Tarihte eşine ender rastlanan uzunlukta hızlı
büyüme, düşük enflasyon, düşük faizler ve
ekonomik istikrar dönemi piyasalarda aşırı güven doğurdu ve risk alma iştahını artırdı.
Sonunda, istikrar istikrarsızlık getirdi ve kapitalizmin merkezi ardı ardına malî şoklarla sarsıldı. Kendi kendini
tamir edemeyen serbest piyasaya zamanla güven pek tabii zayıfladı. Bunun üzerine düzenlemeciler, büyük devlet taraftarı ve malî bir aktivist olan ekonomist Hyman Minsky'nin reçetelerine sarıldılar. Minsky'nin "İstikrarsız Bir
Ekonomiyi İstikrarlaştırmak (Stabilizing an Unstable Economy)" adlı kitabı, piyasalara kayıtsız şartsız iman konusunda uyarılarla doludur.
Reagan
yönetiminin otuz yıl önce başlattığı serbestleştirme ve
özelleştirme akımı bir anda tersyüz olmuştur. Devlet ardı ardına yapılan müdahalelerle
finans sektörünü himayesine almıştır; ya sorunlu finans devlerini zorla evlendirmiş (Bearn Stearns ile
Morgan Stanley;
Merrill Lynch ile
Bank of America) ya da bilfiil kamulaştırmıştır (Fannie, Freddie ve AIG).
Lehman Brothers firmasını ise piyasalara gözdağı vermek için resmen
kurban etmiştir. Bu hareket
piyasaları sindirmek yerine azdırınca, geçen perşembe günü piyasaları rahatlatmak için 180 milyar dolar likidite artırımına gitmiştir. Dahası,
banka hisselerinin açığa satışını yasaklamıştır. Bu da yeterli olmayınca, cuma günü en olağanüstü kartını açmış ve tüm finans sektörünü himayesi altına aldığını duyurmuştur. Bu 700 milyar dolarlık bir
kurtarma operasyonudur. Devlet tarafından oluşturulacak bir "aktif yönetim şirketi", iki yıl boyunca malî kurumların sorunlu
kredilerini satın alacak, şartlar oluştuğunda da tekrar piyasaya satacaktır. Söz konusu yöntem, 80'lerde büyük sorunlar yaşayan tasarruf ve kredi bankalarını kurtarmak için denenmiş ve başarılı olmuştur. Minsky yöntemleri enflasyonisttir; bu da borçların reel değerinin düşmesi ve bankalara sübvansiyon demektir.
Amerikan düzenlemecileri ve politikacıları böyle radikal bir eylemin hiçbir şey yapmama alternatifine göre çok daha
ucuz bir
tercih olduğuna inanıyorlar. Piyasalar devlet dışında hiç kimseye güvenmeme ve hiç kimseye borç vermeme noktasına gelmişti. Bu da problemin Wall Street'ten (finans sektöründen) Main Street'e (tüm ekonomiye) yayılması ve ekonomik durgunluk demekti. Bunu önlemek için devlet, bankacılık sisteminin sorunlu kredilerini sistemden çekmeyi göze almıştır. Bu yöntemin başarısız olmama gibi bir ihtimali yoktur. Devletin taahhütleri ve borçları astronomik artacaktır ama piyasalar devletin "iflas etme" ihtimalini % 1'den az görmektedir. Zaten devlet batarsa, bu sözün bittiği (başka şeylerin konuşacağı) yerdir.
Bu paket bir yerde sistemin sigortalanmasıdır. Çok yüksek olacak primi (kurtarmanın maliyetini)
halk ve torunları ödeyecektir. Bu da halkın temsilcileri politikacılara daha çok söz hakkı tanıyacak, FED'in bağımsızlığını tartışmaya açacak, devletin ekonomi ve bankacılık üzerindeki ağırlığını artıracak ve kapitalizmi önemli ölçüde baltalayacaktır. Çin ve
Rusya bütün bu olup bitenlere
bıyık altından gülmektedir. Ünlü filozof Fukuyama, Soğuk
Savaş sonrası liberal demokrasiyi ve kapitalizmi mutlak galip ilan etmiş ve bunun tarihin sonu olduğunu iddia etmişti. Ya biraz
erken oldu, ya da uzatmaları oynuyoruz!
PROF. DR. İHSAN IŞIK
Rowan Üniversitesi Üyesi ve Amerikan Türk
Ticaret Odası Başkanı
ZAMAN