Bu kararın alınmasına sebep olan Dr. Ömer Kezze, hakimin daha
duruşma salonuna gelmeden kafasında
sünneti yasaklamayı kesinleştirdiğini iddia etti. "Amaç bana ceza verilmesinden çok, sünnetin yasaklanmasıydı." dedi. Sürecin bu noktaya nasıl geldiğini Zaman'a anlatan Kezze, "2010 yılı
Nisan ayında Tunuslu bir ailenin çocuğunu sünnet ettim. Ancak çocuğun annesi kendi başına iş yapınca hastada kanama meydana geldi. Bunun üzerine çocuk hastaneye kaldırıldı ve
mahkeme süreci başladı." ifadelerini kullandı. Davaya
bakan yerel mahkemenin kendisinden
savunma almaya bile gerek duymadan
beraat kararı verdiğini hatırlatan Dr. Kezze, şöyle devam etti: "Kararı kabullenmeyen savcı, davayı Köln Mahkemesi'ne taşıdı ve bu sonuç çıktı. Mahkeme, ailelerin çocuklarını sünnet etme yetkisini ellerinden aldı."
Olayı mahkemeye taşıyan savcının doktorun cezalandırılmasını ve sünnetin yasaklanmasını talep ettiğini aktaran Kezze, yerel mahkeme hâkiminin kendisinden savunma bile istemeden davayı reddettiğini ve kendisini beraat ettirdiğini anlattı. Doktor Kezze, kararı kabullenmeyen savcının, davayı Köln
Eyalet Mahkemesi'ne taşıdığına işaret etti.
Objektif, tarafsız ve oldukça olumlu bir bilirkişi raporu nedeniyle kendisinin beraat ettiğini vurgulayan Doktor Kezze, buna rağmen mahkemenin 'ailelerin çocuklarını sünnet ettirme yetkisini' iptal ettiğini anlattı. Dr. Kezze, "
Hakim çok ince bir karar verdi. Beni beraat ettirdi ve böylece bir üst mahkemeye gitme hakkım engellenmiş oldu." diyerek mahkemenin tavrını eleştirdi. "Karar kesinlikle provokasyon amaçlı." diyen
Suriye asıllı doktor, hükümetin sünnet yasağına karşı harekete geçmesini doğru bulduğunu söyledi. Dr. Kezze, "NSU
terör örgütünün ortaya çıktığı zaman diliminde sünnet tartışmalarının başlatılmasında NSU'yu gündemden düşürmek niyetinin olmamasını temenni ederim." diyerek şüphelerini dile getirdi.
Alman Federal Meclisi, toplumun her kesiminden büyük tepki toplayan sünnet yasağının önlenmesine dair hükümeti
kanuni düzenleme yapmaya çağıran bir karar tasarısını kabul etmişti. Alman hükümetine ve Federal Meclis'e çeşitli konularda tavsiyelerde bulunması amacıyla oluşturulan Etik Kurulu da dün Berlin'de yaptığı toplantısında, sünnete belirli şartlar altında izin verilmesini önerdi.
Sünnet karşıtlığının tarihi eski
Almanya'da sünnetin yasaklanması süreci aslında 2008 yılına dayanıyor. Passau Üniversitesi'nden Prof. Dr. Holm Putzke yıllardır dini nedenlerden dolayı sünnetin yasaklanmasını ve
yaralama suçu kapsamına alınmasını savunuyordu. Prof. Puztke, başta Tabipler Odası Yayınları'nda olmak üzere çocuk doktorlarına, ürologlara verdiği seminerlerde ve katıldığı televizyon programlarında dini nedenlerle sünnetin yasaklanması ancak tıbbi bir zorunluluk olursa sünnete izin verilmesi fikrini gündeme getiriyordu.
Köln Eyalet Mahkemesi'nin sünneti yaralama suçu kapsamına aldığı karar sonrası sünnet yapmaya devam ettiği gerekçesiyle ilk suç duyurusu ise Haham David Goldberg hakkında yapıldı. Federal Almanya tarihinde ilk defa bir haham hakkında suç duyurusu olma özelliği de taşıyan başvuruyu Hessen eyaletinden bir doktor yaptı.
İsrail doğumlu Haham Goldberg, "Dünyanın birçok
ülkesinde sünnet yapılıyor. Bu kadar tartışılan tek ülke Almanya. Bu zamana kadar 4 bin sünnet yaptım, bir sorunla karşılaşmadım." dedi.