Yeni
mezun öğretmeni atayıp da sınıfa göndermek ona da haksızlık. Eğitim önceliğimiz Doğu ve Güney
doğu
Milli Eğitim Bakanı Ömer
Dinçer, ataması yapılan 11 bin 500 öğretmenin, görev bölgelerinde daha verimli çalışabilmesi, uyum süreçlerini kolaylaştırmak için planlanan eğitim programını, 5 Eylül'de başlatacaklarını açıkladı. 'Atayıp hemen sınıfa göndererek öğretmene haksızlık yapıyoruz' diyen Dinçer, ilk kez uygulanacak programın 'iki ayaklı' olduğunu söyledi.
Öğretmenlerin, atandıkları yerin özelliklerini tanımalarına dönük 'yerinden eğitimin' yanı sıra ayrıca bir hafta süreli 'uzaktan eğitim' de planlanıyor.
Bakan, Maliye'nin kadro vetosuna uğrayan öğretmenleri kastederek de 'Alamadığımız öğretmenlerin durumunu, 2012 yazında telafi edeceğiz' sözünü verdi. Halen
bakanlık birimlerinden brifing almayı sürdüren Dinçer, diğer yandan da öncelikleri belirlemeye çalışıyor. Şu ana kadar aldığı brifingleri 'Bu
bakanlıktaki herkes, ama herkes bir değişim gereğine inanıyor' diye özetleyen Dinçer'in temel önceliği ise öğretmenlerin, eğitim fakültesinden başlayıp atanma süreci ve sonrasını da içine alan uzun dönemli yetişme ve nitelik sıkıntılarını çözmek gibi görünüyor. Bu niyet 'Öğretmen
seçim sürecinde tek faktör var:
KPSS puanı. Evet, puanlar objektifliği sağlıyor ama biz onun bu işi yapıp yapamayacağını bilmeden öğretmen yapıyoruz' ifadesiyle yansıyor.
ÖĞRETMENLERİ MOTİVE ETMELİYİZ
Ancak bunun kadar önemli, bence daha yakıcı olan
ücret konusuna nasıl bakıyor yeni
Milli Eğitim Bakanı? Düşükten öte artık
yoksulluk sınırına geldiği raporlara konu olan öğretmen maaşları konusundaki düşüncelerini sorduğum Dinçer, farklı bir
yanıt verdi: 'Sistemi tamamen gözden geçirmek gerekiyor. Ücret, verimin yegane şartı değil. Biz öğretmenleri diğer alanlarda da mutlu edemediğimiz için sorunların, mutsuzlukların hepsi, ücret penceresinden görünüyor. Oysa biz öğretmenleri, motive edecek, kendilerini iyi hissetmelerini sağlayacak sosyal ve kültürel beklentilerini de karşılayamamışız ki...' Ve sözlerinin daha iyi anlaşılması için de ABD'de yapılmış bir araştırmadan söz ediyor. Geçim sıkıntısı yaşayan öğretmenlerimizin katılmama ihtimalini dikkate alarak aktarıyorum: Bir kütüphane görevlisinden, aynı mekanda ama iki ayrı zamanda iki ayrı davranış kalıbı uygulaması isteniyor. İlkinde, gelen okuru son ana kadar fark etmemesi, ancak kendisine seslenince
cevap vermesi, göz temasından kaçınması, istenen kitabın olup olmadığını yavaş hareketlerle
kontrol etmesi. İkinci davranış kalıbı ise tam tersi. Okuru fark ettiği andan itibaren ilgilenmesi, gülümsemesi, aradığı kitap o anda yoksa bile ne zaman edinebileceğini söylemesi. Sonra da iki durumda gelen okurlara bir anket uygulanıyor.
Anketin bir püf noktası var:
Kütüphanecinin davranışlarının hiç hatırlatılmaması. Sadece mekanın fiziki koşulları, ortam soruluyor. Isı, ışık vs. İlgisiz davranışa maruz kalanlar, ışığın kötü, içerisinin havasız vs olduğunu söylerken, yakın ilgi gören okurlar, fiziki koşulları mükemmel olarak niteliyor. 'Peki temel hedefiniz ne?' sorumuza Dinçer'in cevabı 'Milli Eğitim'de çalıştığı için gurur duyan öğretmenler' oluyor.
KARİYER YAPAN MÜDÜRE EK
PUAN
Dinçer'le sohbetimizde, okul idarecilerinin atanmasına ilişkin yeni yönetmelik değişikliği de gündeme geldi. 9
Ağustos tarihli yönetmelikle, okul idarecilerinin atanmasında dikkate alınan akademik
kariyer için verilen puanlar,
yönetim bilimlerinde akademik kariyer yapanlar lehine arttırıldı. Yönetim bilimleri alanında yüksek
lisans ve doktora yapanlar arasında; müdürlük için ek 20, müdür yardımcılığı ve müdür başyardımcılığı için ek 5 puan öngörülüyor.
Esenler'de gördüklerim kalbimi sıkıştırdı
Bakanlığın, Kürtçe'den başka dil bilmeyen çocukların eğitimi konusundaki özeleştirisini geçenlerde 'İki Dil Bir
Bavul' filmini hatırlatarak manşetten duyurmuştuk. Dinçer'e Doğu ve
Güneydoğu'daki okullara gidip gitmeyeceğini de sordum. 'Elbette gideceğim. Eğitimde önceliğimiz o bölgeler olacak' dedi.
Diyarbakır,
Hakkari,
Şanlıurfa,
Gaziantep 'i hemen sıraladı ve ekledi: 'Ama İstanbul'a da sık gideceğim. Esenler'de geçenlerde yaptığım ziyarette gördüklerim kalbimi sıkıştırdı.'
AKŞAM