11 yaşında geçirdiği
menenjit hastalığı sonucu görme yeteneğini kaybeden Ayva, onun için bir milat olan bu rahatsızlıktan sonra
yurt içinde ve yurt dışında gerçekleştirdiği sosyal faaliyetlerle dolu dolu geçen
yaşamından sıra dışı kesitler sundu.
Risk almanın önemini vurgulayarak konuşmasına başlayan
Lokman Ayva, yaşamı var olan gerçeklerden ve öğretilerden ibaret görmenin insanın
hedeflerine giden yolundaki en büyük engellerden biri olduğunu belirtti. Öğrencilere, onlara sunulanlara kesinlikle eleştirel bir bakışla yaklaşmalarını
tavsiye eden Ayva, başkalarının anlayış göstermelerini beklemenin başarıya giden yolda kesintilere neden olacağı vurgusunu yaptı.
Nitekim bütün konuşması boyunca esprili ve güler yüzlü tavrı ile takdir toplayan milletvekili, başkalarını yanına almadan yalnız yürümenin getirilerini yine esprili bir üslupla kendi hayatından örneklerle aktardı.
Boğaziçi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İşletme Bölümü’nden başarıyla
mezun olan ve aynı üniversitede Sosyal Bilimler Enstitüsü’nde yüksek
lisans yapan Lokman Ayva, çevresinden hiç görmediği desteği kendi inancı ve özgüveniyle nasıl avantaja çevirdiğini dile getirdi. Ailesinin görme yeteneğinden yoksun olmasından duyduğu kaygı nedeniyle okumasına karşı çıkmasını ve diğer insanların bilinen düşünce kalıplarının esiri olarak ön yargı ile bakmalarını, görme engelli olmasından sonra geçen 31 yılda ortaya koyduğu sıra dışı başarılarla motivasyona çevirmiş.
Sorunlar fırsatların da kapısı
“Bilinçli ya da bilinçsiz iyi niyetli ya da kötü niyetli birileri sizlerin ortaya koyacağı kazanımların ve üretimlerin önünü kesmek veya bunları tamamen yok etmek için engeller ortaya çıkarabilirler” şeklinde konuşan Ayva, bu engellerin üç şekilde ortaya çıkabileceğinin altını çizdi. Bunları pratikte işleyen
sistem, başkalarının sizleri nasıl anladığı ve size olan bakış açıları, son olarak da sizin kendinizi nasıl algıladığınız şeklinde üç başlık altında dile getirdi.
İnsanın kendini nasıl algılaması gerektiği konusunda da açıklamalarda bulunan Lokman Ayva, birçok şeyin denenerek öğrenileceğini ancak bu denemelerin planlı bir şekilde yapılması gerektiğini söyledi.
İnsanların, bir konuda netice alamamaları veya başarısızlığa uğramaları noktasında kendi eksiklerini görmek açısından öz
eleştiri yapmaları gerektiğine ve başarıların çoğunun karşılaşılan problemlerin çözümüne yönelik gayretlerin neticeleri olduğuna dikkatleri çekti.
Bana göre eğitim…
Lokman Ayva, öğrencilerden birinin “Türk eğitim sistemi ile
Avrupa ülkelerinin eğitim sistemini karşılaştırabilir misiniz?” şeklindeki soruya şu cevabı verdi:
Açıkçası, anlamlı bir karşılaştırma için geniş bir bilgi dağarcığına sahip olmak gerekir. Ancak şunu söyleyebilirim ki yapılan araştırmalar eğitimdeki başarının%50’sinin öğrenciye, %20-30’unun öğretmene ve geri kalanının da diğer imkan ve şartlara bağlı olduğunu gösteriyor. Tabi eğitimde başarı deyince ne anladığınız önemlidir. Eğitimde başarı, sonuçları ve varılmak istenen hedefler ile değer kazanır. Bana göre erdemli insan yetiştirmek eğitimin en önemli başarısıdır. Yani, dürüst olan yalan söylemeyen başkalarını düşünen insanlar demek istiyorum.
Elimde olmayan şeylere niye üzüleyim
Öğrencilerden gelen, “Biz bile bazen hayata karşı karamsar olabiliyoruz. Sizin bu kadar hayata bağlı olmanızın ve pozitif bir yaşam anlayışına sahip olmanızın sebebi nedir acaba?” sorusuna Lokman Ayva şöyle
yanıt verdi:
Bunun sebebi benim görmüyor olmam senin ise görüyor olman. Tabii ki
şaka yapıyorum. Size öğretilen şeylerden dolayı başarılı, başarısız, mutlu mutsuz oluyorsunuz. Hayata dair kendi öğretilerinizi oluşturursanız mutlu olursunuz. Ve hayata karşı pozitif bir tavır takınırsınız. Önemli olan fayda eksenli yaşamaktır. Topluma faydalı bir şeyler yapmaktır. Yoksa paralı, parasız, makam sahibi olmak ya da sıradan bir insan olmak önemli değil. İnisiyatifin dışında olan şeyler için üzülmenin bir anlamı yok. Yani değiştirebileceklerini değiştir, senin etkileyemeyeceğin şeyleri de anlamaya çalış.
Daha önce yaptığım şeyleri…
“Geldiğiniz noktaya bilinçli olarak belirli bir hedef koyarak mı geldiniz, yoksa çalışalım da ne olacak görelim mi dediniz?” sorusuna verdiği yanıt ise çok ilginçti:
Açıkçası milletvekilliği hedef konarak olmuş bir şey değil. Daha önce yaptığım şeyleri yapıyorum. Şimdi üzerine para veriyorlar. Fark bu yani. Ben şu ana kadar anlattığım anlayış ile iş yapacağım ve milletvekilliği bunun için iyi bir
araç.
Önce hedefi doğru seçmeli
Sizce hedeflerimize ulaşmak yolunda sonuç odaklı mı yoksa süreç odaklı mı olmalıyız? şeklindeki diğer bir soruya şu yanıtı verdi:
Önce hedefi doğru seçmeliyiz. Ondan sonra benim kanaatim süreç odaklı olmamız gerektiğidir. Bir kendimizi çok iyi
analiz etmeli ve ona göre hedef belirlemeliyiz.