İngiltere dış politikasında
Türkiye’nin AB üyeliğine
destek verilse de hükümeti kuran Muhafazakar Partinin "AB’ye yönelik şüpheci yaklaşımı", yeni
koalisyon hükümetinin Türkiye’nin üyelik sürecine ilişkin tavrının nasıl olacağı sorusunu da beraberinde getirdi.
Başbakan David Cameron’ın lideri olduğu Muhafazakar Partinin
seçim kampanyaları döneminde açıkladığı yaklaşık 120 sayfalık parti programının 110. sayfasında Türkiye’den bahsediliyor. Burada AB ve Türkiye ile ilgili şu ifade yer alıyor:
"AB’nin kapılarının Türkiye’nin de aralarında bulunduğu, AB’ye katılmak isteyen,
katılım kriterlerini karşılamak zorunda olan ülkelere açık olması için
baskı yapmak." İngiltere’nin eski
Ankara Büyükelçisi Sir David Logan A.A’ya yaptığı açıklamada, "Yeni hükümetle birlikte, İngiltere’nin uzun süredir sergilediği Türkiye’nin AB’de olmasına ilişkin olumlu tavrında bir değişiklik olmayacaktır.
Hem Muhafazakarlar hem de
Liberal Demokratlar, Türkiye’nin AB’ye üyeliğini desteklemektedir" diye konuştu.
"MUHAFAZAKARLAR TÜRKİYE’NİN AB ÜYELİĞİNE DESTEK VERİYOR"
Koalisyonun ortağı olan ve sandıktan en çok oy çıkaran Muhafazakar Parti, diğer adıyla Toryler AB’ye şüpheci yaklaşan görüşleriyle biliniyor. Bunun bir nedeni de Cameron’ın
Avrupa Parlamentosundaki (AP) merkez sağ gruptan ayrılarak, aşırı sağ ile ittifaka gitmesi.
Torylerin lideri David Cameron, partisi için "değişim" sloganını kullansa ve AB’ye yönelik daha ılımlı politikalar ortaya koysa da koalisyon hükümeti
anlaşma metninde ülkeyi "
avro bölgesine" dahil etmek yönünde bir çalışma yapılmayacağı açıklandı.
Yeni hükümette ayrıca iki parti, AB dışından gelen göçmenlerin sayısında sınırlamaya gidilmesi ve AB’ye herhangi bir
yetki devrinin gündeme gelmesi halinde veya
Lizbon Anlaşması gibi herhangi bir anlaşmanın onayı gerektiğinde bunun referanduma sunulması konusunda uzlaştı.
Muhafazakar Partinin "AB’ye şüpheci yaklaşan" tutumuyla Türkiye’nin AB üyeliğine verdiği desteğin çelişiyor gibi göründüğünü, ancak çelişmediğini vurgulayan İngiltere’nin eski Ankara Büyükelçisi Sir Logan, şunları ifade etti: "Muhafazakarlar, üye ülkelerden birliğe daha fazla yetki verilmesini ve Brüksel’in üye ülkelere çeşitli konuları empoze etmesini istemiyor. Dolayısıyla Muhafazakarların şüpheci yaklaşımıyla Türkiye’nin AB üyeliğine verdikleri destek çelişmiyor." İngiltere’nin yeni
Dışişleri Bakanı Muhafazakar Partili
William Hague de 2008 yılında kaleme aldığı makalede, Türkiye’nin AB’ye getireceği
ekonomik faydalara ve enerji merkezi olmasıyla AB için önemine dikkati çekerek, şunları belirtmişti: "Muhafazakar Parti Türkiye’nin AB üyeliğine güçlü destek veriyor. Eğer AB Türkiye’yi kabul etmezse bu birliğin içe dönük, etrafındaki dünyadan korktuğu ve kalabalık
Müslüman nüfuslu bir ülkenin Avrupa kimliğine tehdit olarak görüldüğü anlamına gelecektir. Bu sadece Avrupa’nın Müslüman komşularıyla ilişkilerini olumsuz etkilemeyecek, aynı zamanda kendi Müslüman vatandaşlarımıza da tehlikeli bir
mesaj verecektir." İngiltere’nin eski Ankara Büyükelçisi Logan da Türkiye’nin üyeliğe yaklaştıkça, Muhafazakarların arzuladığı bir AB görmek isteyeceğini belirtti.
LİBERALLERDEN DE TÜRKİYE’YE DESTEK
Muhafazakarların koalisyona gittiği, daha AB yanlısı Liberal Demokratlar da Türkiye’nin AB üyeliğine ilişkin benzer görüşleri paylaşıyor.
Liberal Demokratların Türkiye’nin üyeliğinin güçlü savunucusu olduğunu söyleyen David Logan, "Liberal Demokratlar, Türkiye’nin AB’ye girmesiyle nüfusunun çoğunluğu Müslüman olan bir ülkenin birliğe kabul edildiğinin gösterileceğini savunuyorlar" dedi.
Liberal
Demokrat Parti milletvekili Edward Davey de 6 Mayıstaki genel seçimden önce A.A’ya yaptığı açıklamada, Türkiye’nin AB üyeliğinin hem Türkiye’ye, hem de tüm AB üyelerine büyük fayda sağlayacağını vurgulamış ve "AB’nin Türkiye’yi üye olarak kabul etmesinin tarihi bir görev olduğunu" söylemişti.