Türkiye,
kaplıca zengini olmasına rağmen yılda sadece 10 bin
yabancı turist ağırlıyor.
Almanya,
Macaristan ve
Rusya'da bu rakam yaklaşık 10 milyon kişi. DPT'nin
jeotermal ekonomisi üzerine hazırladığı
rapor ise bu sahaya 3 milyar dolar yatırım yapılması halinde beş katı gelir sağlanacağını ortaya koyuyor.
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın dinlenmek amacı ile Denizli'de bir termal tesisi
tercih etmesi
halk arasında 'kaplıca' olarak bilinen jeotermal kaynakları gündeme taşıdı. Türkiye'de turizm sektörünün klasik sacayağı olarak görülen
deniz, güneş, kum turizminin ardından termal turizmde büyük bir canlanma gözleniyor. Devlet
Planlama Teşkilatı'nın hazırladığı rapor, bu konudaki potansiyeli gözler önüne seriyor. Türkiye'nin jeotermal
elektrik üretimi, termal turizm, konut ve
sera ısıtma ve kurutma alanlarında 3,25 milyar dolar yatırması durumunda bunun 5 katı yani 16 milyar dolar gelir sağlaması mümkün.
Sağlıklı olmak, güzelleşmek, stresten uzaklaşmak, bedeni ve zihni dinlendirmek için kaplıcaların önemi büyük. Türkiye, debi ve kaynak zenginliği itibarıyla
Avrupa'da birinci, dünyada ise ilk yedi
ülke arasında bulunuyor. Ayrıca fizikî ve kimyevî özellikleriyle Avrupa'dakilerden daha üstün nitelikler taşıyor. Türkiye Jeotermal Derneği verilerine göre, dünyadaki pek çok ülke termal turizminden ekonomisine önemli katkılar sağlıyor. Almanya'nın
Stuttgart şehrindeki Das Leuze kaplıca tesislerini yaz aylarında günde 8 bin kişi ziyaret ediyor. Japonya'da bin 500 kaplıcada 100 milyon geceleme kapasiteli termal turizm yapılıyor. Termal turizm amaçlı olarak Almanya ve Macaristan'a 10 milyon, Rusya'ya 8 milyon, Fransa'ya yaklaşık bir milyon, İsviçre'ye 800 bin kişi gidiyor.
Büyük
harita için TIKLAYIN
Jeotermal, jeoloji ve hidrojeoloji uzmanı olan
Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Şakir Şimşek'e göre tıpta 'termomineral sular' olarak adlandırılan
termal suyun kaplıcada kullanılabilmesi için o suyun yeraltından çıkan tabii termal su olması, sıcaklığının 20 derecenin üzerinde bulunması, litresinde en az 1 gram mineral ihtiva etmesi gerekiyor. Şimşek, ister müzmin bir rahatsızlığı olsun, isterse sağlıklı herkesin hastalık durumlarında
tedaviyi güçlendirmek, sağlıklı durumlarda ise bağışıklık sistemini kuvvetlendirmek için yılda bir kez kaplıca kürü almasını
tavsiye ediyor.
Türkiye'de ortalama yüzde 80, dünyada ortalama yüzde 60 romatizmal hastalıklar, genel kas ve yorgunluk ağrıları üzerinde etkili olduğu bilinen kaplıca tedavisinin bir diğer önemli etkisi de hastanın
yaşam kalitesini yükseltmesi ve hayatını aktif sürdürebilmesi için rehabilitasyon sağlaması. Arınma ve temizlenmeyle birlikte bünyenin güçlenmesi, dolayısıyla kişilerin hastalıklarının kötüleştirici etkilerini üzerlerinden atmaları sebebiyle kaplıca son dönemde 'detox' olarak da tanımlanıyor. Günümüz Türkiye'sinde birçok termal bölgede bulunan tarihî
Selçuklu ve
Osmanlı hamamlarının yanı sıra, çağdaş fizik tedavi ve rehabilitasyon ünitelerinin de yer aldığı
modern tesislerin sayısı giderek artıyor. Türkiye'nin birçok bölgesinde bulunan 240 kaplıcadan yılda 10 milyon kişi birçok hastalığın tedavisinde, rehabilitasyon ve
tatil amaçlı olarak faydalanıyor.
Türkiye Jeotermal Derneği Genel Başkanı Orhan Mertoğlu, bazı termal tesislerde hem süre hem de tedavi sebebiyle, deniz, kum, güneş turizminden yaklaşık iki katı daha büyük olacağını söylüyor. Dünya Jeotermal Kongresi Dünya Başkan Yardımcısı ve Türk Milli Komitesi Başkanı da olan Mertoğlu, Türkiye için öncelikli hedefin,
2020 yılında kaplıca yatağı kapasitesini 1 milyon yatağa çıkarması gerektiğini, 2020 yılında halen yılda 10 bin kişi civarında olan yabancı termal turist (kürist) sayısının Avrupa Birliği'ne girilmesi durumunda 1 milyon kişiye çıkabileceğini belirtiyor. Mertoğlu, 10 milyon kişi olan iç termal turist sayısının 30 milyon kişiye çıkarılmasının hedeflenmesi gerektiğini, bu rakama ulaşılması durumunda, termal turizm sektörünün Türkiye'ye yılda toplam 23 milyar dolar ek
ekonomik katkı sağlayacağının altını çiziyor. Mertoğlu, "Devlet Planlama Teşkilatı'nın (DPT) 9. plan döneminde (2007-2013) jeotermal elektrik üretimi, ısıtma (konut, termal tesis vb.), sera ısıtma, kurutma, termal turizm hedeflerine ulaşılması için gerekli olan yatırım tutarları toplamı 3,25 milyar dolar olarak gösteriliyor. Bu yatırım yapıldığında Türkiye 16 milyar dolar kâr edecek." diyor.
'
Turizm Bakanlığı
tanıtım yapsın'
Taleple birlikte sektöre yatırımlar da her geçen gün artıyor.
Bank Asya'nın,
Ankara Kızılcahamam'da kurduğu Termal Tatil Köyü, hem tedavi hem de tatil amaçlı kullanılıyor.
Afyon'da Türkiye'nin ilk özel termal yatırımı olarak hizmete açılan 5 yıldızlı
otel Thermal Resort Oruçoğlu'nun Genel Müdürü
Ünal Özge, plaj turizminin karşı karşıya kaldığı sıkıntıyı yaşamadıklarını, müşterilerinin ağırlıklı olarak
yerli turistler olduğunu anlatıyor. Müşteri sıkıntısı çekmeyen otelin karşılaştığı tek sıkıntı Afyon'da havaalanı olmadığı için yeterince yurtdışındaki müşterilere ulaşılamaması. Ünal Özge, "Bu dönem
Sağlık Bakanlığı kaplıca tedavisine daha duyarlı davranıp destekliyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın termal turizmin reklâmını daha fazla yapmasını bekliyoruz. Kaplıcaların hastalıkları tedavi ettiğini tıp ilmi artık kabul ediyor." şeklinde konuşuyor. Pam Termal Hotel Genel Müdürü Ünal Rona, gelişmiş ülkelerde yaş ortalamasının yükseldiğini, özellikle güneş yüzü fazla görmeyen Avrupa ülkelerinin vatandaşlarında romatizmal hastalıkların arttığını vurguluyor. Bu hastalığın en kolay tedavi yolunun termal sular olduğunu ifade eden Rona, gelenlerin yüzde 80'inin yabancı turistler olduğunu ifade ediyor. Kış aylarında Almanlar, yazın ise Ruslar geliyor. Romatizmal hastalıklara iyi geldiği için termal turizme orta yaş üstü turistler ilgi gösteriyor.
Afyonkarahisar'daki Korel Termal Otel'in Genel Müdürü
Serdar Tütüncü, Türkiye'nin kaplıca kaynağı açısından Avrupa'da birinci, kullanımda ise sonuncu olduğunu ifade ediyor. İkbal Termal Otel'in Genel Müdürü Orhan Kuş'a göre termal turizmin plaj turizmine göre birçok avantajı var. Çünkü,
şifalı sulara yılın her mevsiminde yerli ve yabancı müşteri bulmak mümkün.
Başbakan Erdoğan'ın kaldığı otelin çamuru Avrupa'ya
ihraç ediliyor
Başbakan Tayyip Erdoğan'ın tatilini geçirdiği Denizli'deki
Umut Termal Oteli, çamur ihracatıyla da adından söz ettiriyor. Otelin bulunduğu yerden kendiliğinden çıkan çamur, paketlenip yurtdışına satılıyor. Bu çamurlar yüz maskesi olarak kullanılıyor.
Çamurun zeytinyağı ile karıştırılmasıyla elde edilen sabunlar, özellikle Avrupa'da büyük talep görüyor. Otel, Spa Care markalı ürünlerden aylık 80 bin
Euro gelir elde ediyor. Tesisi dünya çapında ünlü yapan kişi ise turizme 1984'te Marmaris'te açtığı otelle giren
Muğlalı
işadamı Kadir Başoğlan. Öğretmenlikten ayrıldıktan sonra turizm işine giren Başoğlan, tanıdıkları vasıtasıyla Denizli'nin Sarayköy ilçesine bağlı Tekkeköy sınırları içinde yer alan ve 'Kokar Hamam' diye anılan bataklıktan haberdar olmuş. Bölgedeki çamurlar üzerinde
bilimsel araştırma yaptırmış ve bölgede yatırım yapmaya karar vermiş. İşadamının bu girişimi
komik bulunmuş. "Bataklığı alıp da ne yapacaksın?" demişler. Kimsenin sözünü dinlemeyen Başoğlan, arazileri satın alarak 2000'de yatırıma başlamış. Şimdi Almanya,
İngiltere,
İsveç,
İsrail, Rusya ve Japonya'dan gelen birçok kürist, otelde tatilini geçirerek şifa arıyor. Muğla evlerinin mimarisi esas alınarak yapılan otelde 45 göl manzaralı termal villa, tabii çamur
havuzları, 4 termal havuz, 2
yüzme havuzu, 3 sauna, 3 buhar saunası, 3 Türk hamamı, sağlık ve güzellik merkezi, fizyoterapi merkezi ve jimnastik salonu bulunuyor.
Uzman hekim ve estetisyenler otelde kalanlara tedavi konusunda yardımcı oluyor. 140 dönüm
arsa üzerine kurulu bulunan tesisler, 300
yatak kapasitesine sahip.
Bir milyon kapasite var, 50 bin ev ısıtılıyor
Jeotermal Derneği'nin verilerine göre Türkiye, jeotermal ısıtma kapasitesinin sadece yüzde 5'ini kullanabiliyor. 1 milyon konutu jeotermal ile ısıtma imkanı bulunan Türkiye, sadece 50 bin konutunu bu yolla ısıtabiliyor. Jeotermal, sadece 14 yerleşim biriminde konut ve sera ısıtılması için kullanılıyor. Bu yerler şöyle:
İzmir Balçova ve
Narlıdere,
Gönen,
Simav,
Kırşehir, Kızılcahamam, Afyon, Kozaklı,
Sandıklı, Diyadin,
Salihli, Sarayköy, Edremit, Bigadiç ve
Sarıkaya. Jeotermal kaynaklardan elektrik üretimi için de faydalanılamıyor. Sadece Denizli Kızıldere'deki jeotermal kaynaklardan elektrik üretiliyor.
AK Parti hükümeti ile bu kaynakların değerlendirilmesi için çalışma başlatıldı. Aydın'da 2, Denizli'de 1 olmak üzere 3 jeotermal elektrik santralının inşaatı devam ediyor.
Çanakkale Tuzla ve
Kütahya Simav'daki santral çalışmaları ise proje aşamasında.
Turistler memnun: Geldik, şifa bulduk
Koreli Cho Eun Yong: Türkiye dışında birçok yerde termal suya girdim. Ama Türkiye'dekiler çok farklıydı. Mineral yönünden zengindi. Özellikle Karahayıt suyu ilk etapta sanki hafif gıdıklar gibi bir his veriyor. Ama zamanla ne kadar çok faydalı olduğu hissediliyor.
İsrailli Lea Harel: Buraya
sandalye ile geldim. Hiç yürüyemiyordum. Şimdi bastonla yürüyebiliyorum.
Bettey Freumer: Buradaki kaplıcalarda gördüğümüz tedaviden sonra birçok ağrılarımızdan kurtulduk. Bundan sonra her yıl gelmeyi düşünüyoruz.
Aleid Bongeni: Hollanda'da romatizmal hastalıklar daha çok oluyor. Burada tedavi olduk ve iyileştik. Grup halinde her yıl geliyoruz.
Günay Demirkol: Emekli olduktan sonra bel ve sırt bölgemde ağrı problemlerim başladı. Özellikle son bir yıldır çok rahatsız oldum.
Fizik tedavi uzmanı gelinimin tavsiyesi ile termal suyla tedavi olmaya başladım. Her gün düzenli olarak fizik tedavisine, kaplıca havuzunda su içi jimnastiğine,
su altı masajına ve ayrıca masaj programına devam ettim. Tedavi bitiminde fizyoterapistim bana evde yapmam için hareket tedavisi verdi. Şu anda ağrılarım yok denecek kadar az.
Mehmet Ali Yaşarhan: 57 yaşındayım. İki yıl önce sağ kolumda ağrı şikayetlerim başladı. Yavaş yavaş kolumdaki ağrı güçsüzlüğe sebep oldu. Artık kolumu kaldıramaz, elimi başıma getiremez duruma gelmiştim. 15 günlük kaplıca tedavisi ile birlikte fizik tedavi aletleriyle tedavi oldum. Hareket ve masaj tedavisi aldım. Artık elimi başıma götürebiliyorum ve ağrı çekmiyorum.
Cihat Ergenekon: 16 yıldır kalçada ağrı problemi yaşıyorum. Doktorlar 10 yıl önce kalça protezi takılması gerektiğini söylediler. Ancak ben ameliyatı geciktirmek için sürekli tedavi oldum, hareket yaptım ve kaplıcalara gittim. Kaplıca havuzunda yürüme egzersizleri ve kalça hareketleriyle hem yürüyüşüm rahatladı hem de kalça ağrılarım azaldı.
ZAMAN