Çok kültürlü yeteneklerin Avrupa'ya katkısı

Fedactio'nun Uluslararası Eğitim Konferansı’nda çok kültürlü yeteneklerin Avrupa’nın geleceğine yapabilecekleri katkı masaya yatırıldı.

Çok kültürlü yeteneklerin Avrupa'ya katkısı

Belçika Aktif Dernekler Federasyonu (Fedactio), 5-6 Mart tarihlerinde Brüksel’de uluslararası eğitim konferansı düzenledi. Oturumları Avrupa Parlamentosu’nda ve Flaman Eğitim Bakanlığı’nda gerçekleştirilen konferans, çok kültürlü yeteneklerin Avrupa’nın geleceğine ve özellikle de 2020 stratejisine yapabilecekleri katkıyı masaya yatırdı. AP ve Flaman Eğitim Bakanlığı dışında Avrupa çapında sekiz üniversiteyle birlikte birçok enstitü ve STK’nın partnerliğinde yapıldı. “Avrupa’nın geleceği için farklı yetenekler” başlığı altında organize edilen konferansın ilk oturumu 5 Mart Pazartesi günü Avrupa Parlamentosu’nda yapıldı. Programın açılış konuşmalarını gerçekleştiren Fedactio Eğitim ve Gençlik Platformu Başkanı Mevlüt Akgüngör ve Organizasyon Komitesi Başkanı Prof. Dr. Ides Nicaise, konferansın Avrupa 2020 stratejisine yapacağı katkı üzerinde durdular. Akgüngör, sivil toplum kuruluşlarının daha çok inisiyatif alarak entegrasyon ve eğitim sürecinde oynayabilecekleri role dikkat çekerken, Profesör Nicaise konferansın orijinal yaklaşımları ve perspektifleri bir araya getiren farklı boyutlarından bahsetti. Nicaise’e göre bunlardan ilki eğitim ve Avrupa’nın 2020 stratejisi arasında bir ilişki geliştirilmesi ve bu stratejinin eğitim için bir amaca dönüştürülmüş olması. Farklı düşünce ve görüşleri bir araya getirerek fikir alışverişinde bulunabilmelerini de buna örnek gösteren Prof. Dr. Nicaise, bu düşüncelerin oturumların dışında yapılan aktivitelerde dile getirilebilmesini de konferansa özgü bir nitelik olarak gösterdi. Dr. Adem Kumcu: “Göçmen asıllı yatırımcı ve profesyoneller artık kendilerini vatandaş olarak görüyorlar” Oturumdan önce katılımcılara Fedactio'nun eğitim vizyonunu ve perspektifini anlatan bir klip izlettirilirken, Avrupa Türk İş Dünyası Konfederasyonu (UNITEE) Başkanı Dr. Adem Kumcu, konferansın çerçevesini çizen bir konuşma gerçekleştirdi. Avrupa’daki göçmen asıllı yatırımcı ve profesyonellerin artık kendilerini vatandaş olarak gördüklerinin altını çizen Kumcu, birçok zorluğun, farklılıklara saygı göstererek aşılabileceğine vurgu yaptı. Kumcu, zorluklardan ziyade çözüm odaklı stratejilere yoğunlaşmak için sivil toplumun ve politikaya yön veren insanların birlikte adım atmaları gerektiğini kaydederek, göçmen olarak adlandırılan grupların yeteneklerinden Avrupa’nın ihtiyacına göre istifade edilmesine ve bu yeteneklerin keşfedilip şekillendirilmesine imkan sağlayacak düzenlemelerin hayat geçirilmesinin ehemmiyeti üzerinde durdu. “Eğitim politikalarında çeşitlilik, uluslararası perspektifler ve AB 2020 hedefleri” başlıklı ilk oturumun çerçeve sunumunu yapan Avrupa Komisyonu Eğitim ve Kültür Direktörü Pierre Mairesse, eğitim ve istihdamın Avrupa’daki iş olanaklarının değerlendirilmesindeki önemine değindi. Eğitimin ulusal devletler bazında tartışılan bir mevzu iken Avrupa sathında tartışılıyor hale gelmesinin büyük bir değişim olduğuna vurgu yapan Mairesse, reform ve yatırımların eğitimin gelişmesinde oynadığı role dikkat çekti. Mairesse, devletlerin kendi ihtiyaçlarını bilmesi ve istihdamı iş dünyasının ihtiyaçlarına göre şekillendirmesi gerektiğini söyledi. Çocukların okul öncesi eğitimine yatırım yapmanın öneminden de bahseden Mairesse, eğitimde eşitlik ve verimliliğin birbiri ile çelişmeyen kavramlar olduğunu vurguladı. Prof. Dr. Crul: “Göçmenlerin tecrübelerinden faydalanılması gerekiyor” Oturumda ilk olarak söz alan Prof. Dr. Maurice Crul (VU Amsterdam), Amsterdam’ın azınlıkların çoğunluğu oluşturduğu bir şehre dönüştüğünü belirterek, farklılıklara kucak açılmasının sağlayacağı fayda üzerinde durdu. Göçmenlerin tecrübelerinden faydalanılması gerektiğinin önemine vurgu yapan Crul, Fedactio'nun konferansına benzer birçok projenin ikinci ve üçüncü kuşak göçmenler tarafından organize edilmesini bu duruma örnek gösterdi. Ardından söz alan Thomas Huddleston (Migration Policy Group), özellikle gömen asıllı çocukların çeşitli ülkelerdeki eşit eğitim haklarını ve devletlerin bu alandaki politikalarını araştıran MIPEX adlı istatistik programlarını tanıttı. Huddleston, göç alan farklı ülkelerin izlemiş oldukları politikalar arasındaki farklılıklara dikkat çekerek, Kanada ve Avustralya gibi ülkelerin Avrupa’nın aksine göçün sunduğu fırsatları değerlendirdiklerini ve ihtiyaçlarına uygun politika geliştirdiklerini ifade etti. Göçmen asıllı çocukların okuldaki başarı oranları konusunda bir tebliğ sunan Dr. Maciej Jakubowski (OECD) ise öğrencinin performansını sadece okuldaki durumuna bakarak değerlendirmediklerini, öğrencinin okul dışı hayatının okul performansına etkisinin de değerlendirmeye alındığını ifade etti. Yarım milyon öğrencinin performansları değerlendirilerek gerçekleştirilen Pisa testi ile sorunların niteliği ve sebeplerine dair ipuçları elde ettiklerini kaydeden Jakubowski, devletlere ne yapmaları gerektiğini empoze etmek yerine neler yapabilecekleri konusunda yol gösterdiklerini vurguladı. Ecole des Etoiles ve Foyer ziyaret edildi Avrupa’nin farklı ülkelerinden gelen katılımcılar, konferansın ilk gününde Brüksel'de farklı kurumları inceleyerek saha çalışması yapma imkanı da buldular. İlk olarak Türk asıllı müteşebbisleri tarafından kurulan Ecole des Etoiles'i ziyaret eden misafirler, Yönetim Kurulu Başkanı Abdurrahman Demir'den okulun işleyişi, misyonu, vizyonu ve öğrenci profiliyle ilgili ayrıntılı bilgi aldılar. Daha sonra Foyer Bölgesel Entegrasyon Merkezi'ne geçen katılımcılar, göçmen grupların uyumunu kolaylaştıran çeşitli strateji ve yöntemler konusunda bilgilendirildiler. İlk gün sonunda Fedactio'da onurlarına verilen yemekte bir araya gelen katılımcılar, canlı müzik eşliğinde ilk gün sonuçlarını değerlendirerek, farklı kültürlere mensup insanların fikir alışverişinde bulunabilmelerini çok etkileyici bulduklarını dile getirdiler. Flaman Eğitim Bakanı Pascal Smet: “Göçmen toplumlar Flamanca öğrenmenin yanı sıra, kendi dillerine de sahip çıkmalılar” 6 Mart Salı günü Flaman Parlamentosu’nda gerçekleştirilen ikinci ve üçüncü oturumlar öncesi tekrar söz alan Prof. Dr. Ides Nicaise, konferans çerçevesinde ziyaret edilen kurumların rol model oluşturduğunu ifade etti. Nicaise, ikinci gün oturumlarında eğitim sisteminin sivil toplum kuruluşları eliyle farklılıklara nasıl daha açık hale getirilebileceğinin ele alınacağını belirtti. Flaman Eğitim Bakanı Pascal Smet, yayınlanan video mesajında göçmen asıllı çocukların eğitim sisteminde daha başarısız olduklarına dikkat çekerek, topluma entegre olmak için Flamanca öğrenmenin yanı sıra, göçmen toplumların kendi dillerine de sahip çıkmalarının önemine de değindi. Prof. Dr. Sandra Groneveld: “Farklı üyelerden oluşan gruplar yeni bilgilere ve üretkenliğe daha açık oluyorlar” “Eğitimden iş piyasasına çeşitliliği sağlamak” başlıklı ikinci oturumun çerçeve sunumunu konferansa Finlandiya'nın Tampere Üniversitesi'nden katılan Prof. Dr. Anja Heikkinen gerçekleştirdi. Finlandiya’ da bazı azınlık grupların güçlü bazılarının ise zayıf olduğunu vurgulayan Heikkinen, ekonomik güç ve kültürel güç kavramlarının önemine değinirken, eğitimin milli ve kültürel anlayışların ötesine geçerek araştırılması ve geliştirilmesi gerektiğini vurguladı. Konferansa Hollanda'dan katılan ilk konuşmacı Prof. Dr. Sandra Groneveld, giderek artan etnik kültürel farklılıkların eğitimde performansı nasıl etkilediğine değindi. Farklı üyelerden oluşan grupların yeni bilgilere ve üretkenliğe daha açık olduklarını ifade eden Groneveld, farklılıkların performansları pozitif manada etkilediğini söyledi. Norveçli Profesör Carla Dahl-Jorgensen ise dil politikalarının eğitimdeki etkisini konu alan tebliğinde dil okullarının sosyal aktör olarak analiz edilmesi gerektiğini belirtti. Farklı sponsorlar tarafından açılmış dil kurslarının özellikleri üzerinde duran Dahl-Jorgensen, bu kurslara katılanların ne düşündüğü ile ilgili yaptıkları projeleri anlattı. Dr. Altay Manço, Belçika'nın önemli göç araştırma merkezlerinden IRFAM’ da yaptıkları projeler sayesinde aileler ve gençlerle işbirliği ortamları oluşturduklarını söyleyerek, gençleri girişimciliğe teşvik ettiklerini ifade etti. Rol model profesyonellerle birlikte ailelerin korkularını izale etmek gerektiğine işaret eden Manço, kuşaklar arası iletişimi sağlamak adına sivil toplum kuruluşlarına çok iş düştüğünü belirtti. Konferansa Avrupa Ekonomik ve Sosyal Komitesi’nden katılan son konuşmacı Brenda King, ikinci ve üçüncü kuşak çocukların dil bilmelerine ve o toplumda doğup büyümüş olmalarına rağmen başarısız olmalarının, içerisinde yetişmiş oldukları ortamla ilgili olduğunu savundu. Eğitim ve iş dünyası ile bir bağ kurulması gerektiğine dikkat çeken King, iş dünyasının ihtiyaçlarına göre yeteneklerin geliştirilmesi yönünde bir eğitim verilmesi gerektiğinden bahsetti. “Bizimle ilgili konuşmayın ama bize konuşma imkanı verin ve konuşalım” Verilen kısa aranın ardından startı verilen üçüncü oturum, “Sivil toplum ve eğitim, temel inisiyatifler” başlığı altında gerçekleştirildi. Oturumun çerçeve sunumunu UNESCO kültürlerarası çalışmalar ve öğretmenlik eğitimi başkanlığını yürüten Londra Üniversitesi’nden Profesör Jagdish Gundara yaptı. Farklılıklara açık sivil toplum kuruluşları kurmak gerektiğini vurgulayan Gundara, insanlar arasında bir uzlaşıya ulaşılması için diyalogun önemine dikkat çekerek, ancak bu şekilde toplumda huzurun yakalanabileceğine işaret etti. Oturumda ilk olarak söz alan Prof. Dr. Ides Nicaise (KULeuven) tebliğinde Türk göçmenler tarafından kurulan Lucerna kolejlerindeki eğitim sistemine odaklandı. Bu kolejlerin aile, öğretmen, öğrenci ve toplumdaki diğer bireyleri bir araya getirerek, Türklerin Belçika toplumunda etnik sermayenin inşasına bir örnek teşkil ettiğini ifade eden Nicaise, Lucerna'larda okuyan Türk çocukların diğer okullarda okuyan hemcinslerine oranla daha başarılı olduklarını dile getirdi. Dr. Jana Huttova (Open Society Institute) ise yerel sesleri bir araya getirerek, politikaların oluşum sürecinde onları da aktif kılmak gerektiğinden bahsetti. Huttova, politikaları şekillendiren isimlerle yerel sesleri bir araya getiren projelerini de anlatarak, bunların, “Bizimle ilgili konuşmayın ama bize konuşma imkanı verin ve konuşalım” dediklerine dikkat çekti. Konferansa Almanya'dan katılan Japon asıllı Mitsou Kanemaki (Verikom), başarılı göçmenleri göçmen çocuklara danışmanlık hizmeti vermek üzere istihdam ettiklerini anlattı. Kanemaki, bu şekilde özgüven sorunu yaşayan çocuklara rol model sunabildiklerini de aktardı. Son olarak Hollanda’da birçok eğitim ve gençlik merkezini bünyesinde barındıran NPoint'un tecrübelerini aktaran Murat Alıcı, eğitim ve dil konusunda mükemmeli yakalamayı ve fikirle bilgi paylaşımını sağlamayı hedeflediklerini belirtti. Çocuklara yaşadıkları toplumun değerlerini öğretmeyi ve sivil topluma katkıda bulunmalarını sağlamayı da amaçladıklarını belirten Alıcı, farklı yarışma ve etkinliklerle çocuklara yeteneklerini keşfetme imkanı sunduklarını belirtti. Alıcı’dan sonra kapanış konuşması için Profesör Dirk Jacobs (ULB) sahneye davet edildi. İki gün boyunca dile getirilen fikirlerin bir özetini sunan Jacobs, bu tür organizasyonların artırılmasını temenni ettiğini söyleyerek konferansın kapanışını ilan etti.
<< Önceki Haber Çok kültürlü yeteneklerin Avrupa'ya katkısı Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER