'Türkiye'nin önceliği uzlaşma'

Şiddetin pençesinden bir türlü kurtulamayan Afganistan'ın istikrar ve güvene kavuşması için gayret eden Türkiye, önümüzdeki dönemde ülkede ulusal uzlaşının sağlanması yolunda girişimlerde bulunacak.

'Türkiye'nin önceliği uzlaşma'

Ankara'ya göre çıkış yolu, bir yandan güvenlik mensupları eğitilirken bir yandan da ülkenin tamamını yansıtacak birleştirici rol oynayacak siyasi bir modelde. Son 30 seneden beri işgal ve iç savaşlarla travma yaşayan Asya'nın kadîm kavşak noktası Afganistan, ülkede güvenlik ve istikrarın sağlanması yolunda geçtiğimiz hafta önemli bir zirveye ev sahipliği yaptı: 50 ülkenin dışişleri bakanı ve birçok önemli uluslararası örgüt temsilcisi Uluslararası Kabil Konferansı'nda bir araya geldi. Zirvede üç önemli unsur öne çıktı. Devlet Başkanı Hamid Karzai 2014 sonuna kadar ülkede kontrolü Afgan güvenlik kuvvetlerinin devralması hedefini açıkladı. Karzai uluslararası yardımların Afgan hükümeti vasıtasıyla dağıtılmasını talep ederken, uluslararası toplum da yolsuzlukla mücadele istedi. Dışişleri Bakanlığı'nın davetiyle bir grup gazeteci Afganistan'da bir hafta incelemelerde bulunduk. Hem bakanlık yetkililerinden uzun değerlendirmeler alma hem de Türkiye'nin yaptığı katkıları yerinde görme imkânı bulduk. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'ndan da Ankara'nın gelecek dönemdeki Afgan vizyonunu dinledik. Türkiye bugüne kadar asker eğitimi ve Vardak'taki il imar ekibiyle (PRT) Afganistan'a önemli destek verdi. Bakan Davutoğlu'nun anlattığına göre artık önümüzdeki dönemde ulusal uzlaşı faaliyetleri Türkiye'nin önceliklerinden olacak. Bu öncelik konferansın ana teması 'Afganlaşma' tabiriyle de birebir örtüşüyor. 'Afganlaşma' ülkede kontrolün yabancı unsurlardan Afgan halkına kademeli geçiş sürecinin ana kelimesi. Bu kavramla istikrarın sadece askerî yöntemlerle değil Afgan halkının bu sürece dâhil edilmesiyle gerçekleşebileceği vurgulanıyor. Bu Türkiye'nin en başından beri savunduğu politika. Esasında ABD başta olmak üzere müttefikler bunu anlamış durumda. Bir yandan Afgan güvenlik mensupları eğitilirken bir yandan da ülkenin tamamını yansıtacak; dışlayıcı değil birleştirici rol oynayacak bir siyasi modele ihtiyaç var. Bakan Davutoğlu sürekli buna vurgu yaptı sohbetimizde. Davutoğlu, "Siyasete girmeleri için Afganistan'ın tümünün önünü açmak lazım. Her kesim sistemin ve sorumluluğun parçası olmalı." mesajı verdi. Bakan bu yaklaşımın Taliban'ı meşrulaştırmak için olmadığına dikkat çekti ve "Herkes için bir yol bulunmalı. Hiçbir vilayet ve mezhep dışlanmamalı." diye ekledi. Davutoğlu buna örneği Irak'tan verdi. Sünnilerin Türkiye'nin telkiniyle siyasi sürece dahil olduğunu hatırlattı. Ankara bu yüzden seçimlerin zamanında yapılmasına önem veriyor. Afganistan-Pakistan ihtilafını aşmak için Türkiye'nin başlattığı üçlü zirveler süreci de istikrar için diğer bir önemli unsur. Davutoğlu'nun, "bölgesel çerçevede istikrara katkı" dediği bu gelişme sağlanmadan Afganistan'ın kalkınması mümkün görünmüyor. Türkiye bu iki ülke arasında karşılıklı çıkar alanları oluşturmayı ve birbirlerinin istikrarına destek olmalarını planlıyor. AFGAN GURURUNA SAYGI Afganistan'ı anlayabilmiş yetkililerin vurgu yaptığı önemli bir başlık da "milli gurur". Afganların gururunu rencide eden hiçbir politikanın hayata geçme imkanı görünmüyor. Halkla ve yerel yetkililerle kurduğu sıcak diyalogla dikkat çeken Türkiye'nin Kabil Büyükelçisi Basat Öztürk, "korkuyla değil şefkatle yaklaşmak gerek" diyor. Türk askerinin ve politikalarının bir dirençle karşılaşmamasının en büyük sebebi bu. Türkiye, Afgan halkını yanına çekmeyi başarıyor. Şüphesiz bunda tarihî kardeşlik ilişkileri ve Afgan kültürünü yakından tanımanın etkisi var. Diğer ülkelerin bunu yapabildiğini ise söylemek zor. Türkiye dışında NATO şemsiyesi altında buraya güç gönderen ülkeler, işgalci algısını yıkabilmiş değil. Tamamen kendi can güvenliklerine öncelik verdiklerinden fazlasıyla itici görünüyorlar. Bu korku sebebiyle halkla diyalogdan kesinle kaçınıyorlar. Ancak bazı detayları hiç dikkate almamaları Afganistan'ı hiç çalışmadıklarını gösteriyor. Müslüman bir ülkede işgalci sıfatıyla dolaşan bazı askeri araçlarda 'haç' işaretleri görünce şaşırdık. Askerî eğitim alan Afganlıların birkaç kez koalisyon askerlerini öldürdüğü yönünde haberler gelmişti. Bir hafta boyunca müttefiklerin surat ifadelerini ve halka bakışını gözlemleyince Afgan milli gururunu hiçe saydıklarını gördük ve 'eğitim zayiatları'nın sebebini anladık. BALIK TUTMAYI ÖĞRETMEK Ziyaret esnasında Dışişleri Bakanı Davutoğlu Türkiye'nin Afganistan'daki ikinci il imar ekibini (PRT) açtı. Peştun halkının ağırlıkta olduğu Vardak'taki PRT 4 seneden beri hizmet veriyor. Cevizcan'da ise Türk kökenli halkın ağırlığı bulunuyor. Afgan yönetimi ilk başta karşı çıksa da zaman içinde Türkiye'nin iyi niyetli katkılarının farkına varmış. PRT'leri "balık tutmayı öğretilen kampüs" olarak tanımlanabilir. PRT'ler kamu idaresi, askeri eğitim, sağlık, okuma yazma, tarım, kalkınma ve güvenlik gibi akla gelebilecek her konuda kurslar düzenleyerek halka rehberlik ediyor. Diğer ülkeler bunu askerî unsurları öne çıkararak yapmaya çalışırken Türkiye tamamen sivil yönetimle, halkla kaynaşarak, onları da yanına çekerek gerçekleştiriyor. Geçici tedbirlerin çözüm olmadığına inanarak halka kendi ayakları üstünde durmayı yani 'balık tutmayı' öğretiyor. Ülkedeki en etkili ve verimli çalışan PRT'nin Vardak'taki Türk ekibi olduğunu son zamanlarda herkes kabul ediyor. Diğerleri de ekiplerini askerî yapıdan sivil yönetimi dönüştürme peşinde. Bakanlıktan bir yetkili, özellikle Amerikan yönetiminin Türkiye'nin Afganistan'da yaptığı katkının farkında olduğunu belirterek "Bunlar masada diğer meseleleri konuşurken elimizi güçlendiriyor. İkinci PRT'nin kurulması bize çok yarayacak." yorumunda bulundu.
<< Önceki Haber 'Türkiye'nin önceliği uzlaşma' Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER