Eski KGB
ajanı Litvinenko, bir lokantada
zehirlenerek öldürüldü. Cinayetin tarzı işi bilenlere hiç
yabancı gelmedi, gerek KGB gerekse CIA bunu daha önce de, defalarca yapmışlardı.
Eski KGB ajanlarından Alexander Litvinenko’nun
Londra’daki bir suşi lokantasında yemek yerken siyanürden 250 milyar kez daha tehlikeli polonyum 210 ile zehirlenerek öldürülmesi uluslararası bir krize dönmüşken, gözler ister istemez, istihbarat dünyasındaki benzer operasyonlara çevrildi; arşivler açıldı, eski dosyaların tozu alındı. Öyle ki bir zamanlar KGB’nin zehirli suikastlarda uzmanlaşmış SMERSH isimli bir birimi de vardı. ‘Ölüm mangası’ olarak çalışan bu
servis, özellikle zehirli silahlar konusunda çok gelişmişti. Servis ajanlarının kullandığı, zehirli çekirdek fırlatan havalı tabancalar,
kalp ve kalple bağlantılı organları çökertiyor,
şüpheli bir doktorun hassasiyeti olmadığı sürece, kurbanlara ‘kalp krizi’ teşhisi konuyordu. Ortaya dökülenler, Litvinenko’nun, ayak oyunları ile ortadan kaldırılan ne ilk ne de son istihbarat figürü olacağını gösteriyor. İşte akıllarda kalan zehirli operasyonlar.
Tito’ya zehirli mücevher kutusu
Mareşal Josip Broz Tito’nun idaresindeki
Yugoslavya, KGB’nin en büyük
hedeflerinden biri olmuştu.
Avrupa’daki en bağımsız komünist
ülke olan Yugoslavya,
doğal olarak, bu ülkeler üzerinde ‘astığı astık kestiği kestik’ bir
politika izleyen Rus diktatörü Stalin’in canını sıkıyordu. Rus yetkililer 1993’te, KGB’nin Tito’yu öldürmek için hazırladığı planları açıkladı. Buna göre Tito,
iğne ile zehirlenecek ya da kendisine zehirli mücevher kutusu gönderilecekti. 1953’te Stalin’in
ölümü ile planlar iptal edildi.
Nitrojenli hardal gazı ile infaz
KGB’nin dinleme cihazlarını çökertmede uzman olan Batı
Alman teknisyen Horst Schwirkmann da 1964’te kalabalık bir turist grubuyla birlikte
Moskova dışındaki Zagorks manastırını gezerken, kalçasına enjekte edilen ‘nitrojenli hardal gazı’ ile SMERSH’in kurbanları arasına ekleniyordu.
Castro’ya zehirli sigara
Amerikan hükümetinin Castro’yu devirmeyi hedef alan ‘Mongoose’ operasyonu çerçevesinde, 1961
Şubat’ında, Castro’ya en sevdiği sigaralardan oluşan bir kutu gönderildi. Sigaralar, anında tesir gösteren botulisme bandırılmış tütünlerden yapılmıştı. Ama iyi bir puro içicisi olan Castro, kaliteli sigarayı kokusundan anlayacak kadar zeki tiryakiydi. Tuzağa düşmedi.
Patrice Lumumba’ya zehirli macun
CIA’in suikast girişimlerinden, bağımsız
Kongo’nun ilk başbakanı Patrice Lumumba da payını düşeni almıştı. Lumumba, 1960’ta ayrılıkçı hareketleri bastırmak için Sovyetler’e başvurunca, Eisenhower hükümeti hemen alarma geçti. CIA’in bölgedeki
istasyon şefine, Lumumba’yı ortadan kaldırılması emri geçildi. Lumumba’nın diş macununa şırınga ile zehir enjekte edilmesi de dâhil olmak üzere bir dizi girişimlerde bulunuldu; ama sonuç alınamadı.
Abdül Kasım’a zehirli eldiven
CIA’in suikast çemberine giren bir diğer isimse 1958’de kralın öldürülmesi ile
Irak’ın başına geçen General Abdül Kasım oldu. 1961 yılında, tıpkı halefi
Saddam gibi
Kuveyt’i ilhak edeceğini söyleyip, Irak petrollerini millileştirmeye kalkınca, CIA doktorlarından
Sidney Gottleib, zehirli katkı maddeleri ile hazırlanmış bir eldiven hazırladı. Zehirli eldiven hedefine varmadan, Irak
Hava Kuvvetleri’ne mensup bir grup
subay darbe yaptı. Kasım, özel bir saldırı timi tarafından öldürüldü.
Soljenitsin, kıl payı kurtuldu
Muhalif Rus yazar Aleksandır Soljenitsin de 1971’de KGB’nin suikast girişimlerinden birinin muhatabı olmuştu. Soljenitsin,
Rusya’nın güneyindeki bir markette KGB ajanlarınca sıkıştırıldı. Jel olarak hazırlanmış zehirli bir madde, bir şekilde yazarın cildine bulaştırıldı.
Bulgar şemsiyesi ve Georgi Markov
Bulgar rejiminin ve doğal olarak komünist rejimin en büyük
muhaliflerinden Bulgar yazar Georgi Markov da zehirli suikast kurbanı olmuştu. 1977 yazındaki Komünist Parti Politbüro toplantısında
Bulgaristan Devlet Başkanı Todor Jivkov, Georgi Markov’un susturulmasını istedi. KGB Başkanı Yuri Andropov operasyonu onaylayınca, KGB’nin 12 numaralı gizli laboratuvarı olan ‘Çember’in
teknik imkânları Bulgarlara açıldı. KGB’nin
Washington bürosunun temin ettiği şemsiyeler Çember’e gönderildi. İlginç bir düzenekle donatılan şemsiyeler yeniden kullanıma hazırdı. Ama artık yağmurdan korumak için değil, bilakis öldürmek için! 7 Temmuz 1978’de Londra’da işe gitmek için durakta
otobüs bekleyen Markov, birden sağ baldırında bir sızı duydu. Arkasını döndüğünde, 40 yaşlarında bir adamın yere düşmüş şemsiyeyi almaya çalıştığını gördü. Baldırındaki
küçük sızlamaya aldırmayan Markov, BBC’ye gitti. Akşam evde birden fenalaşınca hastaneye kaldırıldı. Türü belirsiz bir kan zehirlenmesi tanısıyla
tedavi altına alındı. Durumu giderek kötüleşiyor ve doktorların çabasına
cevap vermiyordu. Ertesi gün komaya girdi ve üç gün sonra 11 Temmuz’da da öldü. İlk teşhis, Markov’un bir tür bakteriyolojik kan zehirlenmesinden hayatını kaybettiği şeklindeydi. Scotland Yard, olaya el koyarak derinlemesine bir
soruşturma başlattı.
Ali Çimen - Zaman Pazar