Gündeme ilişkin soruları cevaplayan Çetinsaya, son dönemde üniversitelerde yaşanan öğrenci olaylarına ilişkin düşüncelerinin sorulması üzerine, akademik özgürlüklere bütün anlamlarıyla inandığını belirtti.
Akademik özgürlüklerin karşısında olan şiddeti kınadığını vurgulayan Çetinsaya, akademik özgürlüğün kendileri için vazgeçilmez olduğunu belirti.
İfade özgürlüğünün herkes için, öğretim üyesi için de öğrenci için de kampüse gelen misafirler için de geçerli olduğunu vurgulayan Çetinsaya, ''Bunları asla şiddete boğmamalıyız. Aksine şiddet ummadığımız zararları verir akademik özgürlüklerimize. O bakımdan bütün barışçıl protestoları, şiddet içermeyen protestoları haklı, meşru ve anlamlı buluyorum. Bütün dünya da böyle, Türkiye'deki sistemde de genel olarak baktığımızda böyle. ODTÜ'deki olayların bir daha yaşanmamasını diliyorum'' dedi.
ODTÜ'deki olaylara yönelik başlatılan incelemede gelinen aşamanın sorulması üzerine Çetinsaya, bunun denetleme kurulunca gerçekleştiğini tamamlanmasının ardından sonuçlarının paylaşılacağını söyledi.
Kurumlarına yapılan siber saldırı ve ardından yaşananlara ilişkin süreçle ilgili soruya Çetinsaya, olayın birkaç anlamda üzücü olduğunu belirterek, bunlardan birinin belgelerin yasa dışı yollarla ele geçirilmesi olduğunu söyledi.
Ele geçirilen belgelerin ardından, ''sanki gizlenmiş belgeler, üstü örtülmüş şeyler veya bilinmeyen şeyler ortaya çıkmış'' gibi spekülasyonlar yapılmaya başlandığına dikkati çeken Çetinsaya, bunun üzerine belgelerde isimleri olan kişilerin hedef gösterilmeye çalışıldığını belirtti.
Kurumsal olarak eksikliklerini gidermeye yönelik çalışmalarının tüm hızıyla devam ettiğine işaret eden Çetinsaya, ''O belgelerin eksiksiz işlem görmesi ve sonuca ulaşana kadar da ilgili yerlerde kalabilmesi bizim sorumluluğumuzda. Bunlar zaten çeşitli kesimler tarafından şikayet konusu edilmiş iddialar. Bunlar bizde denetleme kurulu yoluyla titizlikle inceleniyor. Sonra da yüksek disiplin kuruluna sevk edilerek, orada da incelenerek karara bağlanıyor.''
-''Medyanın tehdit edildiği'' iddiası-
''Bunlar üstü örtülmüş veya saklanmış şeyler değil'' olmadığını vurgulayan Çetinsaya, bunların Cumhuriyet savcılıkları, üniversiteler ve üniversiteler de bulunan kişiler tarafından kendilerine gönderilen inceleme ve soruşturma aşamasında olan dosyalar olduğunun altını çizdi.
Buradaki şikayetlerin ''iddia'' olduğu vurgusunu yineleyen Çetinsaya, bu konularda zaten savcılıkların daha önce harekete geçtiklerini ve görevsizlik kararıyla dosyaları kendilerine gönderdiğini anlattı.
Çetinsaya, dosyalara ilişkin sürecin devam ettiğini ifade ederek, belgelerin iddia sahipleri ve haklarında iddialarda bulunulan üçüncü şahısların masumiyet haklarını korumak için gizli kalması gerektiğini dile getirdi.
Yayınlanan belgelerin bir kısmının Danıştay aşamasında, bir kısmının incelemelerinin yeni başladığını, bir kısmının ise kararının henüz çıkmadığını anlatan Çetinsaya, 3. şahısların zarar görmesini önlemek adına çabaladıklarını söyledi.
Bu çabalarının da yanlış anlaşıldığını, ''medyayı tehdit ediyorlarmış'' gibi algılandığını ifade eden Çetinsaya, yapılan işin hukuki boyutlarını anlatmak istediklerini belirterek, ''Asla oradan gazetecileri dava açacağımız gibi bir şey çıkmaz'' dedi.
Olaylara bir bütün olarak bakılması gerektiğini dile getiren Çetinsaya, şöyle konuştu:
''Biz vazifemiz gereği bize gelen her türlü ihbarı, soruşturma isteğini, bunları titizlikle, hiçbir ayrım yapmadan inceleme ve soruşturma süreçlerine sokuyoruz. Buradan kalkarak da 'üniversiteler yolsuzluk' içinde demenin bence de bir anlamı yok. Ülkemizde Sayıştay süreci ve diğer bütün denetim süreçleri zaten işliyor ama iddia düzeyinde kalmış veya henüz daha sonuçlanmamış dosyalarla bir hüküm vermek bence çok anlamlı değil. Aslında bu YÖK'ün bir önemli boyutunu da gösterdi bütün bu süreç, kamuoyunun görmediği bir boyutunu. 'YÖK yok olmalı' diyenler açısından da bir anlamlı mesele çünkü bizim bir işimizde bu, denetleme. 4 milyon öğrencinin olduğu, 120 bin öğretim üyesinin, 168 üniversitenin olduğu bir sistemde bize sayısız bu tür ihbar, şikayet veya talep yağıyor. Biz bunları titizlikle inceleyip, hukuki süreçlerden geçirip bir sonuca bağlıyoruz. Bu bile buz dağının görünmeyen kısımlarında yaptığımız işlerin bir göstergesi.''
-Alınan tedbirler-
Yaşanan olayın ardından aldıkları ve alacakları tedbirlere ilişkin soru üzerine YÖK Başkanı Çetinsaya, olayın yaşanmasıyla birlikte bununla ilgili gerekli çalışmaları başlattıklarını söyledi.
Çetinsaya, ''TÜBİTAK başta olmak üzere bütün ilgili kuruluşların uzmanları burada kamp kurmuş durumdalar, çalışıyorlar. Hem olayı analiz ediyorlar hem mevcut sistemin üzerinde çalışıyorlar hem de bundan sonra böyle bir olayın yaşanmaması için gerekli bütün önlemler üzerinde çalışıyorlar'' dedi.
İncelemenin sürdüğünü ve hataların bulunacağını dile getiren Çetinsaya, ''Açığa çıkan şeyler belki hukuki anlamda gizliydiler ve sonuçlanana kadar 3. şahısların görmemesi gerekiyordu ama sonuçta bizim gizlediğimiz şeyler değil. Zaten şu andaki iş yükümüzün bir parçası olan şeyler. Sadece hukuki anlamda sorumluluklarımız olduğu için bizim çekindiğimiz şeyler'' diye konuştu.
-Kurul'un bundan sonraki gündemi-
Bundan sonraki gündemlerinin sorulması üzerine Çetinsaya, şu yanıtı verdi:
''İki konuya ağırlık vermek. Bir tanesi uluslararasılaşma, diğeri, nitelikli öğretim üyesi kazandırma ve yetiştirme. Çünkü bizim yaptığımız analizde şu çıkıyor, 21. yüzyıl hedeflerini tutturmak istiyorsak mutlaka ve mutlaka yükseköğretim alanımızda üç şeyi yapmamız lazım. Bir tanesi bu niceliksel büyümeyi, özellikle son 10 yılda gerçekleştirilen niceliksel büyümeyi niteliksel bir büyümeye dönüştürmek ve kaliteyle taçlandırmak. İkincisi bu büyüyen yükseköğretim alanı ki 2023'e doğru daha da büyüyecek bizim hesaplarımıza göre. Çünkü Türkiye'nin sosyal yapısı, ihtiyaçları bunu gerektiriyor, küresel dünyanın ihtiyaçları bunu gerektiriyor. Yani yükseköğretim alanımızı büyütmemiz lazım. Bunun için de nitelikli insan gücü, yetiştirirken, yani yetiştirmeye yönelik olarak, yükseköğretim alanımızı büyütürken, bu alan için ihtiyaç olan nitelikli öğretim üyesini de nitelikli akademisyeni de yetiştirmemiz gerekiyor. Yani bu da bizim için önemli bir mesai konusu. Üçüncü olarak da uluslararasılaşma meselesi. Yüseköğretimimizin ne kadar uluslararasılaştırırsak 21. yüzyıldaki hedeflerimize o manada daha kolay ulaşacağımızı düşünüyorum.''
-28 Şubat süreci-
28 Şubat sürecinde rol üstlenen YÖK'te söz konusu sürecin tüm izlerinin silinip silinmediğinin, yaşanan sürece ilişkin değerlendirilmesinin sorulması üzerine Çetinsaya, YÖK'te 28 Şubat'ın izlerinin silinmesi sürecinin Yusuf Ziya Özcan tarafından başlatıldığını kendisinin de bu politikayı devam ettirdiğini belirtti.
Göreve geldiğinde söz konusu dönemde kurulmuş ve çalışmış milli komiteler ile toplumsal faaliyetler birimini lağvettiklerini hatırlatan Çetinsaya, ''Bununla ilgili olarak elimizdeki belgeleri savcılıklarla talepleri üzerine paylaştık. O manada da kurum olarak içimiz rahat'' diye konuştu.
Çıkan belgelere göre YÖK'ün 28 Şubat döneminde etkin bir rol üstlenip üstlenmediğinin sorulması üzerine Çetinsaya, şunları kaydetti:
''28 Şubat dönemlerini hep birlikte yaşadık. Şu anda o dönemden kalma arşiv de bizim elimizde. Belki bu davalar sonuçlandıktan sonra o arşivle de ilgili bir tasarrufta bulunmamız gerekecek. Ya o kişilere iade etmek ya bir müzeye bağışlamak ya kendimiz bir şekilde değerlendirmek, kamuoyuyla paylaşmak şeklinde. Ama o belgeler orada duruyor. O belgelere baktığınız zaman da veya farklı bütün hikayeleri bir araya getirdiğiniz zaman da gerçekten de 28 Şubat'ta etkili olmuş bir kurum. Ara rejim dönemlerinde veya müdahale dönemlerinde daha doğrusu antidemokratik uygulamaların yaygın olduğu dönemlerde bir araç olarak YÖK kullanılmış. Bu yasayı yaparken de müdahaleler olmasın noktasından da hareket ettik. Umarım yeni yasa da bunun altyapısını hazırlayacaktır.''