4+4+4 sistemi, avantaj ve dezavantajları
28
Şubat Süreci'nin, hasarı en büyük olan icraatlarından birisi, sekiz yıllık kesintisiz eğitim idi. Çünkü bu sisteme geçilirken, eğitim pedagojisinin değil; politik ideolojinin kıstasları esas alınmıştı. Kısa vadede mesleki eğitimi bitiren bu sistemin, uzun vadede artçı sarsıntıları bir süre daha hissedilmeye devam edecek.
Eğitim felsefesi ve pedagojisine ters, evrensel eğitim standartlarına da zıt olan bu sistemin yerine, ikame edilmesi düşünülen yeni sistem 3 aşamalı, kesintili ve zorunlu bir eğitim anlayışını barındırıyor. Bu yeni yaklaşımın avantaj ve muhtemel dezavantajlarına geçmeden önce, kısaca hakkında bilgi vermekte fayda var.
4+4+4 NEDİR?
Yeni sistemde, üniversite öncesi eğitim üç aşamada gerçekleştirilecek. Birinci kademe ilk
öğretimin 4 yılını oluşturacak. 5.
sınıfla beraber, öğrencilere kendilerinin belirleyeceği alanlarda eğitim alma imkânı sunulacak. Bu aşamada öğrenciler,
ortaöğretim programlarına hazırlanmalarını sağlayan dersler alacak.
Öğrenciler temel derslerin yanı sıra, seçmeli dersler de
tercih edebilecek. Öğrenciler, 5,6,7,8. sınıflardaki seçmeli derslerde sayısal, sözel veya mesleki yoğunlukta eğitim alabilecek. Seçmeli dersler, ilerleyen sınıflarda artarak, lise türlerini etkileyecek.
Sistemin en çok tartışılan maddesi, ilk dört yıldan sonra açık öğretim alma hakkıydı. Bu hak, yapılan değişiklikle
ilköğretimin 2. kademe sonrasına bırakıldı. Yani öğrenciler, son 4 yılda bu haktan yararlanabilecek.
Tartışmalara konu olan bir diğer madde, mesleki eğitimi canlandırma adına, çıraklık eğitiminin ilköğretim 1. kademe sonrasında yani 10 yaşında başlaması yönündeydi. Ancak, bu madde, çocuk
işçi sayısının artacağı endişesiyle tekliften çıkarıldı.
Değişikliklerden biri de, 60 ayı dolduran çocukların okula başlamasını öngörüyor. Yaşın bir yıl öne çekilmesiyle, öğrenciler, ilköğretimden 14 yerine 13 yaşında
mezun olacak.
SİSTEMİN AVANTAJLARI
Her şeyden önce, üçüncü dünya ülkelerinde uygulanan sekiz yıllık kesintisiz eğitim yerine, öğrencileri kabiliyetleri istikametinde belli bir hedefe yönlendirecek olan yeni, kesintili sistem, ileriye doğru bir
ümit ışığı olarak değerlendirilebilir.
Bu sistem,
katsayı farklılığını da ortadan kaldırdığı için eğitimde fırsat eşitliğini sağlaması bakımından da önemli.
Kesintisiz eğitimin en mahzurlu yönlerinden birisi de, 6 yaşındaki bir çocukla, 14 yaşındaki bir gence aynı ortamda eğitim vermesiydi.
Çocukların psiko-sosyal açıdan deformasyonuna sebep olan bu sistemin yerine; pedagojik açıdan çok daha uygun olan, 6-10 yaş grubunun bir kurumda, 11-14 yaş grubunun başka kurumlarda eğitim almasının tercih edilmesi, 4+4+4 sisteminin en isabetli yönlerinden biri olsa gerek.
Diğer yandan, sekiz yıllık kesintisiz sistemde,
okul müdürleri genelde sınıf öğretmenlerinden seçiliyordu. Bir sınıf öğretmeninin branş dersleri ve 2. Kademe pedagojisine yeterli oranda hakim olamaması da beraberinde bazı olumsuzlukları getiriyordu. Yeni sistemde, bu gibi olumsuzluklarda ortadan kalkacak, herkes kendi alanına daha iyi yoğunlaşabilecektir.
Kesintisiz eğitimde,15 yaşında ilköğretimden mezun olunduğu için, alan belirleme açısından çok geç kalınıyordu. Çocukların kabiliyetleri
erken yaşlarda keşfedilip, başarılı oldukları alanlara yönlendirilememeleri sebebiyle, ya istidatları dumura uğruyor, ya da
vakit geçtikten sonra bir şeyler yapılmaya çalışılıyordu. Yeni sistem, “
ağaç yaşken eğilir” atasözüne uygun olması yönüyle de avantajlı görünüyor.
Son olarak, sekiz yıllık kesintisiz eğitim, din eğitimine de çok büyük
darbe vurdu. Çocuğuna ehil eller tarafından eğitim verilmesini isteyen veliler, bu imkândan mahrum kaldılar. Din Kültürü dersleriyle de “din eğitimi” ihtiyacı giderilemediği için bu konuda bir tıkanma yaşanıyordu. İşte, yeni sistem, din eğitiminin de önünü açması bakımından oldukça önemlidir.
EKSİKLİK, DEZAVANTAJLARI VE ÖNERİLER
Sistemin en büyük eksikliğinin, okul öncesi eğitime yönelik olduğu görülüyor.
Sistem, 5 yaşını dolduran çocukların, ilköğretime başlamasını öngörüyor. 6 yaş grubu bir çocuğun, bilişsel ve zihinsel açıdan ilköğretime ne kadar hazır olduğu tartışılır. Bir de öğretmenler henüz oyun çağındaki bu yaş grubuna,
okuma-yazma ve bazı aritmetik becerileri nasıl öğretecekler?
Gelişmiş dünya ülkelerinden Fransa'da, öğrenciler 6 yaşında ilkokula başlıyorlar. Ancak, 3 yaşından itibaren anaokuluna gidiyorlar. Belçika'da da 3 yıl anaokulu eğitimi veriliyor. Yine,
İsveç,
Danimarka,
Kanada,
Norveç,
Almanya,
Hollanda,
Finlandiya,
İtalya, ABD ve İsviçre'de öğrencilerin yüzde 95'i anaokulu eğitimi alıyor. Ülkemizde ise bu oran yüzde 33'ler civarında.
Bu nedenle, ilköğretime başlamadan önce, çocukların ilgi alanlarını belirleyip, yetenekleri ve zekalarını daha verimli bir şekilde geliştirmek; özgüvenli, saygılı, uyumlu bireyler yetiştirmek amacıyla, çocuklara doyurucu bir okul öncesi eğitim verilmelidir.
Bu sistemde lise eğitiminin 4 yıl olarak düşünülmesi, bir yıllık zaman israfıdır. 4. Sınıfta sınav stresine giren öğrenciler, derslere motive olmakta zorlanmaktalar. Son sınıf, üniversite stresi ve heyecanı ile geçmekte. Bunun yerine, kredili, maksimum 3 yıl düşünülecek bir lise eğitimi yeterli ve daha verimli olacaktır.
Diğer yandan, bu sistem, 126 bin öğretmen açığına ek olarak binlerce branş öğretmeni ihtiyacını beraberinde getirecektir. Aynı zamanda , 4+4+4 şeklindeki
model, büyük oranda sınıf öğretmenini de norm fazlası durumuna düşürecektir. Bu nedenle, 4+4+4 yerine, 1+5+3+3 sistemi, öğretmen açığı problemini minimize etme, gerek, lise eğitimini daha verimli kılma, gerekse de anaokulu ihtiyacını giderme adına daha makul görünmektedir.
Eğitim gibi, dinamik ve çok yönlü bir sistemin problemleri, insan unsuruyla paralel olarak, her zaman var olacaktır. Önemli olan, bu konuyu, ideolojinin dar kalıplarıyla değil; pedagoji ve evrensel standartların verileriyle ele alabilmektir.
Bu gözle baktığımızda, 4+4+4 teklifinin, kesintisiz sekiz yıllık eğitime göre, artılarının çok daha fazla olduğu göze çarpmaktadır.
Taha
Ünal
Din Sosyoloğu-eğitimci
[email protected]