Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali
Talat, Ada'daki kapsamlı çözüm müzakerelerinde yıl sonuna kadar
anlaşmanın mümkün olduğunu, fakat bunun için gerekli vizyona sahip olup o maksatla çalışmak gerektiğini söyledi.
Müzakerelerin 'oyalayıcı' olarak nitelendirdiği mülkiyet konusuyla devam etmesini eleştiren Talat, "Oradan başlamak, peşinen, görüşmeleri çıkmaza yakın bir noktaya getirmek demektir." dedi. Talat, Eroğlu'nun bu süreçteki samimiyetini şu ifadelerle sorguladı: "Eroğlu'nun gerçekten samimi isteği yılsonuna kadar çözüm müdür? O da
tartışma konusudur. Eroğlu'nun samimiyetle çözüm istediğini ve bunu yılsonuna kadar istediğini iddia etmek bana göre biraz safdillik olur."
Mehmet Ali Talat, kaybettiği cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından ilk mülakatını Cihana verdi. Mehmet Ali Talat, müzakere sürecini görüşmek için Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu'nun Rauf
Denktaş ve kendisini davet etmesinden memnuniyet duyduğunu belirtti. Üç
cumhurbaşkanının yürütülen müzakere süreciyle alakalı görüş alışverişinde bulunduğunu belirten Talat, "Yapılacak olan önerileri ve önerilerin çerçevesini özel temsilci Kudret Özersay bize aktardı. Geleceğe dair görüşlerimizi ortaya koyduk." dedi. Üç cumhurbaşkanının görüşmesinin faydalı geçtiğine inandığını belirten Talat, "Uzun görüşmelerin ardından tecrübelerim oldu bunları Sayın Eroğlu'na aktardım. Sayın Denktaş'ın da katılmasıyla yaralı bir görüşme gerçekleşti." diye konuştu. Talat, müzakere döneminde bu tür görüşmelerin yapılmasının Kıbrıslı Türklerin menfaatine olacağını dile getirdi.
"YOĞUN ÇALIŞIRLARSA YILSONUNA ANLAŞMA OLUR"
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri
Ban Ki Moon ve Türkiye'nin yılsonuna anlaşma hedeflediğinin hatırlatılması üzerine Talat, "Yoğun çalışılırsa yıl sonuna kadar anlaşma olur. Önemli olan o vizyona o isteğe sahip olmaktır o isteklilikte çalışmaktır. Biz o hedefe sahip olduğumuz için oldukça önemli ilerlemeler kat ettik. Yönetim ve Güç Paylaşımı başlığında çok önemli ilerlemeler kaydettik. En geniş başlıktır Yönetim ve Güç Paylaşımı. O başlığı daha da ilerleterek, daha geniş kapsamlı mutabakat sağlanırsa diğer başlıklarda daha hızlı ilerlemeler sağlanabilirdi." ifadelerini kullandı.
"MÜZAKERLERE 'MÜLKİYET' BAŞLIĞIYLA BAŞLAMAK HATAYDI"
Halefi Eroğlu'nun müzakerelere 'mülkiyet' başlığında başlamasını hata olarak değerlendiren Talat, mülkiyet konusunu üzerinde hiç çalışılmamış, en çetrefilli konu olarak nitelendirdi. Görüşmelere mülkiyet konusunda başlayarak Rumların ekmeğine yağ sürüldüğünü vurgulayan Talat, "Bana kalırsa
balta taşa vuruldu." dedi.
Müzakerelere mülkiyetle başlamanın peşinen görüşmeleri çıkmaza yakın bir yere getirmek anlamı taşıdığını belirten Talat, "Biliyorum bu Rum tarafının önerisidir ama bizim bunu kabul etmemizle Rum tarafının istediği bir göz, biz onlara bir çift göz vermiş oluyoruz. Yani bizi zaten oyalamak istiyorlar, oyalayıcı bir başlığı tartışmaya açarak onlara bir anlamda koz vermiş oluyoruz. Bunu hayati bir yanlışlık anlamında söylemek istemiyorum ama doğru olan
yönetim ve güç paylaşımını devam ettirmek; çünkü epeyce ilerleme var. Ama biliyorsunuz Derviş Bey özellikle tek egemenlik konusuna çok fazla hassasiyet gösterdiği için, 'aman o konuları erteleyelim' düşüncesiyle o da mülkiyeti
tercih etti ama bana kalırsa balta taşa vuruldu." dedi.
"EROĞLU'NUN YILSONUNA ÇÖZÜM İSTEDİĞİNİ İDDİA ETMEK SAFDİLLİK OLUR"
Rum tarafının çözüm istemediğinin değil de çözümü Türkler kadar hızlı arzulamadığının bir gerçek olduğunu vurgulayan Talat, şöyle devam etti: "Sayın Eroğlu'nun gerçekten samimi görüşü, samimi isteği yılsonuna kadar çözüm müdür o da tartışma konusudur. Eroğlu'nun yılsonuna kadar çözüm isteği özellikle Türkiye'nin bu konudaki bizimle birlikte saptanmış politikasına uyum sağlamadır başka bir şey değildir. Sayın Eroğlu'nun yılsonuna kadar çözüm istediğini iddia etmek bana göre safdillik olur."
Rumların da acil bir çözümü istemediğini belirten Talat, "Çünkü diyor ki ben Türkiye'yi
Avrupa Birliği sürecinde ne kadar sıkıştırırsam o kadar avantaj elde ederim. Rum tarafının çıkarına olan ertelemektir, uzatmaktır. O yüzden biz ona rağbet etmemeliyiz; doğru olan budur." dedi.
"İSRAİL'İN TAVRI RUM PROPAGANDASINA ÇANAK TUTMAKTIR"
Rum
Dışişleri Bakanı Kipriyanu'nun Mavi
Marmara gemisinde yaşananların ardından İsrail'e gidip Kıbrıs'a 'işgal filosu' gönderilmesi için çalışmalarda bulunmasını değerlendiren Talat, "Bu tamamen 'düşmanımın düşmanı dostumdur politikasıdır' ve ilkel bir politikadır." yorumunu yaptı.
İsaril'in gemi göndermekle hiçbir fayda elde demeyeceğine değinen Talat bu sürecin ilişkileri kötüleştirmekten başka bir işe yaramayacağını belirtti. Talat, "Bu süreç Rum tarafına da bir şey kazandırmaz, çünkü dünya alem biliyor ki
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bir işgal bölgesi değildir.
KKTC, Kıbrıs Türk halkının özgür iradesiyle idame ettirdiği bir
ülkedir bir devlettir. Kıbrıs Türk halkı Kıbrıs sorununun da çözümünü istemektedir.
Birleşmiş Milletler'ce öngörülen çözüm planında onaylamıştır.
İşgal olsaydı bunların hiç biri olmazdı. O yüzden boşuna bir gayrettir, Rum propagandasına çanak tutmaktır." dedi.
İsrail'in gemi göndermesi durumunda bunun, insanlık dramı yaşanan Gazze'ye insani
yardım malzemesi götürecek olan gemiye Kıbrıs Rum tarafının izin vermemesi nedeniyle İsrail'in veya İsrailli fanatik çevrelerin Kıbrıs Rum tarafına bir diyet borcu anlamına geleceğini belirten Talat, "Bize bir etkisi asla olamaz. Gelsinler buyursunlar Magosa limanında demirlesinler turizme katkısı olsun, buyursunlar biz onları
misafir ederiz." şeklinde konuştu.
"TÜRKİYE'NİN İSRAİLE TEPKİSİ GAYET DOĞALDI"
Türkiye'nin İsrail'le yaşadığı gerginliğin '
eksen kayması' olarak değerlendirilmemesi gerektiğini vurgulayan Talat, şunları söyledi: "Aklı başında hiçbir ülke İsrail'in yaptıklarını onaylayamaz. Türkiye'nin
sivil yardım götüren vatandaşlarını sorgusuz sualsiz
infaz eden anlayışa Türkiye'nin tepki göstermesi kadar
doğal bir şey yoktur. Bu bir eksen kayması mıdır? İster istemez, bir
kavga olduğunda bir sorun bir gerginlik veya yakınlık diğer tarafa doğru yaşanır. Ama sizde biliyorsunuz ki İsrail'e gösterilen tepki Türkiye'nin Batı yanlısı olmadığını göstermiyor."