Cumhurbaşkanı
Ahmet Necdet Sezer,
5518 sayılı ''Bazı
Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun''u kısmen iade gerekçesinde,
yurtdışına eğitim için
gönderilenlerden eğitimini tamamlamayan ya da zorunlu
hizmet yükümlülüğünü yerine getirmeyenlere, devlet memurluğuna girmede ayrıcalık tanındığını belirterek, bunun hukuk devleti ve eşitlik ilkeleri ile kamu yararı ve hizmetin gerekleriyle bağdaşmadığını kaydetti. Sezer, Yasa'nın 1. maddesiyle, yurtdışına gönderilen öğrencilerin zorunlu hizmeti ile ilgili
düzenleme yapıldığını anımsattı.Sezer, maddenin birinci fıkrasında, zorunlu hizmet karşılığı yurt dışına gönderilenlerden, bu maddenin yürürlüğe girdiği günden önce,
eğitimin herhangi bir aşamasında öğrencilikle ilişkileri kesilenlerin,öğrenim sürelerinin bitiminde zorunlu hizmetlerini tamamlamak üzere göreve başlamayanların, göreve başlayıp da yükümlü bulunduğu zorunlu
hizmet süresini bitirmeden görevden ayrılanların,göreve başladıktan sonra zorunlu hizmet süresi içinde kadrolarıyla ilişiği kesilenlerin, zorunlu hizmet süreleriyle ilgili borçlarının yeniden yapılandırıldığını ve bu borçlar için ödeme kolaylığı getirildiğini kaydetti. İkinci fıkrasında ise, birinci fıkra kapsamına girenlerden borçlarını zorunlu hizmet yaparak ödemek isteyenlerin, kamu
görevlerine atanmalarına olanak sağlandığını belirten Sezer, devlet memurluğuna alınma ile ilgili düzenlemeleri anımsattı. Cumhurbaşkanı Sezer, bu düzenlemelerde, memurluktan çekilen ve çekilmiş sayılanların
yeniden memurluğa atanmaları konusunda kimi kısıtlamalar getirildiğini, ayrıca, yönetime de kamu yararı ve hizmet gerekleriyle
sınırlı olarak takdir yetkisi tanındığını dile getirdi. Sezer, ''Oysa, 5518 sayılı Yasa ile eklenen geçici 1. maddenin ikinci fıkrasında, yukarıda da belirtildiği gibi, madde kapsamında bulunanlara, sınav koşuluna ve herhangi bir sınırlayıcı süreye bağlı
olmadan devlet memurluğuna atanabilme olanağı getirilmektedir'' dedi. Ana
yasa'nın, hukuk devleti, eşitlik, kamu hizmetine girme
konusunda düzenlemeler getiren 2, 10 ve 70. madde hükümlerini anımsatan Sezer, şöyle devam etti: ''Hukuk devleti, insan haklarına dayanan, hak ve özgürlükleri
koruyup güçlendiren,
eylem ve işlemleri hukuka uygun olan, her alanda
adaletli bir hukuk düzeni kurup bunu geliştirerek sürdüren,
Anayasa'ya aykırı tutum ve durumlardan kaçınan, hukuku tüm devlet organlarına
egemen kılan, Anayasa ve hukukun üstün
kurallarıyla kendini bağlı
sayan, yargı denetimine açık, yasaların üstünde yasa koyucunun bozamayacağı temel hukuk ilkeleri ve Anayasa'nın bulunduğu bilincinde olan devlettir.
Yasa önünde eşitlik, hukuksal durumları aynı olanlar için söz konusudur.
Eşitlik ilkesi ile eylemli değil, hukuksal eşitlik öngörülmektedir. Eşitlik ilkesinin amacı, aynı durumda bulunan kişilerin yasalarca aynı işleme bağlı tutulmalarını sağlamak ve kişilere yasa karşısında ayırım yapılmasını ve ayrıcalık tanınmasını önlemektir. Bu ilkeyle, aynı durumda bulunan kişi ve topluluklara ayrı kurallar uygulanarak yasa karşısında eşitliğin zedelenmesi önlenmiştir.
Durum ve konumlarındaki özellikler, kimi kişiler ya da topluluklar için değişik kuralları gerektirebilir. Aynı hukuksal durumlar aynı,
ayrı hukuksal durumlar ayrı kurallara bağlı tutulursa Anayasa'da öngörülen eşitlik ilkesi zedelenmiş olmaz. Ancak, nitelikleri ve
durumları özdeş olanlar için değişik kurallar konulamaz. Kamu hizmetine alınmada, görevin gerektirdiği niteliklerden başka
ayrım gözetilememesi de anayasal gerekliliktir. Hukuk devleti ve eşitlik ilkeleri, aynı durumda olanların, hangi nedenle olursa olsun devlet memurluğuna girişte farklı statüye bağlı tutulmalarına olanak vermemektedir.Oysa, geçici 1. maddenin ikinci fıkrasında, birinci fıkra kapsamına girip de borçlarını zorunlu hizmet yaparak ödemek
isteyenlere, devlet memurluğuna girmek isteyen diğer yurttaşlara kıyasla, sınav koşulu ve sınırlayıcı süre yönünden ayrıcalık
tanınmaktadır. Bu nedenle, söz konusu kural hukuk devleti ve eşitlik ilkeleriyle,kamu yararı ve hizmetin gerekleriyle bağdaşmamakta ve Anayasa'nın 2, 10 ve 70. maddelerine uygun düşmemektedir.''
''EŞİTLİK İLKESİNİN GEREĞİ'
1416 sayılı Yasa uyarınca öğrencilerin zorunlu hizmet karşılığı yurt dışına eğitim için gönderildiğini, bunlardan başarılı olarak
dönenlerin zorunlu hizmetlerini yapmak üzere bir göreve atandıklarını kaydeden Cumhurbaşkanı Sezer, 5518 sayılı Yasa ile eklenen geçici 1. maddenin birinci fıkrasındaki kuralın ise, ya eğitimini tamamlayamayanlar ya da zorunlu hizmet yükümlülüğünü yerine
getirmeyenlerle ilgili olduğunu belirtti.
Sezer, şunları kaydetti:''Maddenin birinci fıkrasında, bu gibi kimselerin devlete olan
borçları yeniden yapılandırıldıktan sonra, ikinci fıkrasında, bu borçları ödeyebilmek için kendilerine yeni bir zorunlu hizmet olanağı
sunulmaktadır. Yeniden yapılandırılan borcu, zorunlu hizmet yaparak ödemek isteyenlerin borçları, zorunlu hizmet süresi dolduktan sonra silinmektedir.Geçici 1. maddenin ikinci fıkrasıyla tanınan borcu zorunlu hizmetle ödeme olanağı 1416 sayılı Yasa ile öngörülen zorunlu hizmetten farklıdır. 1416 sayılı Yasa'ya göre eğitim için yurt dışına
gidip başarılı olan herkes öncelikle zorunlu hizmet yapmakla yükümlüdür. Ancak, zorunlu hizmet yükümlülüğünü yerine getirmeyenler
devlete borçlandırılmaktadır.Oysa, 5518 sayılı Yasa ile getirilen geçici 1. maddede, Yasa'ya
göre borçlandırılanların bu borcu ödeme yöntemi ya da seçeneği olarak zorunlu hizmet yapma olanağı getirilmiştir. Bu nedenle, devlet memurluğuna girmek isteyen kişi ile 5518 sayılı Yasa kapsamında borcunu ödemek için devlet memurluğuna girme
seçeneğini yeğleyen kişi arasında fark yoktur. Başka bir deyişle, geçici 1. madde ile yaratılan farklılık haklı bir nedene
dayanmamaktadır. Her iki kesime d
e devlet memurluğuna girmede aynı yasal koşulların uygulanması eşitlik ilkesinin gereğidir.''
2. MADDE
Sezer, Yasanın 2. maddesi ile de
lisansüstü eğitim-
öğretim amacıyla yurt dışına gönderilenler ile yurt içinde başka bir
üniversiteye lisansüstü
eğitim-öğretim amacıyla gönderilenler hakkında
düzenleme yapıldığını anımsattı.Belirli koşulları taşıyanlara öğretim elemanı kadrolarına atanma olanağı sağlandığını hatırlatan Sezer, şunları kaydetti:
''Ayrıca, geçici 53. maddenin birinci ve ikinci fıkralarında, kapsama girenlerden Yükseköğretim Kurulu'na başvurmayanlar, Kurul'ca atanması uygun görülmeyenlerden yargı yoluna başvurmayanlar ya da
yargı kararı ile öğretim elemanı olarak atanmaları uygun görülmeyenlerin bir yıl içinde;
yüksek lisans eğitimini başarıyla
tamamlayamamış olanların ise üç ay içinde Devlet Personel Başkanlığı'na başvurmaları ve 657 sayılı Yasa'nın 48. maddesinde
öngörülen genel koşulları taşımaları durumunda, kamu kurum ve kuruluşlarının boş memur kadrolarına, sınav koşulu aranmaksızın ve açıktan atamaya ilişkin sınırlamalara bağlı olmaksızın atanacakları
belirtilmektedir. Lisansüstü eğitimlerini tamamlamalarına karşın herhangi bir
nedenle öğretim elemanı olarak çalışmaları uygun görülmeyenler ile lisansüstü eğitimlerini tamamlayamamaları nedeniyle yeniden öğretim elemanı olarak atanmalarına yasal olanak bulunmayan kişilerin,
yükseköğretim kurumları dışındaki diğer kurumların devlet memurluğu kadrolarına atanma yönünden durumları, herhangi bir yükseköğrenimi bitirerek devlet memurluğuna atanmayı bekleyen kişilerden farklı değildir. Buna karşın, söz konusu kişilerin istemleri üzerine doğrudan,
sınavsız ve kimi sınırlamalara bağlı olmaksızın devlet memurluğuna atanmalarına olanak sağlayan kurallar, haklı bir nedene dayanmayan ayrıcalık sonucunu doğuracağından, Anayasa'nın 2. ve 10. maddelerine aykırı düşmektedir.''
Yükseköğretim Kurulu'nca öğretim elemanı kadrosuna ataması uygun görülmeyenlerden açtıkları
dava reddedilenlere de
devlet memuru olma olanağı tanındığını belirten Sezer, ''Oysa, kişinin öğretim elemanı
olamayacağına ilişkin yargı kararı bir gerekçeye dayanacağına göre, o
gerekçenin aynı kişinin devlet memuru olmasını engelleyebileceği gözden uzak tutulmaktadır. Başka bir anlatımla, söz konusu kural, dolaylı yoldan yargı kararının sonuçsuz kalmasına da neden olabilecektir'' dedi. Sezer, bu nedenle, söz konusu kuralın, Anayasa'nın yargı kararlarının bağlayıcılığını öngören 138. maddesiyle de bağdaşmadığını
vurguladı. Sezer, şunları kaydetti:''Sonuç olarak, 5518 sayılı Yasa ile 1416 ve 2547 sayılı yasalara eklenen sırasıyla geçici 1 ve geçici 53. madde kapsamına girenlere,
başarı durumları, görevlerine ya da eğitimlerine son verilme nedenleri, önceki dönemde devlete olan zorunlu hizmet borçlarını yerine getirmekteki isteksizlikleri, benzer durumda olan ve iş arayan
yetişmiş ve hiçbir olumsuzluğu saptanmamış işsizler gözetilmeden, devlet memuriyetine atanmada ayrıcalık tanınması, hukuk devletinde bulunması gereken adalet anlayışıyla, eşitlik ilkesiyle, kamu yararı
ve hizmetin gerekleriyle bağdaşmamakta ve Anayasa'nın 2, 10 ve 70.maddelerine aykırılık içermektedir.''