Yıldönümü dolayısıyla liberal ve sol gruplar
halkı bugün
Tahrir Meydanı'nda toplanmaya çağırırken, halkın büyük çoğunluğu ise muhtemel olay ve provokasyonlardan dolayı endişeli. Seçimlerde elde ettikleri büyük başarı ile tüm dikkatleri üzerine çeken
Müslüman Kardeşler ve Selefi grup taraftarlarının ise bugün düzenlenecek olan
gösterilere
destek vermesi beklenmiyor.
Tunus'ta başlayarak kısa sürede Arap
ülkelerinin büyük çoğunluğunu etkileyen
yönetim karşıtı gösteriler 30 yıllık
Hüsnü Mübarek rejiminin de sonunu getirmişti. 25 Ocak'ta başlayan ve 12 Şubat'ta Mübarek'in çekilmek zorunda kalmasıyla sonuçlanan gösteriler sırasında 850'den fazla kişi hayatını kaybetmişti. Ancak Mübarek'in koltuğunu bırakmasından sonra ordunun rejimin devamı gibi ülkeyi yönetmeyi sürdürmesi
demokrasi yanlılarının sert tepkisini çekiyor. Bir yıl önce görevini oğlu Cemal'e ne zaman bırakacağı tartışılan Mübarek, halen
mahkeme karşısında halka
hesap verirken, ülkenin içinde bulunduğu
ekonomik ve siyasi
kriz ise halk arasında 'devrimin sokaklara inmemesi' şeklinde yorumlanıyor.
Siyasi partiler ve ordu arasında zaman zaman yaşanan çekişmelere rağmen
seçim takvimi işliyor. Parlamentonun alt kanadı Halk
Meclisi seçimleri iki aylık zorlu maratondan sonra iki hafta önce tamamlanırken, önceki gün de ülke tarihinin ilk demokratik Meclis'i ilk oturumunu yaparak
yemin etti, Meclis başkanını seçti. Ancak Meclis'te yaşanan kargaşa, siyasi çekişmelerin çok zorlu geçeceğinin de sinyallerini verdi. Kurucu Meclis olarak çalışacak olan Halk Meclisi, ülke tarihinin ilk demokratik anayasasını da hazırlayacak.
Ordu ile anlaşarak mevcut geçici hükümetin haziran ayındaki cumhurbaşkanlığı seçimlerine kadar işbaşında kalmasına razı olan
Müslüman Kardeşler'in
Hürriyet ve Adalet Partisi'nin bundan sonra izleyeceği
politika, ülkenin siyasi kaderi üzerinde belirleyici rol oynayacak.
İsrail ve Nil
Ortadoğu'daki diğer diktatörler gibi Mübarek'in de sonunu hazırlayan en önemli sebep olarak gösterilen ekonominin içinde bulunduğu korkunç durum, devrimden sonra net bir şekilde ortaya çıktı. Yıllık
bütçe açığı 30 milyar doları bulan
Mısır, bir yandan IMF'nin kapısını çalarken, diğer yandan da ekonominin çarklarını yeniden nasıl döndürebileceğinin yollarını arıyor. İç politikada olduğu gibi diplomaside de Mısır'ı zor günler bekliyor. İsrail ve Nil, yeni hükümeti bekleyen en ciddi iki sınav. Müslüman Kardeşler liderliğindeki yeni hükümetin İsrail ile ilgili nasıl bir politika izleyeceğinin yanı sıra Nil sularını kesme tehdidinde bulunan
Etiyopya ile nasıl bir orta yol bulunacağı da merak ediliyor.