DUYUYOR MUSUNUZ 'ÖTEKİ'NİN ÇIĞLIĞINI?
Kimse duymuyor ötekini.
Karabasan gibi çökmüş nefret ülkenin üstüne.
Bir mahalle, bir sokak, bir ev, bir adım ötede yaşanan acılara sırtımızı dönüp yürüyoruz.
Bizden değilse, bizi yakmıyor ateş.
15 Temmuz şehitleri için her gün gösteriler yapan milyonlar, Doğu'daki operasyonlarda şehit olan Şanlıurfalı bir askerin mezarına sırf protokol güneşte daha fazla beklemesin diye dozerle toprak atılmasına sessiz kalıyor.
Her gün üçer beşer toprağa düşerken gencecik delikanlılar belediyelerin 'şehitlere saygı' mitingleri düzenlemek aklına bile gelmiyor.
Şehit ağabeyi yarbayın ordudan atılması da, şehit babası ve ağabeyinin 'Cemaatçi' denerek tutuklanması da iki ayağını bu vatan için feda etmiş bir gazinin yine 'Cemaatçi' yaftasıyla işinden kovulması da vicdanları harekete geçiremiyor.
***
Kimse duymuyor ötekini...
Can Dündar için 'sürgün' diyenler Ekrem Dumanlı için 'kaçak' yazabiliyor.
Bülent Korucu'nun 5 çocuk annesi eşi 9 günlük gözaltı sonunda tutuklandığında suçun şahsiliğini ağzına almayanlar, Can Dündar'ın eşinin yurt dışına çıkışına izin verilmeyince bir anda feryad ediyor.
Cezaevlerinde TRT çalışanları ile birlikte 150'den fazla gazeteci varken 3-5 isim dışında kimsenin adı anılmıyor.
Oysa hepimizi devleti mafya usülüyle yöneten aynı despotlar dövüyor.
***
Kimse duymuyor ötekini...
Dün seslerini duyuramamanın ne olduğunu yaşayarak öğrenenler en çok susuyor.
Ergenekon ve Balyoz'da 'Tutuksuz yargılama esastır', 'masumiyet karinesi', 'çağırsalar gelirler', 'neyle suçlandıklarını dahi bilmiyorlar' diyenler, on binlerce insan gözaltına alınırken, gece 3'te evler basılırken, cezaevlerinde işkenceler yapılırken, akademisyenlere, gazetecilere, öğretmenlere, bürokratlara yer açmak için cezaevleri boşaltılırken başını başka yöne çeviriyor.
***
Kimse duymuyor ötekini...
Cezaevlerinde insanlar infazlara kurban gidiyor 'intihar etti' manşetleriyle.
Ama ölüm bile yetmiyor ötekine yapılan zulmü duymamıza.
Hatta ölüye bile nefretle söven nesiller yetişiyor.
Doğrudan AKP iktidarına uzanan 17 Aralık TOKİ yolsuzluğunu soruşturan savcı Seyfettin Yiğit'in şüpheli ölümü bile sorgulanmıyor öteki olduğu için.
Çocuklarının 'Babamız şerefli bir savcıydı, intihar etmedi bu bir cinayet, babamızı öldürdüler' feryatları 80 milyonluk ülkede kaç insana ulaşabildi?
Yargı duydu mu bu feryadı mesela?
Ya Türkiye'yi yönetenler?
Ya 3 yıl boyunca yolsuzluk operasyonlarını meydan meydan anlatan muhalefet liderleri?
Niye kimse 'Hürriyetinden yoksun bırakılan insanın can güvenliğini sağlamak devletin asli vazifesi değil mi?' diye sormuyor?
Niye hiç bir yetkili bu soruya çıkıp cevap vermiyor?
***
Kimse duymuyor ötekini...
Bir yobazın otobüste güpegündüz sırf şort giydi bir genç kızı tekmelemesi Kabataş yalanı kadar etki uyandırmıyor ötekilerde.
Tıpkı Soma'da bir madenciye atılan tekmenin ötekilerin vicdanını harekete geçirmediği gibi...
***
Kimse duymuyor ötekini...
Belki işine geliyor herkesin.
Ama böyle devam ederse bu sağırlık sonumuz olacak...