Karne alan çocuğunuzu şaşırtın

Bildiğiniz gibi 2009-2010 eğitim-öğretim yılının ilk dönemi bugün sona erdi. 15 milyonu aşkın öğrenci ve 650 bin öğretmen 15 gün sürecek yarıyıl tatiline girdi. Peki veliler karne gününde nasıl davranmalı? Nazlı Özburun yazdı...

Karne alan çocuğunuzu şaşırtın

KARNE GÜNÜ KRİZ GÜNÜ OLMASIN! Öğretim dönemi yarıyıl tatiline girmeye hazırlanıyor. Son bir haftadır aileleri ve öğrencileri yoğun bir karne kaygısı almış durumda. Anaokulundan, liseye kadar tüm sınıflarda heyecanla karışık korku ve kaygı var. Her aile için karnenin anlamı ve karneye verilen tepki aynı değil. Karne gerçekte bir dönem boyunca öğrencinin derslerde gösterdiği performansa dayalı olarak öğretmenin gözünden öğrencinin değerlendirilmesidir aslında. Öğrencinin başarılı olduğu veya daha fazla gayret etmesi gereken alanları gösterir. Bir ön değerlendirmedir ve gidilen yoldaki niyet ve hedef uygunluğunu gözden geçirmeyi sağlar. Aileler karneyi kendilerine verilmiş bir başarı-başarısızlık notu olarak algılamaya eğilimliler. Başarı ve sonuç odaklı düşünen aileler için kötü bir karne her şeyin sonu gibi algılanabilir. Bu algının doğurduğu panik duygusuyla sergilenen davranışlar yeni sorunlara kaynaklık eder. Aileler için ilk öncelik karneye yüklene anlamı değiştirmek olmalı. Karne yönü geleceğe çevrilmiş olan çocuğunuzun bu eğitim sistemi içindeki, şimdiki durumu gösteren bir geri bildirimdir sadece… Hiçbir şeyin sonu değildir… Karne sadece çocuğun başarısının değil, aynı zamanda anne baba ve öğretmen tutumlarının da bir göstergesidir. Aile sadece notlar üzerinde yoğunlaşmayı bırakabilir ve daha geniş açıdan bakmayı denerse çocuklarının özelliklerine dair pek çok şeyi görebilir. Karneyi incelerken gösterilen tavır çok önemlidir. Soğukkanlı ve ilgili olmak, eleştirmek için değil anlamak için bakmak sonrasında çocuğunuzun sizi daha iyi dinlemesini ve anlamasını sağlayacaktır. Bu sefer çocuğunuzu şaşırtın. Korktuğu davranışı değil doğru davranışı göstermeyi deneyin. Girdiler değişirse sonuçlarda kısa veya uzun vadede değişecektir. İlkokulda pekiyilerle dolu getirilen karnelerin ardından, altıncı sınıftan itibaren istikrarlı bir şekilde düşmeye başlayan notlarla dolu karneler gelebilir. Karne ele alındığında, değerlendirmeye öncelikle iyi notlarla başlamak, sonra yükseltilen notlar üzerinde durmak ve en son zayıf derslerle ilgili konuşmak en doğrusu olacaktır. Birden fazla karnenin getirildiği evlerde kıyaslamanın yapılması bazı çocukların göklere çıkarılması, diğerinin yerin dibine geçirilmesi, hem kardeşler arası hem de ebeveyne ilişkin öfkeyi doğurabilir. Her çocuk kendi gerçekliği içinde değerlendirilmelidir. Karnenin genel değerlendirilmesinin hemen karne alınır alınmaz yapılmaması en azından bir gün sonraya eksikliklerin ve neler yapılacağının ertelenerek konuşulması önemlidir. Çocuğunuzun yaşı ne olursa olsun, daima sevdiğinizi ve güvendiğinizi hissetmeye ihtiyacı vardır. Sevildiği ve güvenildiği duygusuyla, eksiklik ve sorumsuzlukları gösterilen çocuklar kendilerini değiştirmek için çaba göstereceklerdir. Tersi bir ağız dalaşı, öfkenin kusulmasından daha ileriye gitmez. Düşük notların nedenleri üzerinde durmak sadece çocuğu suçlamamak ve çözüm arayışına çocukla birlikte karar vermek önemlidir. Gerektiğinde yeniden bir yapılandırma ve yardım almak kendimizce büyüttüğümüz bir sorunu kolaylıkla halledebilir. Yardım çocuğun yaşına, sınıfına, ihtiyaçlarına ve ailenin imkanlarına göre değişiklik gösterebilir. Sürekli ‘'çalış, kendi başına hallet'' demek sonra da iyi notlar beklemek bazı durumlar için safdillik olabilir. İlk bir haftanın didiklenmeden çocuğun dinlenmesine ayrılması, ikinci haftanın da zayıf olan derslere yönelik yapılan bir programla değerlendirilmesi önemlidir. Kötü bir karne nedeniyle çocuğu her şeyden mahrum ederek cezalandırmak. Bütün haklarını elinden almak çocuğu, okula ve eğitime karşı nefret ettirebilir. Karnedeki sonuçlarda aile atmosferinin de katkısı vardır. Anne baba çatışmaları veya geniş ailenin sorunları içinde çocuk belki ıskalanmış olabilir. Eğer böyleyse dönüp kendimize bakmak zamanıdır. Karnesi güzel olan çocuklarında takdir edilmesi önemlidir. Başarının devamı övgü ve takdirle mümkündür. Odaklanmanın karnesi zayıf olan çocuk üzerinde yoğunlaşması diğeri için hayal kırıklığı doğurabilir. Her çocuğa özel ve farklı davranmak dikkatli ve özenli olmak önemlidir. Abartmadan maddi ödüllerde verilebilir. Pahalı cep telefonlarından, bilgisayarlardan veya sınırsız internetten bahsetmiyorum. Sakın kendinize böyle bir kötülük yapmayın. Tatminsizliği doğurmayacak mütevazi hediyelerden bahsediyorum. Hele ki hediye pazarlığına girmek sonrasında istenmeyen sonuçlar doğurabilir. Bunun okul başarısına bir katkısı da yoktur ayrıca… Sonuç olarak; diyebiliriz ki yapıcı davranmak, yıkıcı eleştirilerden uzak durmak, kinayeli konuşmamak, soğukkanlılığı muhafaza etmek ve ileriye bakmak önemli. Hiç bir şey çocuklarımızdan daha önemli değil ve bunu çok sık unutuyoruz. Okul başarısı doğru yöntemlerle artırılabilir ama kırılan kalpler ve yıkılan dünyaların tamiri o kadar kolay değil. NAZLI ÖZBURUN Evlilik ve Aile Danışmanı - Sosyolog
<< Önceki Haber Karne alan çocuğunuzu şaşırtın Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:  
ÖNE ÇIKAN HABERLER