Dışişleri Bakan Yardımcısı Naci Koru, Trakya Üniversitesi Balkan Kongre Merkezi'nde ''Türk Dış Politikası ve Dışişleri Bakanlığı'nda kariyer imkanları'' konulu bir konuşma yaptı. Son 10 yılda 31 ülkeyle vize muafiyeti anlaşması imzalandığını anlatan Koru, ''Bundan 2,3 yıl önce Libya'yla vize muafiyeti gündeme gelmişti. Tereddütlerimiz vardı, Libya'yla nasıl vize muafiyeti uygulanacağı konusunda. Hiç bir şey olmadı. Vizeleri kaldırdık oradan çok daha fazla sayıda Libyalı gelmeye başladı'' diye konuştu. Her ülkenin çoğulcu, demokratik ve insan haklarına saygılı bir yönetime sahip olması gerektiğini ifade eden Koru, bölgesel düzeyde birinci önceliklerinin Balkanlar ile Orta Doğu olduğunu, Kuzey Afrika ve Orta Doğu'da yaşanan siyasal değişimin de son zamanlarda gündeme olan bir konu olduğunu bildirdi. Koru, yaklaşımlarının 3 önemli boyutunun bulunduğunu dile getirerek, bu ülkelerdeki değişmelere insani boyut açısından baktıklarını, dolayısıyla ''açık kapı politikası'' uygulayarak insani yardımların bu ülkelerdeki insanlara ulaşmasını istediklerini kaydetti. Bunun, Mısır, Tunus ve Libya'da da Suriye'de de böyle olduğunu ifade eden Koru, ''Her ülkenin çoğulcu, demokratik ve insan haklarına saygılı bir yönetime sahip olması gerektiğini düşünüyoruz. Bu yönde halklardan gelen bir talep olduğu taktirde, bu taleplerin karşılanması gerektiğini düşünüyoruz ve biz bunu 'Arap Baharı' ülkeleriyle ilgili konular gündeme geldiğinde, hiçbir ülke ayırt etmeden bunun bu şekilde olması gerektiğini söyledik'' dedi. -''Güvenlik riskleri çok büyük'' Arap uyanışının içerisinde Suriye'nin farklı değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Koru, şöyle konuştu: ''Arap uyanışının içerisindeki ülkeler arasında Suriye'nin özel bir yeri var. Çünkü ölenlerin sayısı 40 bini aştı maalesef. 300 bin insan komşu ülkelerde. Bunun 150 binden fazlası Suriye'de. Bence bu rakam 300 binden de fazla. 2,5 milyon insan yerlerinden edilmiş durumda. Güvenlik riskleri çok büyük, şimdi bu Patriot tartışılmasıyla ilgili konu da zaten bununla yakından ilgili. Rejim ne kadar gücünü yitirmeye başlarsa bu riskler o kadar artıyor. Kimyasal silah kullanma riski, balistik silah kullanma riski, PKK'ya yapılan desteğin artması... Bunlar hep önemli güvenlik riskleri ve biz burada barışçı bir geçiş sürecinin ivedilikle hayata geçmesini istiyoruz.''