Albaraka Türk Genel Müdürü
Fahrettin Yahşi, biri
Avrupa, diğeri Ortadoğu'da iki temsilcilik açacaklarını, gelen talep doğrultusunda bu temsilcilikleri şubeye dönüştüreceklerini söyledi
Albaraka Türk, bünyesinde yer aldığı
Bahreyn merkezli Albaraka Banking Group'un tek
marka, tek
logo hedefi doğrultusunda, kasım 2009'da yeni kimliğiyle faaliyet göstermeye başladı. Merhum Adnan Büyükdeniz'in vefatı sonrasında Albaraka Türk'te Genel Müdür olarak göreve gelen Fahrettin Yahşi, kimlik dönüşümünden oldukça memmun. Hedeflerinde
yurt dışında şube açmak bile var.
Merhum Adnan Büyükdeniz'den sonra ve Albaraka'nın kurumsal kimlik değişimiyle birlikte göreve gelmeniz size ayrı bir sorumluluk yüklüyor mu?
Albaraka Türk'te her zaman üst düzey görev yaptım. Hep
yönetici kademesinde bulundum ve kendimi de gerçekten Albaraka'nın bir parçası haline getirdim. Benim açımdam, genel müdür olmam, kafamda bir farklılık oluşturmuyor. Sorumluluğum artmıştır ama
iş yükü anlamında çok fazla bir değişiklik olmadı. Hatta birinci adam olmak, iş yükünün daha az olması anlamına gelir. Bir yöneticinin iş yükü çok fazla artarsa yöneticilik fonksiyonu ikinci plana düşer ve o da tehlikelidir.
LOGO HEYECAN UYANDIRDI
Yükünüz hafiflediğine göre iş dışında başka alanlarda kendinize
vakit ayıracak mısınız? Mesela, Adnan bey, fotoğrafçılığıyla öne çıkmıştı.
Şu aşamada henüz o noktaya gelemedik. 2010 Albaraka'nın kurumsal marka dönüşümü açısından önemli bir yıl. Albaraka, 2010'u dönüşüm yılı ilan etti. Önemli olan
hizmet sektöründe, müşteri memnuniyetidir. Müşteri memnunsa, birinci işten sonra bütün işlerini size getirir. Sadakat bir noktaya kadar.
Dönüşümün etkileri nasıl?
2009 kasım ayında start verdik ve şu anda Albaraka'nın bu dönüşümünün başarılı olduğunu görüyoruz. Geri bildirimler yoluyla
test ettik. Yeni logo ve dönüşüm gerçekten toplumda bir heyecan uyandırdı. Bu heyecanı sürdürmemiz lazım.
Global bir marka haline dönüştünüz. Bunun dış piyasalarda bir yansıması var mı?
Albaraka Türk, Albaraka Banking Group'un bir üye
bankası. Bizim grubumuz
Körfez'de Bahreyn'de kurulu. Bir şemsiye bankanın altında 11 banka ve bir temsilcilikle faizsiz bankacılık alanında faaliyetlerini sürdüren bir grup. Global bir marka olmak suretiyle bu bankaların birbirlerinden elde ettikleri sinerjinin artırılması hedefleniyor.
ÖNCE TEMSİLCİLİK SONRA ŞUBE
Yurtdışında Türk işadamları daha çok iş yaptıkça, banka istekleri de artıyor. Siz de yurtdışında şube düşünüyor musunuz?
Şu an şubemiz yok ama belki kısa süre içerisinde iki yerde, Avrupa'da ve Ortadoğu'da, önce temsilcilik açmak suretiyle
bölge potansiyelini ölçmeyi planlıyoruz. İki yerdeki temsilciliklerin bize aktaracakları veriler ışığında şubeleşmeyi düşünebiliriz. Bizim Türk ihracatçıları açısından özellikle
Afrika ve Körfez bölgelerinde verdiğimiz hizmetler noktasında bir eksiğimiz yok. Hatta diğer bankalara göre üstünlüğümüz söz konusu. Yapmış olduğumuz
dış ticaret faaliyetlerinin önemli bir kısmı da bu bölgelerle ilgili. Albaraka Banking Group olarak bölgesel bir banka ağına sahibiz. Suriye'de, Mısır'da, Lübnan'da, Cezayir'de, Ürdün'de, Tunus'ta,
Güney Afrika'da, Sudan'da, Pakistan'da bankamızın olması zaten bizim şube ihtiyacını gidermiş oluyor.
MALİ KESİM İÇİN KLASİK BİR YIL
Kriz yılında bankalar
rekor kârlar açıkladılar. Katılım bankaları ise biraz gerilerde kaldı. Bu yıl nasıl olur?
2010 yılının böyle olmayacağı görünüyor. 2009'u kenara ayırırsak, daha dengeli, önceki yıllara paralel klasik bir yılla karşı karşıya olabiliriz. Katılım bankalarının kârları, kendi büyümelerine paralel olarak artabilir ama azalma beklenmemeli. Ama banka kârlaında azalma beklenmeli.
Hayalini süsleyen şirketin zirvesinde
Siz, Albaraka Türk'te uzun zamandır üst düzey görevdesiniz. Fakat genel müdür olunca herkes sizi biraz daha yakından tanımak isteyecektir. Biraz kendinizden bahseder misiniz, Albaraka'yla yolunuz nasıl kesişti?
1965 Fatsa Evkaf Mahallesi'nde doğmuşum.
İlkokul,
ortaokul ve liseyi Fatsa'da okudum.
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi İşletme Bölümü'nü 1987 yılında bitirdim. 1987
Aralık ayında bankalar yeminli murakıp yardımcısı, 1991'in aralık ayında da bankalar yeminli murakıbı oldum. 1996 yılına kadar bu mesleği devam ettirdim. Çok sayıda banka genel müdürlüklerinde denetimlerde bulundum. 1998 yılı
Ağustos ayında o zaman Albaraka Türk'ten
teklif aldım. Tereddütsüz kabul ettiğimi söyleyebilirim. Bunun da aslında nostaljik bir geçmişi vardır. Mülkiyede okurken, -gerçekten bu düşündüğüm ve zaman zaman da ifade ettiğim bir husus- o yıllarda Zafer Çarşısı'na yakın Albaraka Türk'ün Ankara şubesi vardı. Benim aklımda ta o yıllarda Albaraka Türk'te çalışma düşüncesi vardı. Bir de bankalar yeminli murakıbı iken Albaraka Türk üst yönetimi ile belli bir iletişimim söz konusuydu.
'Bizde
kredi geri çağırma olmaz'
Kriz yılında bankaların kredileri geri çağırması, reel sektörü yalnız bırakmaları tartışıldı. Sizde durum nasıl?
Katılım bankalarının fon kullandırma tarafında iki temel özelliği var. Birincisi, bu bir ticaret
finansmanı olduğu için, özünde bir mal alım satımı olduğu için
katılım bankalarının fon kullandırım vadelerinin değiştirilmesi, fon kullandırım kâr paylarının değiştirilmesi mümkün değildir. Dolayısıyla katılım bankalarının bu özelliğini bilen firmalar katılım bankalarından borçlanmak isterler.
Piyasa faizlerinin yukarıya gideceği düşüncesine katılan firmaların katılım bankalarından fon kullanmalarının onların faydalarına olacağının farkındalar.
Fazla talebe
cevap zor!
Reel sektör
krizde kredi musluklarını kestikleri için bankalara kırgın. Öyle düşünenler katılım bankalarını mı seçecek sizce?
Katılım bankaları, kredi ihtiyacının nispeten belli bir kısmını karşılayabilirler. Şöyle düşünün; şu an Türkiye'deki toplam kredi yaklaşık 300 milyar diyelim, katılım bankalarının kullandırdıkları kredi ise 25 milyar dolar. Bütün kredi piyasasının ihtiyacını karşılama imkânları zaten yok ama katılım bankalarının topladıkları fonları kullandıramama riskleri olmaz.
Sonbaharda yeni binasına kavuşacak
İstanbul finans merkezi olacak dendi,
Ataşehir merkezi olacak dendi. Sizde yeni genel müdürlük binanızı o bölgeye yakın bir yerde yaptırıyorsunuz. Önceden duyum mu aldınız yoksa?
İstanbul'un finans merkezi olma konusunda geç kaldığını düşünenlerden biriyim. Hangi yakada olacağı önemli değil. Ataşehir öne çıkıyor ama olaya uluslararası boyutta baktığınızda ben Büyükdere Caddesi'nin önemini kaybedeceği kanaatini hiç taşımıyorum. Fakat kamu bankalarının
batı Ataşehir'de konuşlandırılmış olması o bölgeye ayrı bir hareket getirecektir. Bizim yer tespitimizde hem
ulaşım açısından uygun bir konumda olması hem de sektörle ilgili kamu kuruluşlarının o bölgeye gelmesi kısmen etkili olmuştur. Albaraka Türk'ün genel müdürlük binası da o bölgeye ayrı bir değer katacaktır.
Taşınma ne zaman?
Eylül, ekim gibi düşünüyoruz ama bu yıl içerisinde demek daha doğru olur.
YENİŞAFAK