AB Komisyonu'nun
aday ve potansiyel aday ülkelerin
ekonomik kriterlerde AB'ye uyumunu inceleyen raporunda, ''Son birkaç yıldır
Türkiye güçlü bir istikrar programını başarıyla uyguladı.
Bankacılık, kamu işletmelerinin yeniden yapılandırılması,
özelleştirme, eğitim ve enerji dahil olmak üzere
kilit alanlarda yapılan derin yapısal reformlar Türk ekonomisine esneklik kazandırdı. Süren küresel
kriz Türkiye'de reel ekonomiyi ciddi şekilde etkilese de
düzenleme ve
denetlemeyle ilgili daha önceki reformlar etkisini gösterdi ve şu ana kadar tam kapsamlı bir finansal kriz yaşanmadı'' denildi.
Küresel krizle birlikte ''küresel likidite darlığına rağmen Türkiye'nin uluslararası
sermaye piyasalarına yeterli erişime ve dış borç yükümlülüklerini rahat bir şekilde karşılamaya devam ettiği'' vurgulanan raporda, ekonomideki daralmaya rağmen özel
sektörün de beklenenden daha iyi bir performans göstererek dış borçlarını başarıyla döndürebildiğine dikkat çekildi.
Raporda, ''Net hata ve noksan kaleminden Türkiye'ye giren 10 milyar
avro, dış borçlanma ihtiyacının büyük bir kısmını karşıladı. Net hata ve noksan kalemi, hükümetin 2008 yılı sonunda çıkardığı yasal düzenlemeyle, büyük ölçüde dışarıdaki sermayelerin ülkeye geri getirilmesini yansıtıyor'' tespiti yapıldı.
Mali sektörün güçlü ifadelerle övüldüğü raporda şu ifadelere yer verildi:
''Bankacılık sektörü, büyük ölçüde önceki yıllarda düzenleme ve denetleme çerçevesinde sağlanan iyileştirmeler nedeniyle küresel finansal krize kayda değer bir direnç gösterdi.
Mali sektörün risklilik oranları sağlam kalmayı sürdürdü. sektör
Merkez Bankası'nın likiditeye yönelik önlemleriyle
kredi sınıflaması ve
provizyon zorunluluğu gibi düzenlemelerin gevşetilmesinden faydalandı.
Sermaye yeterlilik oranı 2009 ortasında yüzde 18 gibi, AB'nin yüzde 12 olan yasal sınırının hayli üzerinde, güçlü bir düzeyde kaldı. Geri dönmeyen kredilerin oranı bir yıl önceki yüzde 3 seviyesinden
küçük bir artışla 2009 ortasında yüzde 4,9'a çıktı. Düzenleyici kuruluşun stres testi, sektörün sağlam olduğunu ve yeni tehditlere iyi direneceğini gösteriyor.''
Türkiye'nin ''sert ekonomik daralmaya rağmen makroekonomik istikrar sınavından büyük ölçüde başarıyla çıktığı'' kaydedilen raporda, ''kriz piyasa mekanizmalarının işleyişini
felç etmedi ve Türkiye işleyen piyasa ekonomisi olmayı sürdürdü'' değerlendirmesi yapıldı.
''Sağlanan bazı iyileşmelere rağmen Türkiye'de eğitim kalitesinin önemli bir sorun olmayı sürdürdüğü'' belirtilen raporda, ''8 yıllık zorunlu eğitime kaydolma oranı yüzde 10'a yakın artarak yüzde 97'nin üzerine çıktı. Liselere kaydolma oranı yüzde 56'dan yüzde 58'e ulaştı. Üniversitelere
kayıt oranı da yüzde 19'dan yüzde 20'ye çıksa da uluslararası standartlara göre düşük kaldı. Yetersiz eğitim ve öğretimden kaynaklanan istihdam piyasasındaki arz ve talep dengesizliğini düzeltmek yolunda az ilerleme sağlandı'' ifadeleri kullanıldı.
-''TÜRKİYE AB PAZARINA DAHA AZ BAĞIMLI''-
AB Komisyonu raporunda, 2007 yılında toplam ihracatının yüzde 56'sını AB pazarına yapan Türkiye'nin geçen yıl doğusundaki ve güneyindeki ülkelerin payını artırarak bu oranı yüzde 48'e düşürdüğü vurgulandı.
''Bunun sonucunda Türkiye AB pazarına daha az bağımlı hale geldi ve ticaretini diğer komşularıyla çeşitlendirdi'' denilen raporda, geçen yıl yüzde 75 olan Türkiye'ye doğrudan
yabancı sermaye yatırımlarındaki AB payının bu yılın ilk 5 ayında yüzde 88'e yükselmesinin AB ve Türkiye arasındaki ''karşılıklı güçlü ekonomik bağımlılığı gösterdiği'' belirtildi.
4