Gelenekselleşmiş 151 oyunun yer aldığı kitap, tüm
ilköğretim okullarına ve öğretmen adaylarının yetiştiği eğitim fakültelerine gönderildi.
MEB'in oluşturduğu
komisyon, il milli eğitim müdürlüklerinin de katkısıyla tüm Türkiye'de oynanan
çocuk oyunlarını yöre yöre derledi. ''Geleneksel çocuk oyunlarının tanıtılması, eğitimde kullanılması, geliştirilerek korunması ve gelecek nesillere aktarılması'' amacıyla kaynakları tarayan komisyon, geleneksel değer taşıyan ve günümüzde de oynanmakta olan 151 oyun belirleyerek, bir kitap haline getirdi.
Kitap,
sınıf ve beden eğitimi öğretmenlerine dağıtılmak üzere tüm ilköğretim okulları ile öğretmen adaylarının yetiştiği eğitim fakültelerine gönderildi.
''
Çocuk Oyunları'' başlıklı kitapta, hemen hemen tüm çocukların bildiği ''Aç
Kapıyı Bezirgan Başı'', ''Birdirbir'', ''Körebe'', ''Kutu Kutu Pense'', ''Yağ Satarım Bal Satarım'', ''Yakan Top'', ''Uzun Eşek'', ''Topaç'', ''Köşe Kapmaca'' gibi oyunların yanı sıra ''Hımbıl'', ''Gece Kemiği'', ''
Arabistan Buğdayları'', ''Cumbara'', ''Çömçe Gelin'', ''Farfara Filli'', ''
Yumurta Yuvarlaması'', ''Tikoça'', ''Kıskanç Tavuklar'' gibi yöresel oyunlar da yer alıyor. Kitapta, oyunların nerelerde, nasıl, kaç kişiyle oynanacağı görsel olarak ve tekerlemeler eşliğinde anlatılıyor.
Genellikle oyun başlatılırken yapılan ''sayışmaca'' örneklerine de yer verilen kitapta, Mevlana'nın ''Oyun aslında akıldadır, ancak çocuk oyunla akıllanır'', J.J. Rousseau'nun ''Önce çocuğun duyu organları eğitilmelidir. Bu da ancak oyunla olur'', Eflatun'un, ''Çocuk oyunla büyümelidir'', Chiller'in ''Güzel sanatın başlangıcı oyundur'', Groos'un ''Oyun hayata hazırlıktır'', Einstein'ın ''
Hayat=İş oyun'', Goethe'nin ''Çocuk oynayarak öğrenir, ciddiyet karşısında şaşırır'' sözlerine de yer veriliyor.
-''ÇOCUK, BU DÜNYADA YALNIZ''-
MEB İlköğretim Genel Müdürü İbrahim Er, kitabın önsözünde oyunun çocuklar için taşıdığı öneme vurgu yaptı. Toplumun kültür zenginliğinin bir göstergesi olan çocuk oyunlarının nesiller arasında bağ kurarak kültürün gelecek nesillere aktarılmasına imkan sağladığını belirten Er, çocuğun, oyunun hem uygulayıcısı hem de aktarıcısı olduğunu kaydetti.
''Çocuklarımız oynadıkça bu değer yaşayacaktır'' diyen Er, şöyle devam etti:
''Yurdumuzun her bölgesi çocuk oyunları açısından oldukça zengindir. Oyunlar çoğu yöremizde benzerlikler gösterse bile yaşanılan yerin coğrafi koşulları, gelenek ve görenekleri,
yaşam şekilleri farklı oyunların kültürümüze eklenmesine imkan tanımıştır.
Bilim ve teknoloji alanındaki gelişmeler çocuk oyunlarını da etkilemiş, mahalle aralarında, kapı önlerinde heyecanla oyun oynayan çocukların sesleri duyulmaz olmuş, çocuklarımızın oyunları ve oyuncakları değişmiş tek başına oynadıkları
sanal oyunlara bağımlı hale gelmişlerdir. Çocuk, okul dışındaki vakitlerini sosyalleşmesine katkı sağlayacak kültürel faaliyetler yerine duygusal paylaşımın ve karşılıklı iletişimin olmadığı, galibiyetin sevincini, yenilginin üzüntüsünü paylaşamadığı sanal bir dünyaya bağımlı olmuştur. Çocuk, bu dünyada yalnızdır.
Şiddet içeren bilgisayar oyunları çocuklarımızın sevgi,
şefkat, merhamet duygularının körelmesine, oynadığı oyunlardaki gibi can yakma ve zarar verme gibi davranışların ön plana çıkmasına; paylaşma, iş birliği, grup içi fedakarlık gibi duygularının ise gelişmesine engel olmaktadır. Son yıllarda çocuk yaşta işlenen suçların belirgin oranlarda artış göstermesinde sanal oyunları da etkisi olduğu bilinmektedir. Çocuklarımız saatlerce bilgisayar başında her türlü fiziksel aktiviteden yoksun oldukları için bedensel
gelişimleri bozulmakta, böylelikçe obezite sorunu ortaya çıkmaktadır. Her açıdan sağlıklı bir nesil için çocuklarımızın doyasına oynamasını, enerjisini boşaltacağı etkinlikten önemli değerler kazanmasını, özgürce çocukluklarını yaşamasını önemsiyoruz.''
-''ÇOCUĞUN GELİŞİMİ İÇİN VAZGEÇİLMEZ''-
Kitabı hazırlayan komisyon üyelerinin yazdığı önsözde de oyunun çocukların bütün gelişim dönemleri için vazgeçilmez olduğu, çocukların kişilik gelişimlerine ve olumlu davranışlar kazanmalarına katkı sağladığı, aynı zamanda onlar için sevinç ve mutluluk kaynağı olduğu vurgulandı. Çocukların oyun sayesinde hayat tecrübesi kazandığı, yeteneklerini geliştirdiği, kurallara uymayı ve uyumlu hareket etmeyi öğrendiği belirtilen önsözde, geleneksel çocuk oyunlarının tanıtılmasının, eğitimde kullanılmasının, geliştirilerek muhafaza edilmesinin oyunların gelenek nesillere aktarılması yönünde yarar sağlayacağı ifade edildi.
Önsözde, kitap hazırlanırken 81 ilin milli eğitim müdürlükleri tarafından yapılan araştırmalar ışığında düzenlenen raporların ve çeşitli kaynakların özenle tarandığı belirtildi.