Nükleer konusunda kararlılığını dile getiren
Enerji Bakanı
Taner Yıldız, "Nükleer santralden biz vazgeçsek, dünyadaki 443 olan santral sayısı 442'ye düşer, santral sayısı 1 azalmış olur." diyor. Bakan,
Mersin-
Akkuyu,
nükleer santral sahasının depremselliğinin yeniden ele alınacağını kaydetti.
Türkiye, 50 yıllık nükleer hayalini gerçekleştirmek için Ruslarla Mersin Akkuyu'da nükleer santral inşası konusunda
anlaşma imzalarken,
Sinop için de
Japonya ile görüşmelerini sürdürüyor. Ayrıca üçüncü bir santral kurulması için yer belirleme çalışmaları devam ediyor. Ancak, bütün bu gelişmeler sürerken
Japonya'da 9 şiddetinde deprem ve tsunami sonucu bu ülkedeki Fukushima Nükleer
Santrali'nde
kaza meydana gelmesi, nükleer santral konusundaki tartışmaları alevlendirdi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız ise nükleer santral inşası konusunda kararlı. Konuyla ilgili Zaman'ın sorularını
cevaplandıran Bakan Yıldız'ın görüşleri şöyle:
Japonya'da üzücü bir deprem ve nükleer kaza yaşandı. Bu gelişmeler Türkiye'yi nasıl etkiledi? Nükleerden vazgeçilebilir mi?
Şunu söyleyebilirim; nükleer santralden biz vazgeçsek, dünyada sadece şu olur: 443 santral sayısı 442'ye düşer, nükleer santral sayısı 1 azalmış olur. Yani biz nükleerden vazgeçtik diye dünya da vazgeçecek değil. Bu nedenle, dünya 442 nükleer santrali
kapatma kararı almadıkça biz de kararlılığımızı gözden geçirmeyiz. Biz otobana girdik, geri dönüş yok. Ama, eleştiriye de açığız.
Japonya'daki gelişmelerden sonra Türkiye'de nükleer güvenlik tartışılıyor.
Kamuoyu biraz tepkili, göz ardı ediliyor diye...
Güvenlik çok önemli bir konu ve mutlaka gözden geçirilecek. Fakat burada bir yanlış yapılıyor. Japonya'daki nükleer kaza hatırlatılıyor ve ilk soru 'Nükleerden vazgeçecek misiniz, geçmeyecek misiniz?' veya 'Nükleerde var mısınız, yok musunuz?' Bu kadar net ve keskin sorular soruluyor. Biz de 'Varız, yapacağız' diyoruz. Soru, 'Bu kadar kararlı mısınız?', cevap 'Evet, kararlıyız'. Oysa, Japonya'daki olay herkes ve her kesimle ilgili bir husustur. Kimse kulaklarını tıkayamaz. Sıra dışı bir afet var. Güvenlik önlemleri artırılmalı. Ama, soru 'Nükleerden vazgeçtin mi geçmedin mi?' diye sorulursa biz de, 'Vazgeçmedik' diyoruz. Çünkü, Çernobil'den sonra dünyada 140 santral
işletmeye alındı, herkes bunu yaptı, bütün gelişmiş ülkeler,
Fransa, Japonya,
Güney Kore vb.
Mersin-Akkuyu'da deprem riski var.
Deprem güvenliği için yeniden bir değerlendirme olacak mı?
Evet, nükleerde güvenlik tartışılmalıdır, konuşulmalıdır. Biz güvenlik konusuyla ilgili şunu diyoruz: Deprem güvenliği yeniden ele alınacak. Fakat, bu kaza olmasaydı depremselliği ele almayacak mıydık? Bundan vaz mı geçecektik? Bu göz ardı edilecek bir
kalem değil. Biri çıkıp, 150 yıl orada kaza olmayacak dese, garanti verse işletme süresi boyunca hiçbir deprem olmayacak dese dahi, depremle ilgi önlem almak lazım, bunu alacağız biz. Bu çerçevede Mersin-Akkuyu'nun güvenlik önlemleri yeniden ele alınacak,
lisanslanmış olan yer haritası, jeolojik yapısı proje firması Ruslar tarafından yeniden ele alınacak, yeniden lisanslandırılacak. Bu çalışmalar yapıldıktan sonra ilgili bütün kamu kurum ve kuruşlarından izin alınacak. Burada tsunami etkisi konuşuluyor. Bütün bunlar dikkate alınarak, kurulacak santral Türkiye'nin en güçlü binası olacak. Yani güvenlik önlemlerinin hepsi tek tek elden geçirilecek, lisans alınmış olsa dahi.
Türkiye-Japonya nükleer görüşmeleri, kazadan sonra nasıl etkilenir? Süreçte aksama olur mu?
Japonya ile
müzakereler devam ediyor. Fakat, deprem sonrası ben Japon tarafını arayıp, 'Geçmiş olsun, yapabileceğimiz bir şey var mı?' diye sordum. Başka bir şey de konuşmuyoruz. Çünkü, Japonya ile ilgili televizyona baktığımızda görüştüğümüz kişiler kazanın başında görev yapıyor. Daha önceki görüşmelerimizde çalışmaların mart sonuna kadar sonuçlandırılmasını istemiştik. Sonuçlanmazsa ne olur? Ortada olağanüstü bir durum var. Japonya tarafı isterse süreyi uzatacağız.
Tekrar olacak ama güvenlik konusunda endişeler var. Riske mi atılıyor insanlar?
Biz insanları riske atacak herhangi bir iş yapmayız. Burada güvenlik önlemlerini artıracak unsurları halkımızla daha çok paylaşmalıyız,
evet ama, kamuoyu daha çok 'Nükleerde var mısınız, yok musunuz?'a yoğunlaşıyor. Şeffaf olmamız lazım, tamam ama, vazgeçtik desek, basında
manşet olacak. Diğer anlatımlarımız manşet olmuyor. Bunun dışında güvenlikle ilgili bütün endişeleri paylaşıyoruz ve her türlü tedbiri alıyoruz, takip ediyoruz ve halkımızı en
küçük riske atacak bir olayın içinde de olmayız. Tabii bir de, her enerji kaynağına karşı bir çevreci grup var. Bunlara dikkat etmek lazım.