Irak ve
Afganistan'daki savaşların maddi manevi zararlarından
ders çıkaran
ABD, yıllara yayılan ve hem manevi olarak askeri kayıplar hem de ABD bütçesini zarara uğratan maddi kayıplar yaşatan savaşların ardından, yeni bir karara
imza atarak, tüm ordusunu yeniden yapılandırmak için harekete geçti.
Obama
yönetimi, Soğuk
Savaş sonrası ve son on yılın askeri yapılanmasının dışına çıkarak ''
2020 yılının silahlı Kuvvetleri''ni oluşturmaya hazırlanıyor.
Bu kapsamda, en dikkati çeken nokta, geniş çaplı cephe savaşları yöntemi terk edilecek olması ve yerine, dünyanın farklı yerlerinde gelişebilecek olaylara hızlı ve etkili
yanıt verebilecek daha
küçük çaplı ama daha donanımlı askeri güçten oluşan bir yapılanmaya gidilecek olması. Bu
sistem, strateji belgesinde, ''bugünün savaşlarına odaklanılan
savunma sisteminden, geleceğin zorluklarına hazırlanan bir savunma sistemine'' geçiş olarak tanımlanıyor.
-Daha küçük ama hala ''en güçlü'' ordu-
ABD'nin farklı birçok zorluğa aynı anda
cevap verebilmesine yönelik düzenlenen yeni stratejinin ana hatları şöyle:
Yönetim, ''ABD ordusunun, ABD'nin dünya liderliğindeki eşsiz rolünü destekleyecek biçimde, dünyanın en iyi ordusu kalmaya devam edeceğini'' belirtiyor. Ama ordunun, ''büyük ve iyi hazırlanmamış'' bir askeri güç yerine, ''küçük, esnek, yaratıcı, hemen her şey için hazır ve iyi donatılmış bir askeri güç'' şeklinde yapılanmasını öngörüyor.
Buna göre, güvenlik ihtiyaçlarını cevaplamada, hızlı ve etkili davranan, aynı zamanda düşük bütçeli ve dar çerçeveli kaplama alanına hitap edecek yaklaşımlar geliştirilecek, rotasyonel konuşlanma ve diğer yaratıcı yaklaşımlar kullanılacak.
Tüm savunma bütçesinde azalmaya gidilmesine karşın, özel
operasyon güçleri, ISR gibi yeni teknolojiler, uzay ve siber uzay kapasitesi ve hızlı hareket edebilmeye yönelik alanlardaki yatırımlar korunacak veya artırılacak.
-Yeni öncelikler:
Asya-
Pasifik ve Orta
doğu-
Yeni stratejide ABD, gelecekte kendisi için en büyük zorlukların bulunduğu alanlar olarak gördüğü
Ortadoğu ve Asya Pasifik'e odaklanacak.
Buna göre, Asya Pasifik'teki
ABD askeri güçlerinin kurumsal varlığı geliştirilecek ve güçlendirilecek. Aynı zamanda ABD, Ortadoğu'daki askeri varlığı ve kapasitesine verdiği önemi sürdürecek.
Bu iki bölgeye daha çok eğilinmesinin nedenleri arasında ise
terör örgütü
El-Kaide, Çin'in bölgesel liderlikteki yükselişi ve askeri potansiyelini artırması, İran'ın nükleer faaliyetleri, Irak'taki göreceli istikrar, Arap ayaklanmaları, İsrail'in güvenliği,
Kore Yarımadası'nın durumu gibi kabarık bir liste var.
Strateji belgesinde, El-Kaide lideri
Usame Bin Ladin'in ortadan kaldırılması ve örgütün diğer birçok yetkilisinin ele geçirilmesi veya öldürülmesinin El-Kaide'nin kapasitesini azalttığı ama
Pakistan, Afganistan,
Yemen,
Somali ve başka yerlerdeki bağlantılarının sürdüğü belirtilerek, yeni stratejiyle de terörle mücadelenin kararlıkla devam edeceği ifade ediliyor.
Şiddet yanlısı radikallerin özellikle
Güney Asya ve Ortadoğu'yu kendilerine mekan olarak seçtiğine işaret edilerek, ABD'nin bu iki bölgeye odaklanmasının bir başka nedeni daha ortaya koyuluyor.
Ayrıca, stratejide, ABD'nin
ekonomik ve güvenlik çıkarlarının Batı Pasifik'ten Doğu ve Güney Asya'ya kadar olan bölgedeki gelişmelerle bağlantılı olduğu da kaydediliyor. Dolayısıyla bu stratejiyle ABD'nin gözünü önümüzdeki dönemde yine Ortadoğu'dan ayırmayacağı ama bunun yanında Asya-Pasifik'e de önceki yılların aksine daha fazla ağırlık vereceği görülüyor.
Buna karşın, ABD, her ne kadar NATO'nun 5. maddesine bağlılıkları devam etse de Avrupa'daki
Amerikan askeri varlığının, değişen yeni fırsat ve zorluklara göre adapte edileceğini belirtiyor. Bu da aslında ABD'nin Avrupa'daki askeri varlığını azaltacağı anlamına geliyor.
Ordudaki bu yeni
düzenleme, sadece orduyu daha etkili hale getirmek için değil, bütçesel nedenlerle de yapılıyor. Bu kapsamda bazı programlarda kısıntılara gidilecek, bazıları kaldırılarak,
personel sayısında da azalma olacak. Ancak bunların durumları
bakanlık bütçesinin kesinleşmesinden sonra belli olacak.
AA