AK Parti'ye açılan
kapatma davasının ardından
Türkiye'de demokrasinin geleceğini tartışan
Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (
AKPM) tarafından hazırlanan
rapor taslağında, Türkiye için
izleme süreci mekanizmasının gerekirse gözden geçirilmesi istendi.
AKPM'nin Belçikalı üyesi Luc Van den Brande'nin hazırladığı "Türkiye'de demokratik kurumların işleyişi" konulu rapor taslağı ve buna bağlı karar tasarısında, AKPM'nin izleme komitesinden, Türkiye'deki anayasa hazırlama çalışması süreci il
e devlet kurumlarının demokratik işleyişinin yakından izlenmesi isteniyor ve Türkiye ile izleme süreci sonrası diyaloğun yoğunlaştırılması çağrısında bulunuluyor. Rapor, AKPM'nin yarınki Türkiye konulu oturumunda oylamaya sunulacak.
2004'te 2.
sınıf demokrasiler sınıfından çıkartılan Türkiye, bu durumda yeniden 'zayıf demokrasiler listesi'ne girme tehlikesiyle karşı karşıya. Denetim süreci, daha çok
Avrupa Konseyi'ne yeni üye olmuş ve
insan hakları alanında eksikleri bulunan ülkeler için uygulanan bir mekanizma. Türkiye üzerindeki izleme sürecinin 2004 yılında kalkması, Türkiye'nin AB ile tam üyelik müzakerelerinin başlamasında önemli rol oynamıştı. Diplomatik kaynaklar, Türkiye'nin yeniden 'zayıf demokrasiler listesi'ne girmesinin büyük prestij kaybına yol açacağını ve AB üyelik sürecine de zarar vereceğini ifade ediyor.
Anayasa Mahkemesi tarafından AK Parti hakkında açılan kapatma davasına geniş bir biçimde atıfta bulunulan taslakta, "Sonucu ne olursa olsun,
iktidar partisi ile başbakan ve
cumhurbaşkanı hakkında açılan davadan endişe duyulduğu ifade ediliyor ve bu davanın ülkenin siyasi istikrarını etkileyeceği görüşüne yer veriliyor. Kuvvetler ayrılığı ilkesinin önemine vurgu yapılarak, Türkiye'deki bütün devlet kurumlarına, birbirlerinin
yetki alanına saygı göstermeleri çağrısında bulunuluyor. Türkiye'yle ilgili izleme sürecinin daha önceki yıllarda kapatılması sonrasında alınan karara da atıfta bulunan taslakta, siyasi partilerin kapatılması konusunda AKPM'nin göstermiş olduğu hassasiyete yeniden dikkat çekiliyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin
parti kapatma davalarıyla ilgili kararlarına da dikkat çekilirken, yine AİHM'nin, "parti kapatmanın gerçekten çok ciddi hallerde düşünülmesi gereken bir çare olarak görülmesi" yolunda verdiği görüşe de atıfta bulunuyor. Kuvvetler ayrılığı ve bağımsız yargı ilkesinin hukuk devleti temelinde demokrasinin temel ilkeleri olduğunu hatırlatan taslakta,
Anayasa Mahkemesi üzerinde hiçbir
baskı oluşturulmaması çağrısında bulunuluyor. Mahkemenin, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin
ifade özgürlüğü ve örgütlenme hakkına uygun ve parti kapatmayla ilgili
Venedik Komisyonu kararları çerçevesinde Avrupa standartlarına uygun karar vereceği inancı içinde olduğu vurgulanıyor.