Çalışma Bakanı
Faruk Çelik'in de onayıyla tasarı geçince astsubaylar bayram yaptı. Ancak ertesi gün 17
Nisan'da
TBMM'de bu
düzenlemenin önünü kesen 'Tekrir-i
Müzakere - yeniden görüşme' talebi geldi.
VE BAKAN ALEYHTE
Meclis'te bir gün önce astsubaylar lehine oy kullanan Bakan Çelik, bu kez aleyhte görüş bildirdi. Ve
emekli-çalışan binlerce astsubayın sevinci kursağında kaldı.
TBMM Genel Kurulunda yaşanan bu ilginç oylamayı
Sabah yazarı Umur TALU yazdı:
Bir bahar komedisi
Bakın, aktaracağım ibretliktir.
Sadece ilgilendirdiği kitle açısından değil. Memleketin tüm altta kalanları açısından da.
Hep tekrarlıyorum ya, "cumhuriyet,
demokrasi, muhafazakâr ahlak, antimilitarizm, hak, hukuk, tutarlılık, ilke, imtiyaz yasağı" üstüne yalanlar bakımından.
Size bunları, (bizim gibi!) köşeden köşeye yazan,
gazete ve TV yöneten, şöhretten geçilmeyen, nice değerler üstüne mangalda kül bırakmayan, tuzu da kuru "büyük gazeteciler"in, hükümet ve patron arzusuyla TBMM'de kaldırılan "yıpranma hakkı" üstüne tek kelime edemediği "
basın özgürlüğü" mevkiinden yazıyorum.
Yazının esas kitlesi, bilirsiniz, epeyce yazdığım "ordunun alttakiler"i.
Bilir misiniz, bilemem.
Uzmanları zaten daha da alta koyalım da, "
Türkiye Cumhuriyeti memurları" içinde, kıdem, tahsil, liyakat gibi tüm şartlara sahip olsa da, "Birinci derecenin dördü" ne yükselmesi
yasak tek kesim var: Astsubaylar.
İsterse 30 yıl çalışsın, yaralansın,
madalya donansın, zaten artık yaygın olan üniversite diplomasına yüksek lisanslar eklesin, mümkün değil.
Buna "Özgürlük, eşitlik, kardeşlik ideali olan cumhuriyetin dışlayıcı hiyerarşisi" denebilir.
Neyse.
Bakın ne oldu?
İktidar ağırlığıyla "Sosyal güvenlik töresi" çıkaran Meclis'in 16 Nisan
oturumu sonrası "
muvazzaf ve emekli astsubaylar" müthiş sevindi.
Tarihi bir teselliydi.
Beş MHP milletvekili imzalı bir önergeyle, "Astsubaylar birinci derecenin dördüncü kademesine yükseltilir" denmişti.
Oturum Başkanı, "Komisyon katılıyor mu?" diye sordu: "Takdire bırakıyoruz" dendi.
Başkan, "
Hükümet?" diye sordu.
Dikkat buyurun; Çalışma Bakanı Faruk Çelik, "Katılıyoruz Başkanım" dedi.
Kabul edenler, etmeyenler... Kabul edildi.
Emeklisi, görevde olanı, astsubaylar birbirini kutladı. Bu konuları çok yazdım ya, birçoğu beni de kutladı; "gazeteciliğin payı" için teşekkür etti.
Geldik 17 Nisan'a.
CHP'li Güldal Mumcu'nun Başkan olduğu oturumda, 5 AKP milletvekili önerge verdi:
"Dördüncü kademe ibaresinin üçüncü olarak değiştirilmesini
teklif ediyoruz."
Başkan sordu: "Komisyon katılıyor mu?" Cevap geldi: "Uygun görüşle takdire bırakıyoruz."
Başkan sordu: "Hükümet?"
Dikkat buyurun; Çalışma Bakanı Faruk Çelik bu kez şöyle dedi: "Sayın Başkanım, katılıyoruz. Astsubayların birinci derecenin dördüncü kademesine yükseltilmesiyle ilgili düzenleme, dördüncü kademe olmadığı için üçüncü kademe olarak değiştirilmeyi içeriyor. Bu anlamda önergeye katıldığımızı ifade ediyorum."
Başkan gerekçeyi okuttu:
"Yapılmış olan düzenlemede astsubayların birinci dereceye yükseltilmesi amaçlanmıştı. 926 sayılı
Türk Silahlı Kuvvetleri Personel kanunu'nda astsubaylarla ilgili gösterge tablosunda dördüncü kademe olmaması nedeniyle de bu son değişikliğe ihtiyaç duyulmuştur."
Kabul edenler, etmeyenler... kabul edilmiştir!
Bakın, birçok insanın hayatıyla, onuruyla da böyle oynanıyor memlekette.
Ama bu konu ilginç.
Çünkü, bir gün önce, sanki TSK Personel Kanunu'nu bilmiyormuş gibi "Katılıyoruz" diyen Bakan ile hükümet, bir gece sonra "Bu yanlış" deyip çark etti.
"Milletin temsilcileri" ne, binlerce askeri kırmak uğruna, "ordu töresi" ile oynamamayı kim telkin etti? TSK Personel Kanunu, "Meclis iradesi" ni nasıl geriletti?
On binlerce profesyonel askeri yıkan bu zihniyetin neresi "asker sevgisi"; "ordunun alttakileri" ni savunamayan bu tornistanın neresi "demokrasi"; "altta kalanın canı çıksın" diyebilen bu
sivil ve asker büyüklerin neresi "cumhuriyet"!
Başlık, "bir bahar komedisi", nasıl hafif ve naif kaldı, değil mi? Ne demeli!
UMUR TALU-SABAH