Hükümeti ve
kanunları by-pass ederek 15 yeni üniversiteye tedviren "kurucu
rektör" atayan YÖK'ün kanunsuz
uygulamasına
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'ten sert
cevap geldi. Hukuk devletinde kimsenin kanunlardan ve
Anayasa'dan almadığı bir yetkiyi kullanamayacağını belirten Bakan Çelik, "Hukuk devletinde ben yaptım oldu, fiili durum yaratırım diye bir yaklaşım olamaz. Evet, kanunun iptalinden sonra hukuki bir boşluk doğmuştur. Şimdi yeni bir yasal
düzenleme yapılarak durumun şekli şemali belirlenecektir. Ve
Meclis Eylül'ün ikinci yarısında toplanarak meseleye el koyacaktır" dedi. YÖK'ün tedviren atama hukuksuzluğunu, hukukçularına incelettiğine dikkat çeken Çelik, mevcut uygulamanın aleni olarak hukuksuzluğu tesbit edilirse,
dava açacaklarını söyledi. YÖK'ün son hukuk dışı uygulamasından
Anayasa Mahkemesi'nin iptaline kadar pek çok konuda sorular yönelttiğim Bakan Çelik'in cevapları şöyle:
HUKUKLA BAĞDAŞMIYOR
Anayasa Mahkemesi, Cumhurbaşkanı'nın başvurusunu
raportöre
havale etti. Raportör 167 sayfa boyunca bizim yaptığımız düzenlemenin hiçbir şekilde Anayasa'ya aykırı olmadığını ve kesinlikle Anayasa'nın ruhuna ters düşen hiçbir şey olmadığını ifade etti. Ve sonuç cümlesinde de Sayın Cumhurbaşkanı'nın yürütmeyi durdurma ve kanunun iptali talebinin reddedilmesi gerektiğini Anayasa Mahkemesi üyelerine arz etti. Fakat garip olan şudur ki 9'a 2 aleyhte oy çıktı.
Anayasa Mahkemesi bana göre ve raportörün raporuna göre de hukukun ruhu ile bağdaşmayacak bir karar verdi. Ama nedense medyamız bunları
sorgulama gereği duymadı. Anayasa Mahkemesi daha sonra gerekçesini açıkladı ve gerekçede dedi ki, "Efendim Sayın Cumhurbaşkanı'nın dediği gibi YÖK devre dışı bırakılmıştır. Rektör atamasında yeni kurulan üniversite de olsa YÖK devre dışı bırakılamaz." Anayasa Mahkemesi'nin gerekçesi budur. Anayasa'ya uygunluk açısından, Anayasa Mahkemesi'nin verdiği kararı dediğim gibi ben kesinlikle Anayasa'nın ruhuna aykırı bulmuyorum. Bunu doğru bulmuyorum ama benim doğru bulmamam uymayacağım anlamına gelmez.
YÖK ANLAMIYOR MU ?
Şimdi geldiğimiz süreç nedir? Anayasa Mahkemesi tedviren YÖK tarafından rektör atanır vs. böyle bir şey söylemiyor. Anayasa Mahkemesi bu maddeyi iptal ederek aynı zamanda bir hukuki boşluk doğduğunu ifade ediyor. Hele hele bu muhalefet şerhi düşen üyelerin şerhlerine de baktığınız zaman bu çok daha ayan beyan bir olaydır. Yeni kurulan üniversitelerin rektörlerinin nasıl atanacağı ile ilgili bizim mevzuatımızda bir düzenleme yoktur şu anda. O zaman bir düzenleme yapılmalıdır demektir bu. Şimdi Sayın Teziç yaptığı basın toplantısında diyor ki, 5467 sayılı kanunun 8. maddesine göre biz bunu yapıyoruz diyor. Bakın 15 üniversitenin kurulmasını esas alan bu bizim dönemimizde 1
Mart 2006'da çıkmış kanundur. Onun 8. maddesinde diyor ki, "Bu kanunla yeni kurulan ve bağlantısı değiştirilen
yükseköğretim kurumlarında uygulama ile ilgili olarak ortaya çıkacak sorunlar YÖK kararı ile çözümlenir." Bakın Sayın Teziç oradaki değerli YÖK üyeleri bunun ne anlama geleceğini bilmeyecek kadar hukuktan nasipsiz habersiz insanlar değil. Bunlar bunu pekala biliyorlar. Buradaki uygulama ile ilgili herhangi bir problem olduğu zaman YÖK devreye girer. Mesela,
personel ile ilgili olarak,
gayrimenkul ile ilgili işleyişle ilgili bir aksama olursa bunu
Yükseköğretim Kurulu halleder diyor.
GEREKİRSE DAVA AÇILIR
Tedviren rektör atanması şimdi iyi niyetle olaya baktığımız zaman, geçici bir süre için buralarda bir boşluk doğmaması, iş ve işlemlerin yürümesi için çok yadırganmayabilir. Ne zamana kadar? Yeni bir yasal düzenleme yapılıp bunun şekli şemali belirleninceye kadar. Meclis malumunuz Eylül'ün ikinci yarısında açılıyor büyük ihtimalle. Ve
TBMM meseleye şüphesiz ki el koyacaktır. Ben bu meseleyi 28 Ağustos'taki Bakanlar Kurulu'na götüreceğim. Bakanlar Kurulu'nda biz meseleyi enine boyuna ele alacağız. Ben Bakanlar Kurulu'nda bir brifing vereceğim Sayın Baş
bakan'a anlatacağım. Ayrıca hukukçularımıza da bu süreci inceletiyorum. Bir yasal düzenleme yapacağız. Benim şimdiki fikrime göre yüzde 100 kanaatim budur. Gerekirse bunun, eğer yani şu andaki mevcut uygulamanın aleni olarak hukuka aykırı olduğu tespit edilirse de bunu dava konusu yapacağız.
Şimdi şöyle.. hukukçularımıza incelettiriyorum. Anayasa Mahkemesi'nin bu kararının gerekçeli kararının didik didik incelenmesi gerekiyor. Çünkü Anayasa Mahkemesi'ne tekrar giderse
mahkeme tekrar iptal edecek demektir. Bu incelemeden sonra Bakanlar Kurulu'na bilgi vereceğiz. Yeni bir yasal düzenleme bana göre kesinlikle yapılması gerekiyor. Bu düzenlemeyi yaptıktan sonra YÖK'ün tedviren rektörlerinin süresi de sona erer. Şimdi efendim Teziç diyor ki, 'vekaleten 6 ay sürer bu daha fazla sürmeli..' Sayın Teziç şöyle deseydi, 'burada bir yasal boşluk doğmuştur, yasama organı tarafından boşluk giderilinceye kadar biz tedviren atamayı veyahut da birilerini görevlendiriyoruz yapıyoruz' deseydi aslında bir sıkıntı doğmazdı.
DEVLET İÇİNDE DEVLETÇİK MANTIĞIYLA İŞ YÜRÜMEZ
Kimse bir şeye el koyamaz. Bu üniversiteler kamunun malıdır.
Kamu organlarıdır. Bunların bütçesi var. Bunların personeli var. Bunların gayrimenkulü var. Ve bunların icra organı ile beraber çalışması lazım. Öyl
e devlet içinde devletçik mantığı ile hiç kimse bir yere varamaz, hiç kimse de bu konuda başarılı olamaz. Hiçbir mahkeme kendisini kanun koyucu yerine koyamaz. Hiçbir anayasal kuruluş da kendisini kanun koyucunun yerine koyamaz. TBMM'nin iradesi hiçbir anayasal kuruluşta hiçbir mahkemeye verilmemiştir.
Bir hukuki boşluk doğmuştur. Bu boşluğun mutlaka doldurulması gerekiyor. Ha ben durumdan vazife çıkarma mantığı ile bu boşluğu doldururum deniyorsa, böyle bir şey olamaz. YÖK'ün yaptığı bir başka hata var bana göre. Efendim 15 üniversitenin kurulması için, 1 üniversitede 7 tane
profesör olması halinde o üniversite kurulabilir. Çünkü bu üniversiteler kendi rektörlerini seçebilecek duruma gelmiştir şeklinde bir yorum yapıyorlardı. O da şu varsayımdan..1'i
seçim yaptıracak 6 kişi
aday olacak 13. maddeye göre. Halbuki bir insanın bir üniversitede rektör olabilmesi için o profesörün, o üniversitenin kadrosunda bulunması mecburi değil.
KİMSE ANAYASA'DAN DAHA ÜSTÜN DEĞİLDİR
Kimse kanunlardan ve Anayasadan almadığı bir yetkiyi kullanamaz hukuk devletinde .. Yani, hukuk devletinde ben yaptım oldu, fiili durum yaratırım diye bir yaklaşım olamaz. Ve ben özellikle şunu diyorum. Bunun Anayasa Mahkemesine götürülmesi birinci yanlış. Çünkü raportör çok aleni bir şekilde şunu diyor. 21 üyeden 14'ünü hükümet seçiyorsa bu YÖK'e akademik özerklik verilmiş ama idari özerklik verilmemiştir Dolayısıyla bunun anayasaya aykırılığı kesinlikle sözkonusu değil. Anayasa Mahkemesine götürülmesi bir hataydı. Sonra iptalin çıkması bana göre bir hukuk hatasıdır. Gerekçeli karardan sonra YÖK'ün yaptığı da bu şekliyle bir başka hata olmuştur. Ümit ediyorum ki bu hatalar aklıselimle ortak aklı çalıştırılarak giderilecektir.
YENİ ŞAFAK