VOA'nın haberine göre, Dünya genelinde merkez bankaları artan enerji ve gıda fiyatlarıyla birlikte yükselen enflasyon karşısında faiz oranlarını arttırırken, Türkiye Merkez Bankası Para Politikası Kurulu toplantısının ardından politika faizini yüzde 14’ten yüzde 13’e indirme kararı aldığını açıkladı.
Enflasyonun son 24 yılın en yüksek seviyesine tırmandığı bir ortamda Reuters’ın görüş aldığı hiçbir ekonomist faiz artışı öngörmemişti.
Merkez Bankası Para Politikası Kurulu ise öncü göstergelerin üçüncü çeyrekte ekonomik ivmede bir kayba işaret ettiğini belirtti. Kurul, “sanayi üretiminde yakalanan ivmenin ve istihdamdaki artış trendinin sürdürülmesi açısından finansal koşulların destekleyici olması önem arz etmektedir” sözleriyle politika faizini düşürme kararını gerekçelendirdi.
Türkiye Merkez Bankası’nın geçtiğimiz yıl yüksek enflasyona rağmen birkaç kez faiz oranını düşürmesiyle döviz krizi patlak vermiş ve tüketici fiyatlarında artış tetiklenmişti. Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesi ve yükselen enerji maliyetleri ekonomik tabloyu daha da kötüleştirdi.
Son 40 yılın en yüksek enflasyonunu yaşayan Amerika’da enflasyon yüzde 8,5; İngiltere’de yüzde 10,1; Euro bölgesinde yüzde 8,9; Türkiye’de ise yüzde 80’e dayandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan faiz artışını enflasyonla mücadelede geleneksel bir araç olarak gören yerleşik ekonomik bakış açısının aksine, yüksek faizin enflasyona yol açtığı görüşünde ısrarlı.
Ağustos ayı başında kabine toplantısının ardından açıklama yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan faiz oranını düşürme politikasını savundu.
Ekonomide bir tercihte bulunduklarını belirten Erdoğan, “Ya faiz-kur-enflasyon denklemine uygun finansal sıkılaştırmaya gidip belki 10 milyon vatandaşımızın işsiz kalmasına yol açacaktık, ya da istihdam odaklı bir yola girecektik. Tercihimizi istihdamdan yana yani vatandaşın geleceğinden yana yaptık” ifadelerini kullandı ve enflasyonun yeni yılın ilk aylarıyla birlikte belirgin bir düşüş trendine gireceğini umduklarını söyleyerek sabır istedi.
“Korkum enflasyonun üç haneli rakamlara yükselmesi”
Merkez Bankası’nın faiz kararını VOA Türkçe’ye değerlendiren Columbia Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Seyhan Erden, şu anki verilerin yıllık büyümenin üçüncü çeyrekte yüzde 2-3 seviyelerine düşeceğini gösterdiğini hatırlattı ve Merkez Bankası’nın büyümeyi arttırmaya öncelik verdiğini söyledi.
Ancak enflasyonun bu kadar yüksek olduğu bir ekonomi ortamında faizleri düşürmenin enflasyonu daha da arttıracak bir baskı yaratacağını kaydetti.
Seyhan Erden, tüm dünyanın enflasyonla mücadele edebilmek için faizleri yükselttiğine dikkat çekerek, korkusunun “enflasyonun üç haneli rakamlara yükselmesi” olduğunu söyledi.
“Makroekonomik politika sürdürülemez hale geldi”
Uzmanlar Merkez Bankası’nın bu kararının Türkiye’nin döviz rezervlerinde son dönemde yaşanan artış, zayıf küresel ortam ve yerel borçlanma oranlarındaki keskin artıştan kaynaklanan “fırsatçı” bir hamle olduğu görüşünde.
Merkezi New York’ta bulunan yatırım bankası JPMorgan yaptığı değerlendirmede, Türkiye’de şu anda uygulanmakta olan politikanın en nihayetinde ya bir politika değişikliği ya da ekonominin daha da kötüye gitmesiyle sonuçlanacağı görüşünü dile getirdi.
ABD’li yatırım bankası Goldman Sachs’ın analistleri konuya ilişkin yaptıkları değerlendirmede, “Türkiye’de uygulanan makroekonomik politika faiz düşürme kararıyla daha da sürdürülemez hale geldi” dedi.
Analistler yıllık enflasyonun yüzde 90’ın üzerine çıkması ve yıl sonuna kadar da bazı etkilerin yardımıyla ancak yüzde 75’e kadar gerileyebileceği öngörüsünde bulundu.
Goldman Sachs ve JPMorgan yakın gelecekte başka faiz düşürme hamlesi beklemediklerini belirtiyor. JPMorgan 2023 yılının ilk çeyreğinde faiz oranının yüzde 25’e yükselmesi ve reel faiz oranının yılın ikinci yarısında pozitife dönmesini öngörüyor.
Yeni ekonomik modelin geleceği var mı?
Merkezi Londra’da bulunan BlueBay Asset Management’ın gelişmekte olan piyasalar stratejisti Timothy Ash VOA Türkçe’ye yaptığı değerlendirmede Merkez Bankası’nın faiz kararını Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın seçim öncesi kredi büyümesi ve istihdamı arttırmak istemesiyle açıkladı.
Hükümet yeni ekonomik model olarak adlandırdığı yaklaşım kapsamında ihracat ve istihdama odaklanarak büyümeyi güçlendirmeyi amaçladığını belirtiyor.
Böyle bir ekonomik modelin geleceğinin olmadığını söyleyen Timothy Ash, şirketlerin yüzde 80 düzeyinde bir enflasyonla işleyemeyeceğini ve yabancı yatırımcının da uzak duracağını kaydetti.
Para politikasına güvenmediği için yabancı yatırımcının büyük ölçüde Türkiye piyasalarından çıktığını belirten Ash, Merkez Bankası’nın aldığı bu kararların yüksek enflasyon ve daha zayıf bir Türk Lirası’yla halkı olumsuz etkilediğini vurguladı.
Avrupa’da resesyon riski ve Ukrayna savaşından kaynaklanan risk ve belirsizliklerin Türkiye’ye olası etkilerini de değerlendiren Timothy Ash, ”Türk imalatçıların çoğu, otomobil ve beyaz eşya sektörü dahil, Avrupa’daki tedarik zincirlerine entegre. Avrupa’da tedarik zincirini etkileyecek bir enerji krizi Türkiye’yi de sert vuracaktır” ifadelerini kullandı.