İki
bakan, 24 Şubat'ta
Tunus'ta yapılacak uluslararası temas grubu toplantısına katılacak. Görüşmede, eşbaşkanlık için bir Arap ülkesi ile
Türkiye'nin adı öne çıkarken, kimlerin davet edileceği de tartışıldı.
Dışişleri Bakanı
Ahmet Davutoğlu' nun
Washington ziyareti,
ABD ile Türkiye arasında
Suriye konusundaki eşgüdümü ve işbirliğini takviye etti. ABD
Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, hem Davutoğlu hem kendisinin, Suriye'deki krize çözüm yolunda çok aktif rol oynayacaklarını ve rejime, şiddet kampanyasına son vermesi için diplomatik baskıları yoğunlaştıracaklarını belirtti. Bu çerçevede Clinton ve Davutoğlu 24 Şubat'ta Tunus'ta yapılması planlanan uluslararası temas grubu toplantısına katılacak.
Bakan Davutoğlu, ABD ile ikili görüşmelerde Tunus toplantısının formatının ve ele alınacak konuların görüşüldüğünü açıkladı. Diplomatik kaynaklar, Tunus'ta bir çekirdek icra grubu oluşturularak bundan sonra yapılabileceklere ilişkin ortak yol haritasi çıkarılmasının hedeflendiğini belirtiyor. Arapların tavsiyesiyle toplantıda eşbaşkanlarından birinin Türkiye olacağı, diğer eşbaşkanın ise Avrupa'dan olabileceği belirtiliyor. Bu arada Davutoğlu, toplantı mekânı olarak Tunus'u kendilerinin
teklif ettiğini bildirdi.
"Tunus'ta oluşacak
platform,
Güvenlik Konseyi'ndeki tıkanma sebebiyle ortaya çıkan bir ihtiyaçtan kaynaklanıyor." diyen Bakan Davutoğlu, kimlerin davet edileceği konusundaki istişarelerin ise sürdüğünü kaydetti.
Amerikan tarafının vetocu
Rusya ve Çin'in toplantıya davet edilmesine fazla sıcak bakmadığı öğrenildi. Davutoğlu ise Tunus'ta uluslararası toplumun 'en geniş'
katılımıyla güçlü bir
mesaj verilmek durumunda olduğunu belirterek, "Bu mesaja katılan herkesi memnuniyetle karşılarız. Ama BM'de çıkmayan mesaj, Tunus'ta çıkmalıdır. Dolayısıyla katılım esası da budur." şeklinde konuştu.
Washington'daki istişarelerde Suriye' ye insani
yardım meselesi de geniş şekilde masaya yatırıldı. Davutoğlu, "Suriye'nin her yerinde
gıda ve ilaç sıkıntısı nedeniyle acılar çeken halka insani yardımlar konusunda yeni bir girişim olması gerektiği üzerinde mutabık kaldık." dedi. Clinton ise "Türkiye ve diğer ortaklarımızla, Suriye'de zor durumda olan halka, giderek aciliyeti artan insani yardımların ulaştırılması konusunda birlikte çalışacağız." ifadelerini kullandı. ABD olarak
Kızılay ve Kızılhaç gibi uluslararası kuruluşlara sağladıkları fonları artıracaklarını, elektrik ve su gibi kaynaklara erişim imkânları olmayan halka bu yardımların ulaştırılması için çalıştıklarını dile getirdi. Davutoğlu, "Ümit ederiz bu insani yardım koridoru, insani yardımın ulaşması konusunda olabilecek engeller kalkar." dedi.
Bakan Davutoğlu, Türkiye'nin şimdiye kadar Suriye'den gelen
mülteciler konusunda tek başına sorumluluğu üstlendiğini hatırlatırken, mülteci sayısında artış olması durumunda meseleyi 'hep beraber' ele almak gerektiğini vurguladı. 'Türkiye'nin Suriye içerisinde bir tampon ya da güvenli
bölge yaratılması ihtimaline nasıl baktığı' yolundaki bir soruya karşılık ise Davutoğlu, "Tabii ki biz karar vericiler, siyasetçiler olarak, tüm seçenekleri ve senaryoları düşünmeliyiz." dedi.
Mülteci patlaması ihtimali halinde
tampon bölge dahil farklı senaryolar için
hazırlık planları yapan Türkiye, bunları ABD ile de istişare ediyor.
Türk tarafı, ABD'nin Suriye konusunda daha fazla ağırlığını koymasını isterken, yaklaşan genel
seçimlerin de etkisiyle Washington'ın buna fazla yanaşmayacağı tahmin ediliyor. Amerikalılara, "Suriye, tam seçim zamanında da patlayabilir. Yangın daha fazla büyümeden söndürülmeli." telkini yapıldı. ABD ve Türkiye, Suriye'de bir
iç savaş çıkmasını istemiyor.
Bakan
Hillary Clinton, ABD ve Türkiye'nin, Suriye'deki rejime, "Arap Birliği'nin son çabalarına ve uluslararası toplumun 'derhal
sivil ölümlere son vermesi, yerleşim yerlerinden askerî güçlerini geri çekmesi, gazeteciler ile gözlemcilere giriş izni vermesi, siyasi mahkumları serbest bırakması, gerçek ve samimi bir demokratik değişim sürecine başlaması ve muhalefetle ciddi bir diyaloğa başlaması' yönündeki çağrılarına
kulak vermesi" çağrısında bulunduğunu kaydetti.