Altın almak doğru seçim mi?

Amerika'nın karşılıksız olarak bastığı ve kâğıtla mürekkepten oluşturduğu dolar imparatorluğu yerle bir oluyor.

Altın almak doğru seçim mi?

Aslında bu süreç sürpriz değildi. Durumun bu hale geleceğini söyleyen onlarca rapor aylar önce yayımlanmıştı. Nitekim, büyük güven kaybına uğrayan uluslararası para niteliğindeki ABD Doları'ndan kaçış başladı. Gelen her veriye göre yön arayan piyasalarda, yatırımcıların kafası son günlerde oldukça karışık. Kafası karışık olan sadece yatırımcılar değil, milyar dolarlık fon yöneten profesyonel uzmanlar da aynı dertten mustarip. Altından bakıra her türlü kıymetli maden, emtia ve petrol, fonlar tarafından inanılmaz taleple karşılaştı. Bu fonların fiyatları birkaç katına çıkınca bu sefer gıda fonları aşırı talep görmeye başladı. Bir anda gelen çok büyük talep karşısında arz yetersiz kalınca gıda fiyatları da kendilerini birkaç kez katladı. Ancak altına olan talep ve fiyat hareketleri sadece spekülasyon ile açıklanacak kadar basit değil. Binlerce yıldır değer taşıyan bir emtia. Tek başına herhangi bir politika veya siyasi baskı ile değerine müdahale edilebilecek bir durum arz etmiyor. Paranın arkasında sadece parayı basan ülkenin güvencesi varken altının başka hiçbir ülke, kurum ya da kişinin bir yükümlülüğüne ihtiyacı yoktur. Tek başına bir değerdir vedeğeri tamamen piyasada belirlenir. Spekülasyon yine devrede Dünya çapında çıkarılan altının dörtte üçü mücevher yapımında kullanılıyor. Salt olarak bir değer standardını temsil ettiği için insanlar paranın değerini kaybetmesine karşı önlem olarak altın almaya devam ediyor. Türkiye gibi ülkelerde de geleneksel olarak bu madene yakın ilgi duyulmuş, vatandaş her zaman altını önemli bir yatırım aracı olarak görmüş. Ciddi bir altın ithalatçısı olan Türkiye'de fiyatlar iki ana faktörden etkileniyor. Dünyada altının fiyatı dolar ile belirlendiği için YTL'nin dolar karşısında değer artışı veya düşüşü direkt olarak fiyatlara etki ediyor. Dünya piyasalarında işlem gören altın ons bazında fiyatlandırılıyor. 1 ons 31,10335 gram ve üretim maliyeti günümüzde işletmeye göre değişmekle birlikte ons başına yaklaşık 275-300 dolar arasında. Altın fiyatlarını kuşkusuz dünyada yaşanan belirsizlikler de etkiliyor. Anlaşılacağı üzere savaş isteyenler arasında sadece silah üretenler yok. Altın üretici ve spekülatörlerinin de en büyük hayali savaşlar. Günümüzde yaşanabilecek İran-Amerika kapışmasını en çok isteyenlerin başında yine bu grup geliyor. Yine altının kabul ettiği para birimi olan dolardaki değişimler, faiz oranları, merkez bankalarının arz ve talepleri, üretimdeki değişimler, küresel likidite, ekonomik durgunluk ve üretimin yüzde 75'ini elinde bulunduran az sayıdaki şirketin yaptığı spekülasyonlar fiyatları belirliyor. Belirsizlik ilgiyi artırıyor Altın fiyatlarının son birkaç yıldır neredeyse kesintisiz çıkışı incelenirse bu durumun sadece finans piyasalarındaki spekülatif hareketlerle açıklanamayacağı ortaya çıkmaktadır. 17 Mart 2008 günü altının gördüğü 1032 dolar, tarihinin en yüksek değeri olarak ifade edilse de önceki yıllara enflasyon ayarlaması yaparsak bu fiyat 2400 dolara kadar tırmanabiliyor. Özellikle altın kontratlarının internetten kolaylıkla 1'e 300, 1'e 400 kaldıraçlarla alınıp satılıyor olması, ortaya beklenmeyen büyüklükte bir pazar çıkarıyor. Benzer işlemlerin emtia, petrol ve gıdada da yapılabiliyor olması ile internetin dünyaya enflasyon ihraç ettiğini söylemek yanlış olmaz. Dünyadaki yatırımcıların belli başlı paralarına olan güveni giderek kaybetmeye başlamış olmasıyla talep tarafına gelen yoğun ilgiyi, büyük zararlar yazan ekonomilerin altın satışları karşılıyor. IMF Yönetim Kurulu'nun onayladığı plana göre kurum, birkaç yıl içinde 3217 ton altın stokunun 403.3 tonunu satacak. Son günlerde fiyatları en çok baskı altında tutan ise Amerika Merkez Bankası'nın rezervindeki altınların bir kısmını satabileceği. Edilen büyük zararlar ve şirket batmalarına müdahale için bu yolu seçmesi gittikçe kabul gören bir öneri olarak algılanıyor. Bir yanda artan talep diğer yanda durgunluk ve merkez bankaları satışları.. Terazinin iki kefesi de ağır basıyor. Muhtemelen Türkiye'de altının hareketi dövizle aynı yönü izleyecekken, dünyada sınırlı yükselişler ile 2002 yılında başladığı çıkışını hazmetmeye çalışacaktır. MURAT TURAN- REFERANS
<< Önceki Haber Altın almak doğru seçim mi? Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER