylemde bulunamayız. Ben bunu açıkça Başbakan Erdoğan'a Riyad'da söyledim.
AKP VE KÜRT SORUNU
Türkiye'de demokratik özgürlükler sürekli gelişiyor. İşte bu nedenle iki yıl önce ben AK Parti hükümetine karşı savaşmanın özünde Kürt halkına karşı savaşmak olduğunu söylemiştim. Kürt halkının çıkarı demokrasidedir. Biz Iraklıların çıkarı Türkiye'deki demokrasinin gelişmesindedir. Böyle bir Türkiye ile sorunlar çok daha kolay çözülür. Şimdi bakın, Türkiye'de demokrasiye düşman olanlar aslında Kürt halkına düşman olanlardır. İşte bu nedenle Kürt hareketinin önderleri çağın gereklerine göre davranmalı ve Türkiye'deki demokratik sürece katkıda bulunmalıdır. Bana göre bu Kürt politik önderler, örneğin
Ahmet Türk bu gerçeği çok iyi kavrıyor. Ama belki de hareket serbestlikleri yok
ZAFERİN SIRRI
Türkiye'deki Kürtler artık silahlı mücadeleden bıktı. Çünkü bu savaş onlara yalnızca yıkıntı, göç ve
ölüm getirdi. Yerlerinden, yurtlarından oldular. Oysa AKP politikaları onlara umut verdi. Başbakan Erdoğan ülkede bir
Kürt sorunun var olduğunu kabul etti ve demokratik çözüm sözü verdi.
İşte bu nedenle Kürtler Diyarbakır'da bile AKP'yi
tercih ederek DTP'den 4 ve AKP'den 8 milletvekili seçti. Bu sonuç bekleniyordu. Çünkü AKP milliyetçi ve ırkçı bir parti olmadığını kanıtladı ve Kürt sorununun çözümünde '
İslam kardeşliği'nin önemini öne çıkarttı. Bana göre bölgede gelecek AKP'nindir.
BAĞIMSIZ KÜRT DEVLETİ İMKÂNSIZ
Irak'ta bağımsız bir Kürt devletinin kurulması siyasi, coğrafi,
ekonomik ve sosyal olarak mümkün değil. Böyle bir bağımsızlığı savunan Kürtlere ben hep şunu söylerim: Diyelim ki biz bağımsız Kürt devletini ilan ettik ve
Suriye,
İran, Irak ve Türkiye bize savaş ilan etmeyip yalnızca
ambargo uyguladılar. Bu durumda nasıl yaşayacağız. Dışarıya nasıl gideceğiz.
İthalat ve ihracatımızı nasıl yapacağız. Ayrıca Kürt toplumu henüz bir Kürt devletini yürütecek durumda değil. Bağdat'taki merkezi hükümet bize parasal yardımı keserse nasıl yaşayacağız.
TÜRKİYE ZİYARETİ
Cumhurbaşkanı olduktan sonra Suriye ve İran'ı ziyaret ettim ama Türkiye'den davet almadım. AK Parti'nin son zaferinden ve Sayın Gül'ın Cumhurbaşkanı seçilmesinden sonra davet edildiğimde gecikmeden geleceğimi ve bundan onur duyacağımı peşinen söyleyebilirim.