İslamofobik "
Almanya Kendini Yok Ediyor" adlı ilk kitabı büyük ilgi gören
Thilo Sarrazin, son kitabında
Yahudileri
hedef aldığı ortaya çıkınca tepki çekti. Yarın satışa sunulacak olan "
Avrupa'nın
Euro'ya İhtiyacı Yok" adlı kitabında Euro krizi ile Yahudi soykırımını (Holokost) ilişkilendiren Sarrazin bu kez daha ağır eleştirilere hedef olacak gibi görünüyor.
Alman
Merkez Bankası'nın eski
yönetim kurulu üyelerinden Thilo Sarrazin'e yöneltilen eleştirilerin kaynağını ise eski bankacının yazdığı kitabın piyasaya çıkmadan önce basında yer alan bazı bölümleri oluşturdu. Haftalık haber dergisi Focus'un yayınladığı bölümde, AB'nin ortak borçlanma tahvili çıkarmasını isteyen Sosyal Demokratlar ve
Yeşiller Partisi'ni eleştiren Sarrazin, bu tahvillerde asıl yükü
Almanya'nın taşıyacağını ileri sürerek şu ifadeleri kullandı:
"Ortak borçlanma tahvilleri çıkarılmasını isteyenlerin gerekçesi fazlasıyla Alman
tipi bir refleksten kaynaklanıyor. Onlara göre Yahudi soykırımı ve İkinci Dünya Savaşı'ndaki sorumluluğumuzun bedeli nihai olarak, ancak bütün paramızı Avrupa'nın eline verince ödenmiş olacak."
Devlet televizyonunda bir programa katılacağı açıklanan Sarrazin'i eleştiren isimlerin başında gelen Alman-
İsrail Toplumu Başkanı ve SPD'li politikacı Reinhold Robbe,
Bild am Sonntag gazetesine yaptığı açıklamada, "Bu tezler üzerinde durmaya değmeyecek kadar saçma. Artık kimsenin Sarrazin'le yan yana durmaması gerekiyor" ifadelerini kullandı.
Yeşiller Partisi Federal
Meclis Grubu Eş Başkanı Renate Kümast ise, "Bu ırkçı saçmalıkların kamu televizyonunda yeri olamaz" dedi. Koalisyon hükümetinin
küçük ortağı Hür
Demokrat Parti Genel Sekreteri Patrick Döring ise, "Sarrazin, Almanya'nın sorumluluk taşıdığı tarihi bir konuyu güncel para politikalarıyla ilişkilendiriyor" ifadelerini kullandı.
Yeşiller Partisi Federal Meclis Grubu'nun diğer eş başkanı Jürgen Trittin ise Sarrazin'in hâlâ Sosyal Demokrat Parti üyesi olmasını eleştirerek, "Biri çıkıp Yahudi soykırımını inkar edebilir ya da Thilo Sarrazin gibi bu yönde tezleri Avrupa karşıtı sağcı popülizm uğruna kullanabilir. Her ikisi de eşit derecede katlanılmaz. Ancak burada asıl şaşırtıcı olan açıkça sağcı tezleri savunan birinin hala SPD üyesi olarak kalabilmesidir" diye konuştu.