KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali
Talat,
Kıbrıs sorununa ilişkin yeni ciddi
kulis faaliyetleri arifesinde Rum Alithia gazetesine özel
röportaj verdi. Konuşmasında önemli söylemlerde bulunan Talat, birinci önceliğinin Kıbrıslı Türklerin izolasyonlarının kaldırılması değil, BM parametrelerinde Adanın yeniden
birleşmesi çözümü olduğunu vurguladı. Talat, çözüm çabalarıyla, Kıbrıslı Türklerin izolasyonunun kaldırılmasının birlikte hareket ettiğini söyledi ve BM'nin ve uluslar arası
toplumun, izolasyonların kaldırılması konusunda hemfikir olduklarını ve bunu desteklediklerini belirtti.
Talat röportajda,
Annan'ın 'sözler ve yapılanlar arasındaki
uçurumdan' bahsettiği zaman, hala kendisinden istediği değişiklikleri izah etmesini beklediği Papadopulos'un tutumunu ima ettiğini ifade ederek, BM Genel Sekreteri ile gerçekleştirdikleri son görüşmeden edindiği izlenimlerden ve çıkardığı sonuçtan bahsediyor. 8 Temmuz tarihli
anlaşmanın ilerletilmesi sürecindeki çıkmaz konusunda kendisinin sorumlu olduğuna ilişkin olarak aleyhinde yapılan
suçlamaların tamamen asılsız olduğunu ifade eden Talat, ortaya konulan ilkelerin uygulanmasında ilerleme konusunda siyasi iradeye ve iyi niyete sahip olanın bizzat kendisi olduğunu vurguluyor.
Talat beyanatında, Kıbrıslı
Rumların mallarının gaspçılarının kovuşturulması konusundaki
yasayı ve Rum Adalet Bakanı'nın, Kuzey'deki Kıbrıslı Rumların evlerinde oturan Kıbrıslı Türkler ile ilgili cezai kovuşturma yapılması ve onların hapse atılması ile ilgili açıklamasını eleştiriyor. Talat, UNFICYP vasıtasıyla izahat istediğini de sözlerine ekliyor.
Cumhurbaşkanı Talat, mallar konusu ile ilgili
politikasını izah ediyor ve kendisinin, bütün Kıbrıs Rum mallarının KKTC devletinin mülkiyetine dahil olduğunu düşünen daha önceki
Denktaş rejimine göre büyük değişiklikler yaptığını hatırlatıyor. Talat, 'Kıbrıslı Rumların mülkiyetini tanıyarak, Mal Tazmin Komisyonunu kurduk ve göçmenlere geri dönüş, tazminat ödeme ya da
takas imkanı sunduk.' diyor. Gazeteye göre Talat, 'Kıbrıs Rum tarafının izlediği politika ve tutum nedeniyle
Kıbrıs sorununa ilişkin gelişmeler konusunda de kötümser' görünüyor.
Alithia gazetesinde 27 Kasım'da çıkan röportajın tüm ayrıntıları şöyle:
"Soru: BM Genel Sekreteri ile Cenevre'de yaptığınız son görüşmeden edindiğiniz izlenimler nelerdir? 8 Temmuz tarihli anlaşmanın ilerletilmesi ile ilgili yeni çabanın alt komitelerdeki sürecin çıkmaza girmesinden sonra sonuçlanacağına inanıyor musunuz?
Talat: Genel Sekreter olumlu bir gelişme bekliyor. Kıbrıs Rum liderliğinin söyledikleri ışığında hareket etmesini bekliyor. Yani sözler ve işler arasındaki uçurumun giderilmesi… Her ne kadar Annan bunu söylerken iki tarafa da hitap etse de, onun hangi tarafı kast ettiği açıktır. Çünkü Genel Sekreter, Papadopulos'un Kıbrıs sorunu ile ilgili
müzakereler lehinde olmadığını biliyor.
Soru: Bu sonuca nasıl vardınız?
Talat: Çünkü ondan BM planı üzerinde istediği değişikleri hazırlamasını istedi ancak henüz bir
yanıt alamadı. Hala kendisine yanıt vermesini bekliyor. Annan gerçekleri biliyor. Genel olarak konuşuyor, ancak Papadopulos'u kast ettiği açıktır.
Genel Sekreter, gazeteciler önünde açıkça, Kıbrıs'ın yeniden birleşmesinin mümkün olmadığını, çünkü Kıbrıs Rum tarafının, planını reddettiğini söyledi. Kıbrıs Türk toplumunun
ekonomik durumunun iyileştirilmesi ve izolasyonlarının kaldırılması gerektiğini ifade etti. Bunu açık bir şekilde söyledi. Uluslar arası faktörün açıkça kaldırılmasını desteklediği, ancak Kıbrıs Rum hükümetinin 'sözde izolasyon' diyerek onu yokmuş gibi göstererek karşı çıktığı izolasyonun kaldırılması…Genel Sekreter ile yapmış olduğum görüşme bu anlamda ve özellikle de Teknik Komitelerin çalışmalarının yeniden başlaması ile ilgili olası gelişmelere ilişkin olarak çok faydalıydı.
Soru: Genel Sekreterin Yardımcısı Gambari'nin, Papadopulos ile rutin aylık temaslar konusunda sürecin hızlandırılması konusunun da dahil olduğu önerilerini hali hazırda kabul ettiniz. Öte yandan Kıbrıs Rum Hükümeti sizi, sürecin çıkmaza girmesinin neden olduğu uzlaşmazlıkla suçluyor. Acaba gerçekten Kıbrıs Rum Hükümetinin sizi kınadığı gibi, herhangi bir bahaneyle 8 Temmuz tarihli anlaşmanın ilkelerinden saptınız mı?
Talat: Benim 8 Temmuz tarihli anlaşmanın uygulanması aleyhinde olduğum yönündeki bu suçlama tamamen asılsızdır. Ben, Kıbrıs Rum liderliğinin yapay gecikmeler için kullanması yönünde yolu açmasına imkan tanıyacak boşluklar ve kuşkulu ifadeler olması nedeniyle, bundan bahseden sürece ilişkin kaygıları dile getirerek, anlaşmayı ve Gambari'nin mektubunu hemen kabul ettim. Mektupta açık takvimler ve net ifadelerle sürece ilişkin izahatlar yoktur. Sığınma deliklerinden bahsediyorum. Bütün bunlara rağmen ben Gambari'nin önerilerinin özünü dikkate alarak, mektubu kabul ettim.
Soru: Yine de bu sürecin gelecek yılın ilk üç ayında tamamlanmasına ilişkin bir zaman sınırlaması vardır…
Talat:
Mart ayı sonunda tam müzakerelere başlamamız düşüncesiyle, bu da henüz o kadar açık değildir…
Soru: Sürecin ayarlanması için ilk önce ne yapılması gerektiğini düşünüyorsunuz?
Talat:
Müzakerelerin çok fazla ön hazırlığa ihtiyacı olduğuna inanmıyorum. Çünkü Kıbrıs sorununa ilişkin her şey ortaya kondu.
Soru: Bunların uygulanması konusunda ilkelerin kabul edilmesi meselesi var mıdır?
Talat:
Hayır. İlkeler ortaya konuldu. Sorun, çözümün bulunması konusunda ilkelerin uygulanması yönündeki istekle ilgilidir. Hiç kimseyi suçlamak istemiyorum. Ancak benim açımdan çözüm konusunda gerekli siyasi irade ve istek vardır. Aynısını Kıbrıs Rum tarafından da bekliyorum. Eğer bu olursa, sorun kalmayacaktır. 'Talat müzakere için uygun değildir' ve 'müzakerecimiz Türkiye'dir' şeklindeki bütün bu suçlamaların içi boştur ve dayanaksız argümanlardır.
Kıbrıslı Türklerin rızası olmadan hiçbir şeyin olamayacağının anlaşılması gerekmektedir. Sizin tarafla müzakere edebilecek tek taraf, Kıbrıs Türk tarafıdır. Bu açıktır ve uluslar arası toplum ve BM Genel Sekreteri bunu böyle anlıyor.
Soru: Durumların 'iyi gideceği' konusunda iyimser görünmüyorsunuz.
Talat: Hayırlı bir sonuç için çalışıyoruz.
Soru: Yani birinci önceliğiniz izolasyonların kaldırılması değil, çözüm müdür?
Talat: Evet, birinci önceliğim BM parametreleri temelinde bir çözüme varılmasıdır. BM Genel Sekreteri ile vardığımız anlaşma da budur.
Soru: Yani? Hangi Anlaşmayı kast ediyorsunuz?
Talat: Kıbrıslı Türklerin izolasyonları kaldırılırken, kapsamlı çözüme varacağımız konusunda anlaştık. Her ikisi de birlikte gidiyor. Birbirleriyle çatışmıyorlar.
Soru: Bunlara rağmen, kapsamlı çözüme varma konusunda iyimser değilsiniz…
Talat: Eğer isterseniz size doğruyu söyleyeyim… Bugün (geçtiğimiz gün) bir gazetede, Hristofyas'ın yakın bir gelecekte çözüm beklemediğinden bahsettiği bir açıklamasını okudum. Eğer o da böyle bir şey söylüyorsa, ben ne diyebilirim? Çözüm lehinde olduğu düşünülen bir Kıbrıslı Rum, yakın bir gelecekte çözümü görmezken, ben nasıl iyimser olabilirim?
Ben, çıkmazın sonsuza dek sürmesine ve bölünmeye karşı olduğumu yineliyorum. Birinci önceliğim, BM parametrelerinde yeniden birleşme çözümüdür. Yani siyasi eşitliğe dayalı iki bölgeli iki kesimli bir federasyon çözümü…
Soru: Kıbrıslı Rumların işgal altındaki malları konusundaki görüşlerinizi duymak istiyorum. Son olarak, bir süreliğine inşaat yapmayı askıya alan ya da kısıtlayan bir emirname yayınladınız.
Talat: Bu, bilimsel planlamayla çevreyle dost olması gereken kalkınmanın kontrolü ile ilgili
teknik bir konudur. Kıbrıs Rum mallarına gelince… Biz Mal Tazmin Komisyonu kurduk ve Kıbrıslı Rumlar, mallarını almak, takas etmek veya tazminat almak için bu komisyona başvurabilirler. Bu tür çözümler hali hazırda oldu.
Soru: Rum Adalet Bakanının, Kıbrıslı Rumların evlerinde oturan Kıbrıslı Türklerin gaspçı olarak düşünülüp hapse atılacakları yönünde yapmış olduğu son açıklama ile ilgili olarak ne düşünüyorsunuz? Sizin tarafta paniğe neden olan ve barikatlardan geçişleri sınırlayan bu açıklamanın etkileri ne olabilir? Konu ile ilgili yasaya ve yapılan yorumlara Barış Gücü vasıtasıyla izahat istediniz mi?
Talat: Evet, izahat istedik ve konu ile ilgili şikayette bulunduk. Ben yasayı bilmiyorum. Belki de yasanın maddelerinin kesin yorumunu Başsavcınız yapabilecektir. Ancak hükümetinin niyetinin iyi olmadığı görülmektedir. Ev üzerine inşaat yapan, evde oturan ya da evi kiralayan v.s. kişilerin de dahil olduğu yasanın içeriği de bunu göstermektedir. 30 yıl geçtikten sonra ne olacaktı? Nesiller büyüdü. Aileler kuruldu ve bu ailelerin bir yerlerde oturmaları gerekirdi. Kıbrıs Hükümetinin sorunu çözmek ve bu durumu kapsamlı bir çözümle bitirmek istemediği görülmektedir. Ancak durum kapsamlı bir çözümle değişene kadar, şimdi sizin tarafta geçerli olan yasal düzen çalışacaktır. Adalet Bakanının bahsettiği bu yasanın Kıbrıslı Türklerin barikatlardan geçişlerinde olumsuz etkileri olacak ve bu yeniden yakınlaşmayı ciddi bir şekilde yaralayacaktır. Halkımız şimdi korkuyor, tepki gösteriyor ve Kıbrıs Hükümetinin Kıbrıslı Türkler aleyhinde kötü niyetleri olduğuna inanıyor. Ancak Kıbrıslı Türkler şimdi Kıbrıslı Rumları komşuları olarak değil, iyi ve kardeş vatandaş olarak hissetmek istiyorlar. Bu yasa iki toplumun yeniden yakınlaşmasına katkıda bulunmamaktadır. Bu yasa neden şimdi açıklandı? Bunu bilmiyoruz.
Soru: Daha önce yani Denktaş döneminde geçerli olan ve 'Anayasanızın' ilgili maddesi temelinde, Kıbrıslı Rumların işgal altındaki mallarının 'devletinizin' mülkiyetine dahil olduğu ifade edilen 'hukuki düzeni' değiştirdiğinizi biliyorum.
Talat: Bu bir gerçektir. Daha önce bahsettiklerim çerçevesinde, kurduğumuz ve malların ya da tazminatların elde edilmesi ile ilgili olan komisyona yapılan başvurulara saygı gösteriyoruz. Yani bahsettiğiniz maddede öngörülenleri terk ettik. Bunun da büyük ve çok olumlu bir gelişme olduğunu düşünüyorum.
Bir kez daha şunu vurgulamak isterim ki -rica ederim bu mesajı sizin tarafın halkına iletin- niyetim ve birinci önceliğim her zaman, Kıbrıs sorununun BM parametrelerinde çözümü konusunda çalışmaktadır. Ancak ben, Papadopulos'un yakın bir gelecekte çözüm istemediği, çünkü BM Genel Kurulundaki konuşmasında da ifade ettiği gibi, Kıbrıslı Türkleri terk etmesi için Ankara'ya
baskı yapmak ve ozmosis çözümünü başarmak için Türkiye'nin
Avrupa sürecini kendisi için avantaj olarak kullanmaya çalıştığı izlenimine sahibim. Kıbrıslı Türklerin izolasyonlarının kaldırılması gerektiğini düşünüyorum. Bu konuda BM Genel Sekreteri ile hemfikiriz. İzolasyonların kaldırılmasıyla yeniden birleşme çözümü kolaylaşacaktır, çünkü iki tarafın ekonomisi arasındaki uçurum küçülecektir. Bu yüzden izolasyonların kaldırılmasının bölünmeye değil, aksine Adanın yeniden birleşmesine neden olacağını düşünüyorum. Mümkün olduğu kadar çabuk yeniden birleşme çözümüne varmak istiyoruz."