Bilim adamları bu konuda, Irak'ta bu tür silahların kullanıldığı 1991 ve 2003 yılındaki savaşlardaki sağlık istatistiklerine dikkat çekiyor.
Dünya
Sağlık Örgütü, sağlığa zararları konusunda kaygılar doğması üzerine, 2001 yılında zayıflatılmış
uranyuma ilişkin bir araştırma yayımlamıştı.
Hem
Amerikan hem de
İngiliz Silahlı Kuvvetleri, zayıflatılmış uranyum kullanmalarına gerekçe olarak 2001'de yayımlanan bu
raporu gösteriyorlardı.
Dünya Sağlık Örgütü'nün bu raporunda, zayıflatılmış uranyumun bulaşma riskinin düşük olduğuna değiniliyordu.
Ancak o dönemde Dünya Sağlık Örgütü'nde çalışmış bir
bilim adamı, zayıflatılmış uranyumun nasıl
kansere yol açabileceğini ortaya koyan araştırmanın saklandığını, bu raporda yer almadığını söyledi.
Örgüt ise raporu yayınladıklarında bu araştırmanın henüz hazırlanmamış olduğunu savunuyor.
DNA üzerindeki etkileri
Bu iddialar, BBC Radyo 4'te yayımlanan ve rapor üzerindeki çalışmaların başındaki Dr. Mike Repacholi ile bu projede yer almış Dr. Keith Baverstock'un katıldığı Today programında gündeme geldi.
Dr. Mike Repacholi, zayıflatılmış uranyumun güvenli olduğunu, sağlığa zararı olması için çok büyük miktarlarda zayıflatılmış uranyum tozunun yutulması gerektiğini anlattı.
Ancak Dr Keith Baverstock,
Amerikan Savunma Bakanlığı'nın yaptırdığı bir araştırmanın, bu verinin tersini söylediğini savundu.
Baverstock, zayıflatılmış uranyum solumanın, "genotoksik", yani DNA'da hasara yol açan etkilerine dikkat çekti.
"Silahlar kullanıldığı sırada etrafa dağılan partiküllerin, hem
radyoaktif hem de kimyasal açıdan akciğerler üzerinde zehirleyici bir etkiye yol açma riski var" diyen Baverstock, bu maddenin kana karıştıktan sonra, kemikleri, lenf benzlerini ve böbrekleri etkilediğini anlattı.
Dr. Baverstock, bu araştırmanın Dünya Sağlık Örgütü'nün raporuna konmasının engellendiğine inandığını vurguladı.
Repacholi ise bu bulgunun diğer raporlarla uyum içinde olmadığı ve "tartışmaya açık" verileri yayımlamanın
örgüte düşmediğini savundu.
Bununla beraber diğer önde gelen bilim adamları, Irak'taki sağlık durumuna ilişkin istatistiklere, kanser ve
özürlü doğum vakalarındaki artışa dikkat çekiyorlar.
Uzmanlara göre, uranyumun içinde nükleer
yakıt ya da silahta kullanılacak yüksek derecede radyoaktif izotoplar mevcut.
Uranyumdan bu izotopların çıkarılmasından sonra kalan atık maddeye zayıflatılmış uranyum deniyor.
Zayıflatılmış uranyum, son derece yoğun ve sert bir madde olduğundan,
zırh delici mermi üretiminde
tercih ediliyor.
Amerika Birleşik Devletleri sadece
Körfez Savaşı'nda 320 ton zayıflatılmış uranyum kullandı.
Aynı şekilde İngiliz güçleri de bu tür silahlara başvurdu.
İngiltere Savunma Bakanlığı zayıflatılmış uranyumun insan sağlığına zarar verdiğine bir kanıt bulunmadığını dile getiriyor.
ABD, BM'nin Irak'ta savaş sonrası durumu inceleme girişimlerinde
işbirliği yapmayı reddettiği için eleştirilmişti.