Bakan değişikliğinin perde arkası... İçe dönük kabine
Dünkü kabine revizyonunun hemen ardından siyasi kulislere ilk olarak, “Sadece isim değişikliği var. Bu isimlerle politika değişmez” yorumları düştü. Tek parti iktidarı olmasına ve Erdoğan’ın kesin belirleyeciliğine karşın, geçen 15 yıllık süreçte bazı isimlerin bakan olup olmayacağı ve kimlerin kabine dışı kalacağı konusu, iktidarın yeni politikalarını anlamak için önemli ipuçları olurdu. Ancak dünkü revizyon öncesi ve sonrasında siyasi kulislerde bu yönde analizlere rastlamadık.
Özgül ağırlık
Bunun en önemli nedeni olarak ‘özgül ağırlık’ sorununun altı çiziliyor. Özgül ağırlık kavramı altında AKP hükümetlerinde görev alan çok sayıda isim sayılıyor. Tanınırlık oranları yüksek olan bu isimlerden Abdullah Gül, Bülent Arınç, Abdullatif Şener, Ali Babacan, Ahmet Davutoğlu, Beşir Atalay, Cemil Çiçek, Mehmet Ali Şahin, Köksal Toptan, Nihat Ergün, Vecdi Gönül, Hüseyin Çelik, Ertuğrul Günay, Erkan Mumcu, Abdülkadir Aksu’yu bir çırpıda sayabiliriz.
Düşük profil
‘Özgül ağırlık’ kavramı partinin kurucu liderlerinden Bülent Arınç’la birlikte anılıyor. Arınç’ın, parti politikalarını eleştirdiği dönemlerde karşısına çıkan sonradan gelenlere verdiği “Benim bir özgül ağırlığım var” yanıtına gönderme yapılıyor. Yeni kabine için, “Ahmet Davutoğlu’nun gönderilmesinin ardından kabinelerin siyasi bir niteliği kalmadı. Son revizyonla özgül ağırlığı iyice düşük bir kabine kuruldu” değerlendirmesi yapılıyor. Binali Yıldırım’ın Başbakan oluşu sırasında gündeme gelen ‘düşük profil’ kavramına da dikkat çekiliyor. Revizyonla oluşan yeni kabine fotoğrafı için özgül ağırlık ve düşük profil kavramları birlikte kullanılıyor. Bununla da kabinenin parti dışı kesimlere seslenme imkanının az olduğu parti tabanını toparlamaya daha çok yönelmesi bekleniyor.
2019 provası
Tek tek isimlerin kişisel özelliklerinin öne çıkmayacağı yeni kabine, 16 Nisan referandumunda oluşan partili cumhurbaşkanı sisteminin ilk kabinesi olarak da kayıtlara geçiyor. Kabinenin, ‘İsimsiz’ niteliğinin nedeni burada aranıyor. Bakanların işlevlerinin bir tür “2019’da geçilecek başkanlık sisteminin provası” olarak şekilleneceğine işaret ediliyor. Bu nedenle bakanlara artık ‘siyasi’ kimlikli nitelikler yerine, belirlenen politikaları uygulamasını sağlayan teknokrat işlevler biçiliyor.
Zamanlama ve Adalet Yürüyüşü
Medya tarafından ‘sürpriz’ başlığıyla verilmesine karşın kabine revizyonu, aslında 16 Nisan referandumundan beri biliniyor ve bekleniyordu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, referandumun hemen ardından parti yönetimi ve teşkilatıyla birlikte kabinede de değişiklik yapacağını açıklamıştı. AKP Kongresini toplayıp genel başkan olmasının ardından sıra revizyona gelmişti ve bunu da dün gerçekleştirdi. Kabine revizyonu, zamanlama açısından öngörülemeyen bir şekilde Adalet Yürüyüşü ve onun oluşturduğu siyasal tartışma sürerken gerçekleşti. AKP çevrelerinde, kabine revizyonunun başlangıçta referandumda hayır oylarının beklenmedik ölçüde yüksek çıkması ve AKP tabanında da görülen memnuniyetsizlikler nedeniyle ortaya çıkan durumu tersine çevirici hamleler arasında düşünüldüğü ifade ediliyor. Ancak Adalet Yürüyüşü sonrası yeni bir tablo bulunduğuna vurgu yapılıyor. Yeni kabinenin, bu nedenle parti tabanının toparlanması göreviyle karşı karşıya kalacağı da belirtiliyor.
Cumhuriyet