Almanya'nın en önemi sosyal ve
psikolojik temayüller araştırma kurumu olan Heidelberg
Piyasa Araştırmalar
Merkezi Sinus Sociovision'un
göçmenler üzerinde yaptığı bir araştırma, göçmenlerle ilgili Alman kamuoyunda bilinen ezberleri bozdu.
Federal Yaşam ve Şehir Gelişimi Birliği tarafından yayınlanan araştırma, göçmenlerin yüzde 80'inden fazlasının kendilerini
Almanya'ya bağlı hissettiklerini, yüzde 82'sinin Almancayı
aile içinde ve
arkadaş çevresinde de kullandıkları 'merkez dil' olarak gördüklerini ve yüzde 83'ünün ise Almanya'da
yaşamaktan memnuniyet duyduğunu ortaya koydu. Araştırma kapsamında 2 bin göçmen aile ev ortamında ziyaret edilerek nasıl bir evde yaşamak istedikleri, komşuluk ilişkileri, dünya görüşleri ve Almanya hakkındaki düşünceleri başta olmak üzere hayatın her alanı ile ilgili görüşleri alındı. Bilimsel olarak Almanya'da yaşayan 15,3 milyon göçmen kökenli insanın dünya görüşü ve hayat anlayışı konusunda güvenilir veri tabanı oluşturan araştırma, göçmenlerde etnik kimlik ve dini mensubiyetten daha çok belirleyici olan konunun yaşam alanı olduğunu ortaya çıkardı. Araştırmanın tanıtımını yapan Sinus Sociovision Araştırma Bölümü Müdürü Thomas Perry göçmenlerin, "fundamentalizm karşıtı, uyuma istekli ve sosyal ve iş yaşamında yükselmeye yönelmiş bir grup oluşturduğunu" ifade ederek, "Göç konusundaki bilimsel veri tabanı çok zayıf. Bugüne kadar takip edilen çıkmaz sokakları bırakarak araştırmada yeni yaklaşımlar ortaya koymamız gerekiyor." dedi.
Türk ve
Müslüman vurgusu bitmeli
"Yaşam Dünyası ve
Göçmenler" başlıklı araştırma Federal Yaşam ve Şehir Gelişimi Birliği dışında Federal
Aile Bakanlığı,
Kuzey Ren Westfalya eyalet idaresi, Konrad Adenauer Vakfı gibi Hıristiyan Demokrat çevrelerin desteği ile gerçekleştirildi. Hıristiyan Demokrat Ursula von der Leyen'in başında bulunduğu Federal Aile Bakanlığı'ndan
Müsteşar Dr. Hermann Kruse'nin görüşüne göre ise araştırma, göçmenlerle Almanlar arasındaki farklılığın zannedildiği kadar büyük olmadığını ortaya koyuyor. Almanlarda olduğu gibi göçmenlerin de '
modern, eğitimli ve başarılı' rol modellerine yöneldiklerini ifade eden Kruse, kamuoyunda belirleyici olan göçmen tartışmalarının 'Türk ve Müslüman' vurgusundan kurtarılması gerektiğine dikkat çekerek, "Göçmenler hakkında Alman kamuoyunda yaygın olan fotoğraf doğru değil." diye konuştu.
Araştırmaya göre, Almanya'da yaşayan 15,3 milyon göçmen kökenliler arasında en kalabalık grubu yüzde 21'le eski Sovyetler Birliği'nden gelenler oluşturuyor. Türkler yüzde 19'la ikinci sırada yer alırken, yüzde 11'le Polonyalılar üçüncü sırada bulunuyor. Dinî mensubiyet konusunda ise araştırmaya göre göçmenler arasında asıl kalabalık grubu Müslüman göçmenler oluşturmuyor. Göçmenlerin yaklaşık üç milyonu Müslüman. Bu toplam göçmenlerin yüzde 20'sine tekabül ediyor. Araştırmada elde edilen veriler sekiz ana grupta değerlendirmeye tabi tutuldu. Bunlardan biri olan 'Dindar Kökleri Olan Muhit' toplam göçmenler arasında yüzde yedilik bir orana tekabül ediyor. Yüzde yedilik oran bir bütün kabul edildiğinde ise Müslümanların oranı yüzde 54'ü teşkil ediyor. Bunların yüzde ellisinden fazlasının da Almanya'da yaşamaktan şikâyetleri yok. Göçmenlerin yüzde 84'ü dinin özel yaşamı ilgilendiren bir konu olduğunu düşünüyor. Göçmenlerin yüzde 64'ü de Almanya'da çalışarak ilerlemenin mümkün olduğuna inanıyor.