Darbe anayasası, reformların önündeki engel

Avrupa Konseyi, 1982 darbe anayasasının Türkiye'deki yargı reformlarının hayata geçirilmesinin önündeki en büyük engel olduğunu açıkladı.

Darbe anayasası, reformların önündeki engel

Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiseri Thomas Hammarberg'in dün açıkladığı Türkiye insan hakları raporunda, sivil anayasa çalışmalarından övgüyle bahsedildi. Ekim ayında Türkiye'ye yaptığı ziyaret sonrası Türk yargısı üzerine bir rapor kaleme alan Hammarberg, devlet merkezli anlayışa sahip 1982 Anayasası'nın son 10 yılda gerçekleştirilen yasal reformların hayata geçmesine mani olduğunu savundu. Türk yargısının Avrupa standartlarına erişmesinin önündeki en büyük engel olarak 1982 darbe anayasası gösterilirken, "12 Eylül 1980 darbesi sonrası yazılan anayasa devlet merkezli bir yaklaşımı benimsiyor. Temel özgürlükleri ve insan haklarını kısıtlayan çok sayıda istisnayı barındırıyor." ifadeleri kullanıldı. Raporda, 1982 Anayasası'nın değiştirilmesi için hükümet ve toplumda büyük bir uzlaşma olduğu kaydedildi. Meclis'te dört partinin katılımıyla kurulan 'Uzlaşı Komisyonu'nun olumlu bir girişim olduğunu dile getiren Hammarberg, 2010'da referandumla kabul edilen anayasa reformunun da demokratikleşme sürecinde mühim bir katkı sağladığını savundu. Türkiye'de TCK ve TMK başta olmak üzere çok sayıda yasal reform gerçekleştirildiğini hatırlatan Hammarberg, "Ancak hakim ve savcılar, yeni yasaların tatbikinde Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi standartlarıyla uyum gözetmiyor." ifadelerini kullandı. Raporda, özellikle yüksek mahkemelerde ağır iş yükünün ve yapısal sorunların demokratikleşme sürecinde engel teşkil ettiği vurgulandı. Ergenekon, Balyoz, KCK ve Hrant Dink davalarının yargı kurumlarının yetersizliğini ortaya çıkardığı savunulurken, bu davaların yargı reformunun gerekliliği konusunda müspet bir atmosfer oluşturduğu savunuldu. Avrupa Konseyi raporunda, yargı ve tutukluluk sürelerinin uzunluğu, TMK'da terör tanımının genişliği konusunda eleştiriler getirilirken, hakim ve savcıların bağımsızlığı ve tarafsızlığı konusunda adımlar atılması gerektiği belirtildi. Tutukluluk hali dışındaki yasal yaptırımların daha fazla kullanılması gerektiği iddia edildi. Avrupa Konseyi'nin Türkiye raporunda "Avrupa Konseyi İnsan Hakları Komiserliği, terörün Türk toplumuna yönelik nasıl bir tehdit oluşturduğunun ve Türk devletinin terörle mücadelede etkin adımlar atması gerektiğinin tamamen farkındadır. Komiserlik, terörle mücadelede kamuoyunun yargı sistemine güven duymasının önemine dikkat çekmek isteriz." denildi. Hammarberg, referandum ile yapısı değiştirilen Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) yeni yapısını da olumlu bulduklarını belirtti. Raporda "Yeni HSYK, sadece hukuki anlamda değil, gerçekte de güçlü ve otonom yapısı ve kendi sekretaryası ile ortaya çıkmıştır. Teftiş yetkisi dahil birçok yetki Adalet Bakanlığı'ndan, HSYK'ya devredilmiştir." dendi. ZAMAN
<< Önceki Haber Darbe anayasası, reformların önündeki engel Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER