Psikolog
Belkıs Ertürk, 3 yaşın altındaki çocuklarda bunun normal olduğunu söylüyor ve ekliyor: Küçük çocuklar,
kıyafet, anne-
baba ve eşyaları bedeninin parçası olarak görür, biraz sabırlı hareket etmek gerekir.
Küçük çocuklar 'benim' demekten hoşlanır. 'Benim oyuncağım', 'Benim annem'. Hem her şeyi sahiplenir hem de kıskanırlar. Özellikle de
oyuncakları söz konusu ise. 'Değerli'si elinden alındığında kıyameti koparır,
kavga eder, ağlar hatta üstüne gidilirse kendini yerlere atar.
Ebeveyn ise "Onun eşyası çok kıymetlidir, kimseyle paylaşmaz." diyerek çocuğun kıskanç ve paylaşmayı bilmediğinden dert yanar. Oysaki paylaşma duygusu adım adım ve çocuğa zarar vermeden öğretilebilir.
Küçük yaşlarda çocuklar, benmerkezci bir düşünce yapısına sahip oldukları için paylaşmaktan hoşlanmaz. Özellikle 3 yaşın altındakilerin paylaşmayı sevmediğini vurgulayan çocuk ve ergen psikoloğu Belkıs Ertürk, çocukların kıyafet, anne-baba ve eşyaları kendi bedeninin bir parçası olarak gördüğünü söylüyor. "
Çocuk kendi bedenine ait bir şeyi vermek istemez. Alındığı zaman huzursuz, kızgın ve öfkeli tavırlar geliştirebilir." diyen Ertürk, bu davranış şeklinin de normal karşılanması gerektiğini belirtiyor. Ertürk, paylaşmaya zorlanması halinde çocuktaki aidiyet duygusunun yara alacağını ifade ediyor. Çocukların 4 yaşından sonra sosyalleşmeye ilk adımlarını attıkları andan itibaren kendi oyuncaklarını kısmen de olsa paylaşmaya başlayacağını söyleyen Ertürk, oyunların paylaşım duygusunu geliştiren bir unsur olduğunu dile getiriyor.
Anne-babanın yanlış birtakım tutumları çocuktaki paylaşım duygusunu olumsuz etkiliyor. Hiçbir isteğinin karşılanmaması ya da her istediğinin yapılması ve kardeşler arasındaki ayırım çocuk üzerinde farklı etkilere yol açıyor. Çocuğun istediğini karşılamayan anne-baba, çocuğun sinirli, paylaşmaktan hoşlanmayan, öfkeli, çoğu zaman isteklerini ağlayarak yaptıran bir yapı geliştirmesine sebep oluyor. Ertürk, "Çocuğun istekleri karşılanmaz, bazı şeylerin çocuğa ait olduğu, kendi oyuncakları olabileceği aktarılmaz ise çocuk gerginleşir,
arkadaş ya da kardeşiyle herhangi bir şeyi paylaşmayı reddeder ve oynanılan oyun bir
krize dönüşür." diyor. Her isteği karşılanan çocuklar ise paylaşma duygusunu öğrenemedikleri için her şeye tepki veren, istediği yapılana kadar her yerde kriz çıkaran ve istekleri olmadığında hayal kırıklığına uğrayan bireyler olur. Ertürk şunları söylüyor: "Paylaşma, mülkiyet duygusuyla iç içedir. Mülkiyet duygusu 'her şey senin' diye aktarılırsa çocuk bu sefer paylaşmayı reddeder, bazen diğer çocukların elinden oyuncaklarını zorla alır ve 'her şey bana ait' diyerek oyunlarda ve arkadaş ilişkilerinde zorluk yaşar. Paylaşma, ebeveynlerin sağlıklı tepkileri ve mülkiyet duygusunu doğru bir şekilde öğretmesi ile gelişebiliyor."
Çocuklara nasıl paylaşıldığını gösterin
Bazı oyuncakların sadece çocuğa ait olduğu hissettirilmeli. Çok sevdiği bir oyuncak,
misafir çocuklar gittikten sonra çıkarılabilir. Kardeşler arasında ise bu durum, özel olarak gördükleri oyuncakları ayrı oda ya da kutularda saklamalarına izin vererek çözülebilir. Paylaşma ile ilgili kuralları birlikte oluşturun. "Eğer bir oyuncağını oyuncak sepetine koyarsan herhangi bir arkadaşın geldiğinde onunla burada oynayabilir, eğer elinde tutarsan kimse senin elinden alamaz." gibi. Anne-baba, kendi arkadaşlarıyla neler paylaştığını anlatmalı. "Ayşe teyzene bugün kitabımı ödünç verdim." "Bugün çok sevdiğim bir tabağı kullanması için izin verdim." gibi. Çocuk sadece kendisinin bir şeyler veren, ondan paylaşılması istenen tek kişi olmadığını görür. Eşyasını paylaştığında takdir edin. Çocuk paylaşmayı ebeveynin istediği değil kendi yapabildiği an öğrenir. Sinirlenmeyin, sükûneti koruyun.