Dış gözlem konumunda olmak yani duyguları dışarıdan seyredip, kaygı ve endişe gibi hislerle bağlantıyı kesmek.
MORAL DÜNYASI dergisi Haziran sayısında Psikolog Fatih Reşit, sınava girecek öğrencilere önemsiz gibi görünen ama sınavda belirleyici olabilen önemli tüyolar veriyor.
İşte Fatih Reşit'in öğrencilere tüyoları:
Daha hayatının baharında olan milyonlarca gencin önünde, hayatının bundan sonraki bölümünü nerede, nasıl, kimlerle ve hangi işi yaparak geçireceğini belirleyen bir sınav var. Üç saatlik bir sınavın bir insan yaşamını belirlemede bu kadar pay sahibi olması biraz garip görünse de mevcut şartlar içinde daha adil bir seçenek oluşturmak maalesef pek mümkün değil.
Sınavın gençlerin hayatında bu kadar önemli hale gelmesi çoğunlukla beraberinde endişe ve kaygı gibi duyguları getiriyor. Üstelik bu duygular pek de masum değil. Yapılan araştırmalar endişe ve kaygı gibi negatif duyguların belli bir eşiğin üzerinde hissedilmesinin kişinin zihinsel kapasitesinin kullanımında % 30’lara varan bir düşüş meydana getirdiğini ortaya koyuyor. Bu durumda, kaygı karşımıza mutlaka yönetilmesi gereken bir duygu olarak çıkıyor.
Zihinsel performans belirleyici
Sonuçların neredeyse fotofinişle belirlendiği, bir “soru”nun bile binlerce kişinin önüne geçilmesinde veya geriye düşülmesinde belirleyici olduğu böylesine hassas bir sınava düşük performansla hazırlanmak, bunun da ötesinde gençlerin hayatının belki de en önemli üç saatlik bölümünü düşük bir zihinsel performansla yaşamak hiç de mantıklı olmasa gerek.
Zihinsel performanstan kastımız ise hızlı ve çok boyutlu düşünebilme, yoğunlaşabilme, bilginin yeniden üretilebilmesi gibi düşünsel yeteneklerdir.
Yaklaşık 1 milyar doların harcandığı, binlerce eğitimcinin istihdam edildiği global bir
sektör haline gelmiş ÖSS
hazırlık sürecinde gençlerimizin duygusal sorunlarını çözebilecek etkin mekanizmaların henüz oluşturulmamış olması büyük bir çelişkidir. Bu durum bilgi altyapısı yeterli olan birçok gencin duygusal sorunların etkisiyle sınavda başarılı olamamasına ya da hak ettiklerinden daha düşük başarılarla yetinmek zorunda kalmalarına neden oluyor.
Beyin biyolojik bir bilgisayar gibidir
Günümüzde
Psikoloji ve NLP alanında yapılan çalışmalar zorlu süreçlerde zihinsel yeteneklerin maksimum düzeyde kullanılabilmesini ve bu süreçlerde ortaya çıkabilecek zihinsel ve duygusal problemlerin çözülebilmesini mümkün kılıyor. Artık beynin sırları aydınlanıyor, düşünce, duygu ve davranışların oluşum süreçlerine müdahale edebiliyoruz.
Beyin biyolojik bir bilgisayar gibidir. Nasıl ki bilgisayarlar programlar aracılığıyla çalışırsa
beyin de düşünce, duygu ve davranışların oluşumunda programlar kullanır. Yine nasıl ki bilgisayardaki programlar yeniden oluşturulabiliyor, güncellenebiliyor, problemleri giderilebiliyor ise beyinde var olan programlar da aynen bilgisayarda olduğu gibi yeniden oluşturulabilir, güncellenebilir ve var olan problemleri çözülebilir.
Bilgisayar programları programlama dilleri kullanılarak oluşturulmuş komutlar dizininden ibarettir. Beyindeki programlar da görüntü, ses ve dokunsal verilerin belli bir bütün içerisinde bir araya gelmesinden oluşmuştur. Bu programlama dilini bilen kişiler beyinde var olan programları değiştirebilir ya da programlardaki sorunları giderebilirler.
Terapiyle olumsuz veriler silinebilir
Beyindeki programları oluşturan verileri silmek, yeni veriler oluşturmak, var olan verileri değiştirmek suretiyle programları yenilemek, böylelikle kişiyi ÖSS’ye zihinsel olarak hazır hale getirebilmek ya da var olan zihinsel ya da duygusal problemleri çözebilmek mümkündür.
Örneğin, sınav esnasında beyinde çalışan bir program vardır. Bu program görsel, işitsel ve dokunsal kodlardan oluşmuştur. Bu programda var olan olumsuz görüntü, ses ya da hisler programın istemediğimiz şekilde çalışmasına, dolayısıyla sınav sürecinde istemediğimiz düşünce, duygu ve davranışların ortaya çıkmasına neden olur. Bu da sınav sürecini olumsuz etkileyerek performans düşüklüğüne hatta beklenmedik bir başarısızlığa yol açabilir. Terapatik müdahaleler aracılığıyla programlarda var olan ve programları olumsuz etkileyen görsel, işitsel ve dokunsal veriler tespit edilip silinmekte, yerine daha olumlu veriler yerleştirilmek suretiyle beynin sınav performansı yükseltilebilmektedir.
Sınava gireceklere pratik öneriler
Sınava birkaç haftanın kaldığı bu evrede bahsettiğimiz süreçlerin hayata geçirilmesi biraz zor gibi görünüyor. Bu aşamada sınava girmek üzere olan ve kaygı, endişe gibi duyguları yoğun yaşayan gençlerimiz için uygulanması son derece kolay bir yöntemden bahsetmek istiyorum.
İnsan hayatta iki konumdan birindedir. Ya iç gözlem konumunda ya da dış gözlem konumundadır. Eğer hayata içerden bakıyorsa iç gözlem konumunda, dışarıdan bakıyorsa dış gözlem konumundadır. Günlük hayatın içinde farkında olmadan her iki durumdan birine geçip durulur. Bu geçişler duygu durumunun oluşmasında son derece belirleyicidir.
Çünkü bir insanın hangi konumda olduğu duygularını ne ölçüde hissedeceğinde belirleyicidir. İç gözlem konumunda duygular ne kadar hafif olursa olsun onları çok yoğun duyumsarız. Dış gözlem konumundaysa diğer bir deyişle sürece dışarıdan bakıyorsa duygular ile ilişik kesilir. Benlikte var olan duygular ne olursa olsun hissedilmez. Bu durumda negatif duyguların var olduğu durumlarda dış gözlem pozitif duyguların var olduğu durumlarda ise iç gözlem konumunda olmak faydalıdır.
Sınavda duygular nasıl yönetilir?
Sınav gibi kaygı ve endişe duygularının yoğun hissedildiği bir süreci dış gözlem konumunda yaşamak, duyguları
kontrol edebilmek hatta olumlu yönde yönetebilmek açısından son derece etkilidir. Peki dış gözlem konumuna nasıl geçilir?
Çok basit gibi görünen ama anahtar niteliğindeki bazı uygulamaları gerçekleştirebilirseniz, çok zorlu engelleri aşabilmeniz, başarıya giden yolda ilerlemeniz mümkün. Bu uygulamalar sayesinde sadece sınav için değil duygu yoğunluğu yaşadığınız her durumda dış gözlem konumuna geçerek duygularınızı yönetebilirsiniz.
1- Gözleriniz kapalıyken kendinizi negatif duyguları yoğun hissettiğiniz bir durumda düşünün. Örneğin sınav anı.
2- Olumsuz duyguları hissedin ve bu duyguların varlığının size nasıl da zarar verdiğinin farkına varın. Şu anda iç gözlem konumundasınız ve sınav sürecine içerden bakıyor, dolayısıyla duyguları yoğun şekilde hissediyorsunuz.
3- Şimdi kendinize dışardan baktığınızı düşünün. O zorlu durumu yaşayan kendinizi dışardan izlemeye başlayın. Kendinizi gözlemlemeye başladığınız andan itibaren dış gözlem konumuna geçmiş durumdasınız.
4- Kendinize dışarıdan bakıyorken duygunun nasıl da yok olduğunu veya önemli ölçüde azaldığını fark edin. Ve bu durumda olmanın size nasıl da katkı sağlayacağını düşünün.
5- O zorlu süreci yaşayan kendinizi dışarıdan izliyor ve olumsuz duyguları hissetmiyorken sağ elinizin işaret parmağı ile yine sağ elinizin başparmağına 10 saniye süreyle dokunarak bu durumu kaydedin.
6- Bütün bu işlemleri bitirip gözlerinizi açtığınızda artık bu durumda olumsuz duyguları hissetmeyecek olmanın getirdiği dinginliğin keyfini çıkarın
Moralhaber.net