İnönü Üniversitesi'nin
Köşk seçimi öncesinde Ankara'da düzenlenecek miting için sınavları ertelemesinin, YÖK'ün
disiplin yönetmeliğine göre suç olduğu ortaya çıktı. Yüksek
öğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliği'nin 11. maddesi, öğrencileri eyleme
teşvik edenlerin devlet memurluğundan atılmasını öngörüyor. Zaman'ın sorularını cevaplayan Üniversite Öğretim Üyeleri Dayanışma Derneği Başkanı Prof. Dr. Şefik Dursun,
rektör ve dekanların açık açık suç işlediğini vurguladı. Malatya'daki uygulamanın YÖK tarafından soruşturulması gerektiğini belirten Dursun, "Üniversite çalışanlarını topluca şehir dışına götürmek de suçtur. Bunlar yönetmelikte belli. Aynı davranışları muhafazakâr bir
yönetici yapsa derhal memuriyetten atılırdı. Ancak yetkili kurum olan YÖK bir şey yapmıyor." dedi.
Eski
Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Mehmet Sağlam da üniversite idarecilerinin miting için organizatörlük görevi üstlenmesinin disiplin yönetmeliğine aykırı olduğunu ifade etti.
Miting ve eylemlere katıldıkları gerekçesiyle bugüne kadar onlarca öğrencinin okuldan atıldığını hatırlatan Türk Eğitim Sendikası
İstanbul Bölge Başkanı Yard. Doç. Dr.
Hanefi Bostan ise aynı suçu şimdi rektörlerin işlediğine dikkat çekti. Gösteri için
eğitim-öğretim faaliyetlerinin aksatıldığını anlatan Bostan, bu durumun üniversiteden atılmayı gerektirdiğini söyledi: "
Cumhurbaşkanlığı konusunda görüşünüz varsa demokratik çerçevede kamuoyuna açıklarsınız. Antidemokratik temayülleri tasvip etmiyoruz. Türkiye'yi
kaos ve anarşiye sürüklemeye kimsenin hakkı yok."
Yükseköğretim Kurulu'nun (YÖK) disiplin yönetmeliğinde üniversitelerde
derslerin ve sınavların engellenmesi veya engellenmesine zemin hazırlamak da üniversite öğretim mesleğinden çıkarma cezasını gerektiren fiil ve haller olarak tanımlanıyor. Yönetmeliğin 11. maddesi 'Üniversite Öğretim Mesleğinden veya
Kamu Görevinden Çıkarma' başlığını taşıyor. Meslekten çıkarma cezasını gerektiren fiil ve haller arasında öğretimi engellemeyle ilgili şu madde yer alıyor: "Ders,
seminer, konferans, laboratuvar, grafik çalışma, sınav gibi öğretim çalışmalarının yapılmasına engel olmak veya bu maksatla yapılacak hareketlere her ne suretle olursa olsun iştirak etmek." Aynı madde içinde yer alan kamu görevinden çıkarma cezasını gerektiren fiil ve haller ise şöyle sıralanıyor: "İdeolojik, siyasi, yıkıcı, bölücü amaçlarla eylemlerde bulunmak veya bu eylemleri desteklemek suretiyle kurumların huzur, sükûn ve çalışma düzenini bozmak; boykot, işgal, engelleme, işi yavaşlatma ve
grev gibi eylemlere katılmak ya da bu amaçlarla toplu olarak göreve gelmemek, bunları
tahrik ve teşvik etmek, yardımda bulunmak."
Türk Eğitim Sendikası İstanbul Bölge Başkanı Yard. Doç. Dr. Hanefi Bostan, rektörlerin miting için eğitim-öğretimi aksatmasının suç olduğunu kaydetti.
Öğrencileri eyleme teşvik etmenin üniversiteden atılmayı gerektiren suç olduğuna dikkat çeken Bostan, şöyle konuştu: "Üniversitede eğitim-öğretimin aksatılması en büyük suçtur. Öğrencilerden yüzlercesi eylemlere katıldığı ve eğitim öğretimi engellediği gerekçesiyle bugüne kadar okullarından atıldı. Şimdi aynı suçu rektörler yapıyor. Üniversitenin
cumhurbaşkanlığı seçimi konusunda görüşü varsa bunu demokratik çerçevede kamuoyuna açıklar. Antidemokratik temayülleri tasvip etmiyoruz. Türkiye'yi kaos ve anarşiye sürüklemeye kimsenin hakkı yok." Üniversite Öğretim Üyeleri Dayanışma Derneği Başkanı Prof. Dr. Şefik Dursun da, öğrenci ve çalışanları eyleme teşvik eden, dersleri engelleyen kişilerin yönetmeliğe göre atılması gerektiğini belirtti.
Eski YÖK Başkanı Mehmet Sağlam: Eylemci rektörler suç işliyor
Eski YÖK Başkanı Prof. Dr. Mehmet Sağlam, öğrencilerin ve öğretim elemanlarının siyasi faaliyetlere katılmaları yönünde zorlanmasının kanunsuz olduğunu belirterek, rektörlerin suç işlediğini söyledi. Üniversite idarecilerinin miting için organizatörlük görevi üstlenmesinin disiplin yönetmeliğine aykırı olduğunu anlatan Sağlam, "Maddeler açıktır. YÖK ve üniversiteler 1995'lere gelinceye kadar hiçbir siyasi faaliyetin içine girmedi. Rektörler ve öğretim üyeleri cübbeleriyle sokaklarda
siyaset yapmadı. Bu tür faaliyeteler son zamanların işleri. Bu görüntü
yükseköğretimimize büyük zararlar veriyor." dedi. Akademik takvimin ancak olağanüstü durumlarda değiştirileceğini belirten Sağlam, şöyle konuştu: "Öğrencilerin önceden belirlenmiş sınav takvimini bir mitinge katılmak için değiştirmek hukuksuz bir uygulamadır. Nereden bakarsanız bakın yanlıştır. Hiçbir yönetici, öğrencinin düşünce tarzını belirleme görevini kendi üzerinde göremez."
Yıldız Üniversitesi'nden 'mitinge katılın'
çağrısı
İnönü Üniversitesi'nden sonra
Yıldız Teknik Üniversitesi de çalışanları için kampüsten
otobüs kaldıracağını duyurdu. Üniversitenin internet sitesinde '14
Nisan'da Tandoğan Meydanı'ndayız' başlığı ile ilan edilen duyuruda şu çağrı yapılıyor: "İstanbul
Ulusal Sivil Toplum Kuruluşları Birliği'nin de katılımıyla düzenlenen 'Cumhuriyetine Sahip Çık' yürüyüşüne katılmak isteyen çalışanlarımız için 13 Nisan 2007
Cuma günü saat 01.00'de Yıldız Kampüsü'nden
araç kaldırılacaktır. İlgilenenlerin 12 Nisan 2007
Perşembe gününe kadar Halkla İlişkiler Koordinatörlüğü'ne (dahili 2960) isim ve
telefon numarası yazdırmaları gerekmektedir." Duyuruda ayrıca ulusalcılara ait bir sunum da konularak "Tüm ulusalcılar, vatanseverler, Atatürkçüler, Bayraklarınızı alın, kırmızı-beyaz renkleri kuşanın, birlikte Cumhuriyet'imize ve Çankaya'ya sahip çıkalım." ifadelerine yer verildi.
ZAMAN