New York Times, CIA’nın makasladığı haberi yayınlayıp “İşte bizi böyle sansürlediler. Demokrasi adına sansürsüz haberi de yayınlayacağız” açıklamasını yaptı
Dünyanın en etkili
gazetelerinden
New York Times, dünyanın en güçlü siyasi yönetimi olan
Beyaz Saray’a karşı
demokrasi ve
ifade özgürlüğü savaşı başlattı. İki güçlü kurum arasındaki
kriz New York Times’ın
İran konusunda bir yorum
makalesi yayınlamak istemesiyle başladı. Makaleyi kaleme alan eski
Bush yönetimi görevlileri Flynt Leverett ve eşi
Hillary Mann, 11
Eylül saldırılarından sonra aslında İran’ın küresel terörle mücadelede ABD’ye
yardım ettiğini savundu. İran’ın
Afganistan’da
Taliban direnişini üstlenmeye hazırlanan Hikmetyar’ı tutukladığı ve önemli istihbarat bilgilerini paylaştığı vurgulandı. Her ikisi de
Ortadoğu uzmanı olan Mann ve Leverett, “Tüm bu açılımlara rağmen Bush, 2002’nin Ocak ayında İran’ı ’şer ekseni’
ülkesi ilan etti. İran aslında barış istiyordu. Biz İran’ı radikalleşmeye zorladık” görüşünü savundu.
New York Times, gazetecilik etiği gereği bu ifadelerin yer aldığı makaledeki bilgileri doğrulatmak için bir kopyasını
Amerikan Merkezi Haberalma Teşkilatı’na (CIA) gönderdi. CIA’dan beklenmedik bir
cevap geldi: “Bu bilgilerin açıklanması ulusal güvenliği tehdit eder. Eğer makale bu haliyle yayınlarsanız
Adalet Bakanlığı New York Times’ın tüm editoryal kadrosuna ’vatana
ihanet’ suçlamasıyla
dava açacak. Makaleyi sansürlememiz gerekiyor.”
New York Times iki hafta boyunca sansüre karşı direndi. Sonunda gazete yönetimi Beyaz Saray’ın basına uyguladığı
baskıları gözler önüne sermek için makalenin CIA tarafından sansürlenmesine izin verdi. New York Times dün yazıya “Makalenin sansürlenen versiyonu” başlığını attı. Yazıya hiç dokunmadan CIA’nın üzerini
siyah kalemle çizdiği bölümleri aynen yayınlayan gazete, “İşte böyle sansüre uğradık” yorumunu yaptı.
New York Times bir başyazı da yayımlayarak bağımsız basının demokrasinin bekçisi olduğunu şu ifadelerle vurguladı: “Biz gazeteciler olarak hangi bilginin ulusal güvenliği tehdit ettiğini biliyoruz. Makaleyi kaleme alanlar 20 yıldır hükümet adına çalışıyor. Biri İran’la ilişkilerden sorumluydu. CIA kaynakları ise, ’Üzerimizde çok büyük baskı var. Aslında bilgiler gizli değil. Ama Beyaz Saray yayınlanmasını istemiyor’ dedi. Şeffaf yönetimler demokrasinin esasıdır.
Ulusal güvenlik siyasete alet edilemez. Önemli bilgiler, eğer ABD’nin güvenliği dışında başka nedenlerden dolayı halktan gizlenmek isteniyorsa bu demokratik değerlerin çiğnendiği anlamına gelir. Konuyla ilgili gerçekleri tüm çıplaklığıyla yayımlamak için mücadeleye devam edeceğiz. Yazının sansürsüz halini de yayımlayacağız.”
***
Başbakana 17 saatlik sorgu
Fransa 2001 yılında dönemin başbakanı Lionel Jospin’in karıştığı yolsuzluk olaylarından sonra ikinci kez büyük bir siyasi skandalla çalkanıyor
Mayıs’ta yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminin favorisi İçişleri Bakanı Nicolas
Sarkozy’ye
komplo kurmakla suçlanan Başbakan Dominique de Villepin 17 saat ifade verdi. Jospin’den sonra dokunulmazlığına bakılmaksızın sorgulanan ikinci Fransa Başbakanı olan Villepin,
Adalet Sarayı’na gelerek sorgu yargıçı Jean-Marie d’Huy’un Clearstream skandalıyla ilgili sorularını yanıtlamaya çalıştı.
Villepin,
savunma sanayinden rüşvet almakla suçlanan Sarkozy için
soruşturma talimatı verdiğini doğruladı. Ancak Fransa Başbakanı, “Belgelerin sahte olduğunu bilmiyordum. Amacım Sarkozy’yi karalamak değildi” diye konuştu. Villepin, UMP lideri Sarkozy’nin
cumhurbaşkanı olmasını engellemeye çalıştığını yalanlayıp “Tanık olarak dinlendim. Yargıçlar beni sıkıştırdı. Adaletin işleyişini sağlamak için ifade vermem gerekiyordu” dedi.
Le Monde gazetesi, “Villepin’in sorgulanmayı kabul ederek siyasi kariyerini bitirmeyi göze aldığını” yazdı.
Clearstream nedir?
* Fransa,
Tayvan’a 2.8 milyar dolarlık fırkateyn sattı. Sarkozy dahil bazı siyasetçilerin rüşvet alıp
finans kuruluuşu Clearstream hesaplarına aktardığı öne sürüldü.
* Mayıs 2004’te bir yargıcın ofisinde
banka hesaplarını gösteren bir CD bulundu.
* Villepin, “Soruşturmayı Sarkozy üzerinde yoğunlaştır” dedi. CD’deki belgeler sahte çıktı. Sarkozy, “Başbakan, benim cumhurbaşkanı olmamı engellemek için soruşturma açtı” dedi.
***
“Sadece KKTC bayrağına yasak olmaz”
Kıbrıslı Türk
Mete Ahmet’in
Arsenal futbol takımının
Emirates Stadı’nda her maçta KKTC bayrağı açması
İngiltere’yi karıştırdı
Rum dernekleri Arsenal’e
mektup yazarak yönetimden Ahmet’in bayrağı dalgalandırmasını önlenmesini talep etti. Arsenal de Ahmet’le görüşüp bayrağı açmamasını rica etti. Ancak Kıbrıslı Türk, “İfade özgürlüğümü kısıtlayamazsınız. Ben
İngiliz vatandaşıyım” diyerek talebi çevirdi.
Kulüp İçişleri Bakanlığı’na başvurup KKTC’ye yönelik bir
bayrak yasağının ayrımcılık olup olmayacağını danıştı.
“AYRIMCILIK YAPAMAYIZ”
Bakanlık, “Tek bir ülke veya kurumun bayrağı yasaklanamaz” cevabını verdi. Arsenal, tüm tepkileri göze alarak İngiliz bayrağı dahil tüm ülke bayraklarını tribüne sokulmasını yasakladı. Arsenal
protesto yağmuruna tutuldu. Ahmet “Arsenal’e Rum bayrağını yasaklayın. KKTC bayrağı açmam dedim. Ama bunun ayrımcılık olacağını söyleyip kabul etmediler” dedi.
VATAN