Aynı zamanda onların aileleri olmalı. Bunu sağlayabilmek için de bu kez okul ortamlarının herkese açık olması lazım'' dedi.
Bakan
Dinçer, yakında konuyla ilgili tedbirleri alacağını belirterek, ''İdarecilere, il, ilçe yöneticilerine, okul müdürlerine konuyla ilgili talimatları göndereceğim'' dedi.
Milli Eğitim Bakanı Dinçer, bu yıl ilk defa yeni atanan öğretmenlere yönelik düzenlenen uyum eğitimini başlattı. 81 ilde göreve yeni başlayacak öğretmenlere video konferans yöntemiyle bağlanarak seslenen Dinçer, şunları söyledi:
''Fiziki imkanlar yetersiz olabilir öğrenci sayımız çok olabilir, çocuklarımızın maddi durumları iyi olmayabilir ama inanın bütün bu eksiklikleri kapatacak olan tek şey öğretmenin güler yüzü, kendi idealleri ve çocuklarımıza dair 'bunlar bir gün bir şey öğrenecekler ve öğrendikleri zaman da bu ülkede daha iyi şeyler olacak' misyonudur.
Bu açıdan bakıldığında şartların asla bizi etkilemesine izin vermeyin. Biz şartları etkilemeli ve bu ülkenin insanlarında üzerine çökmüş olan bu yetersizliği ortadan kaldıracak çabayı ortaya koymalıyız.''
-''BARDAĞIN DOLU KISMINI GÖRÜN''-
Öğretmenin bir kişi bile olsa pek çok şeyi değiştirebilecek güce sahip insan olduğunu belirten Dinçer, şöyle devam etti:
''Yeter ki bu enerjiyi, bu misyonu, çocukları yetiştirme davasını kendisi için mesele haline getirsin. Nitekim çevrenize baktığınızda sadece sorunları değil, böylesine başarılı öğretmenleri de göreceksiniz. Size önerim, sorunları görmek çoğu zaman insanların moralini bozan sonuçlar
doğuruyor.
Halbuki başarıları, başarıyla işini yürüten öğretmenleri görmek, onları dinlemek inanın bizi daha çok motive edecektir. Bakış açılarımızda bardağın dolu kısmını görerek hareket etmenin çok daha uygun bir strateji olduğunu, yeni fırsatlar yaratacağını sizlere söylemek istiyorum''
-ÖĞRETMENLERE HALİL CİBRAN ŞİİRİ-
Öğretmenlere Lübnanlı
şair ve yazar Halil Cibran'ın şiirini okuyan Dinçer, Cibran'ın insanlara şöyle bir tavsiyede bulunduğunu belirterek, ''Dünya durur değişim olmazsa, değişim kör olur bilgiyle aydınlanmazsa.
Bilgi bereketsizdir,
eyleme dönüşmezse. Eylem boşunadır, sevgiyle yoğrulmazsa. Şiirine hatta şöyle devam ediyor; Bir eylemi sevgiyle yoğurmak ne demek? Eğer bunu sorarsanız bana, pişirdiğinizin ekmeğin hamurunu en sevdiğiniz insan yiyecekmiş gibi yoğurmaktır. Dokuduğunuz kumaşı en sevdiğiniz insan giyecekmiş gibi biçmektir, diyor'' dedi.
Öğretmenlerin değişimi takip etmesi gerektiğinin altını çizen Bakan Dinçer, öğretmenlerin sürekli kendilerini yenilemesi gerektiğini vurguladı.
Bakanlık olarak öğretmenlere bu konuda zemin hazırlayacaklarını ifade eden Dinçer, ''Ama sadece kendimizi değişime uydurmamız yetmez. Bunun bir bilgiye dayanması gerekir. Bizim ülkemizin en önemli sorunlarından birisi şu anda bu.
Herkes değişmek gerektiğini biliyor ama değişmenin hangi yönde olacağı, nasıl olacağı, ideal durumun ne olduğu konusunda ya fikir birliğine varamıyoruz ya da bir bilgi sahibi değiliz'' diye konuştu.
Bakan Dinçer, ''Aileler çocuklarını 3, 4, 5 yaşından itibaren 17, 18 yaşına kadar bize emanet ediyor. Bu emanete bizim ancak sevgiyle, şefkatle yaklaşarak eğitim vermemiz mümkün olacaktır. O açıdan bakıldığında karşımızdaki çocuğun kendi çocuğumuz olduğunu, onun başarısının bize gurur verdiğini görmelisiniz.
Öğretmenlerimizin büyük bir bölümü okuttukları çocukların başarılarıyla gurur duyarlar. Ben de
öğretim üyesiyim. Nerede başarılı olmuş ve benden
ders almış öğrenci görüyorsam inanın hayatımın en mutlu anlarından birisini yaşıyorum'' dedi.
-''AİLELERLE BÜTÜNLEŞİLMELİ''-
Çocukların temel bilgi ve kabiliyetlerinin geliştirilmesi gerektiğine değinen Dinçer, öğrencilerin hayata hazırlanması gerektiğini, düşünmeyi, soru sormayı öğrenmeleri gerektiğini kaydetti.
Dinçer, şöyle konuştu:
''
Öğrencilerin sadece sınavlarda akademik bilgi ve beceriye dayalı olarak alacakları yüksek puanlar, bir okulun ya da bir öğretmenin başarısını ortaya koymaya yetmeyecektir. O yüzden bizim çok yönlü çaba içerisinde olmamız gerekiyor.
Eğer biz bunu başarmak istiyorsak biliniz ki özellikle
ilköğretim ve okul öncesi eğitim alanda, özellikle Doğu,
Güneydoğu, İç
Anadolu bölgesindeki alanlarda bu, ailelerle bütünleşerek gerçekleştirilebilecektir.
Eğer aileleri eğitime dahil edebilirsek, özellikle anneleri eğitmeyi başarabilirsek o zaman biz çok yönlü başarıya sağlayacak bir ivme kazanabiliriz. Sizin bulunduğunuz yerde uğraşacağınız insanlar sadece çocuklar olmamalı. Aynı zamanda onların aileleri, özellikle anneleri olmalı.''
-''OKUL ORTAMLARI HERKESE AÇIK OLMALI''-
Bunun sağlanabilmesi için ise okul ortamlarının herkese açık olması gerektiğini ifade eden Dinçer, ''Ben yakında konuyla ilgili tedbirleri alacağım, idarecilere, il, ilçe yöneticilerine, okul müdürlerine konuyla ilgili talimatları göndereceğim.
Okullar sadece derslikleri olan, fiziki alanlar olarak görülmemelidir. İçinde okuduğumuz okullar, oturduğumuz evler bizim iç dünyamızı, ruh güzelliğimizi yahut da vizyonumuzu yansıtan mekanlar olarak algılanmalıdırlar.
Bu açıdan bakıldığında fiziki mekanların sadece derslik olarak görülmesi bizim başarılarımızın önündeki en önemli engellerden biridir. O okul bizim okul müdürüne ait değildir. O okul, okul idarecilerine ait olduğu kadar, öğretmenlere, öğrencilere, velilere aittir. İçinde yaşadığımız mahalleye aittir.
Bu yüzden okulu ve fiziki şartları tüm mahalle halkının, öğrencilerin ve velilerin kullanabildiği, rahat girip çıkabildiği ve hatta kendi ailevi veya sosyal, kültürel faaliyetlerini yapabildikleri mekanlar olarak görmelisiniz. Çocukların ailelerini de o okullara çekecek türden yeni eylemler, projeler ortaya koyabilmelisiniz. Sorunlar çok ama sizden beklentilerimiz daha çok.
Bu açıdan bakıldığında sizlerin yeni yılda bütün bu sorumlulukları duyacak, taşıyacak kabiliyette ve güçte olduğunuza inanıyorum. Tekrar aramıza hoş geldiniz.
Sizler bizimle beraber olduğunuz için biz mutluyuz. Bu mutlu gününüzde sizlere yeni görevlerinizde başarılar diliyorum. Bu
eğitim-öğretim yılının da hayırlara vesile olmasını diliyorum.''
-HAKKARİ, BATMAN VE BARTIN İLE KONUŞTU-
Konuşmasının ardından Dinçer,
Hakkari,
Batman ve
Bartın illerine ayrı ayrı bağlanarak eğitime başlayan öğretmenlerle konuştu.
Öğretmenlere yeni görevlerinde başarılar dileyen Dinçer, bu yıl ilk defa başlattıkları
uygulamayı burada bırakmayacaklarını ve her yıl yaz dönemlerinde öğretmenlerin eğitimleri için yeni fırsatlar vereceklerini söyledi.
''Bir
takım aksilikler, aksaklıklar olmuşsa, ben arkadaşlarım adına da özür diliyorum. Çünkü ilk defa denediğimiz bir uygulama. Ama giderek geliştireceğiz ve etkin hale getireceğiz'' dedi.
Dinçer, öğretmenlerin yüksek
lisans ve doktora eğitimi ile kendilerini geliştirmeleri gerektiğini de belirterek, ''Yüksek lisans ve doktora programlarını biz
teşvik edeceğiz ve onlara
destek vereceğiz.
Fakat bunu yaparken de görev yaptıkları illerden uzaklaşmak için bir
araç olarak, bir taktik olarak kullanmamalarını diliyoruz. Maalesef bunu yapanlar var. Her şeye rağmen onların yanında olacağız'' diye konuştu.
-TOPLAM 60 SAAT EĞİTİM-
MEB Öğretmen Yetiştirme ve Eğitimi Genel Müdürü Ömer Balıbey de AA muhabirine yaptığı açıklamada, eğitimin 16
Eylül 2011 tarihine kadar süreceğini belirtti.
Bu eğitim kapsamında öğretmenlere uzaktan ve yüz yüze eğitim verileceğini aktaran Balıbey, eğitimin 60 saat süreceğini, bu sürenin 30 saatinin uzaktan eğitim yöntemiyle (video konferans bağlantısıyla), 30 saatinin ise yüz yüze gerçekleştirileceğini anlattı.
Eğitimin akademisyenler, öğretmenler ve yetkili kişilerce verileceğini anlatan Balıbey, kendisinin de eğitimin bugünkü ilk dersinde ''Öğretmenlik Mesleği'' konusunda bilgi vereceğini bildirdi.