Babacan: 7.5 büyüme öngörüyoruz

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, bu yıl yüzde 7,5'lik bir büyümenin öngörüldüğünü söyledi.

Babacan: 7.5 büyüme öngörüyoruz

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, birçok ülkede kamu maliyesi ve bankacılık olmak üzere iki önemli sorun yaşandığını belirterek, her 2 konuda da Türkiye'nin gerçekleştirdiği reformlarla sağlam bir duruş sergilediğini, 2009 yılındaki küresel daralmadan sonra Türkiye'nin yüzde 9 oranında büyüme kaydettiğini, bu yıl da yüzde 7,5'lik bir büyümenin öngörüldüğünü söyledi. Berlin’de Alman Sanayiciler Federasyonu (BDI) ile Türk Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) tarafından düzenlenen 1. Türk-Alman CEO Forumu’nda, Türkiye ve Almanya arasında çok güçlü bir dostluk, ekonomik, siyasi, sosyal ve kültürel ilişkilerin olduğunu belirterek, her iki ülkenin birçok uluslararası konuya aynı perspektiften baktığını ve aynı ortak değerleri dünyanın dört bir yanında savunduğunu ifade etti. Almanya’da yaklaşık 3 milyon Türk’ün yaşadığını ve ülkenin ekonomik, siyasi ve sosyal yaşantısına katkı sağladığını kaydeden Babacan, Türkiye’yi de her yıl 4 milyon Alman vatandaşının ziyaret ettiğine ve Türkiye’de yaşamayı tercih eden Almanların sayısının da hızla artmakta olduğuna işaret etti. "Almanya ile ticari hacmimiz geçen yıl 30 milyar dolara yaklaştı, bu yılın ilk 8 ayında da 25 milyar doları aşmış durumdayız" diyen Ali Babacan, Almanya’nın Türkiye’nin en önemli ticaret ortağı olduğunu, Türkiye’de son rakamlara göre 4 bin 688 Alman şirketinin faaliyet gösterdiğini ve 4,6 milyar dolara yaklaşan bir yatırım olduğunu belirtti. Babacan, "Dünyanın 5. büyük ekonomisi olan Almanya ile dünyanın 16. büyük ekonomisi olan Türkiye arasında ilişki potansiyelinin çok daha büyük olduğuna inanıyoruz. İki ülke ekonomisi arasında birbirini tamamlayıcı bir nitelik var. Bizim eksiklerimiz Almanya’da, Almanya’nın eksikleri bizde var. Bu eksikliklerin giderilmesinin BDI ve TÜSİAD’ın en önemli amacı olması gerekir diye düşünüyorum" diye konuştu. Türkiye ve Almanya arasında mali konulardaki görüşlerin de büyük ölçüde uyuştuğunu, Almanya’nın, avro krizinden ancak güven ortamıyla çıkılabileceğini savunmasının da, AK Parti hükümetinin Türkiye’deki çabalarıyla örtüştüğünü belirten Babacan, Almanya ve Türkiye’nin dünyadaki tüm türbülanslara rağmen önemli bir büyüme yakalayan ülkeler olduğunu söyledi. Türkiye-AB ilişkilerinin önemine de vurgu yapan Babacan, "Biz Türkiye-AB ilişkilerini bir kazan-kazan ilişkisi olarak görüyoruz. AB’nin kaybettiği ve Türkiye’nin kazandığı bir ilişki şekli değil ya da Avrupa’nın kazandığı, Türkiye’nin kaybettiği bir ilişki de değil" dedi. Sadece Türkiye’nin kazançlı çıkması nedeniyle değil, dünyanın güçlü bir AB’ye ihtiyaç duyması sebebiyle de Türkiye’nin AB üyeliğinin şart olduğunu ifade eden Babacan, "Dünyanın günümüzde her zamankinden daha fazla bir şekilde güçlü bir Avrupa’ya ihtiyacı var" dedi. Kuzey Afrika’daki ve Ortadoğu’daki gelişmelerin, Balkanlardaki ve Kafkaslardaki riskler gözönünde bulundurulduğunda enerji ve enerji güvenliği konusunda dünyanın güçlü bir Avrupa’ya ihtiyacı olduğunu vurgulayan Babacan, "AB’yi AB yapan değerler, demokrasi, temel hak ve özgürlükler, hukukun üstünlüğü, serbest piyasa ekonomisi, tüm bunlar şu anda dünyada daha yüksek bir sesle dile getirilmesi gereken ve uygulanması gereken değerlerdir" dedi. Türkiye ilham kaynağı Başbakan Yardımcısı Babacan, Türkiye’de bir transformasyon sürecinin yaşandığını, bunun siyasi, sosyal ve ekonomik bir transformasyon olduğunu belirterek, çoğunluğu Müslüman bir ülkede demokrasinin iyi işliyor ve gelişiyor olmasının, çok geniş bir bölgeye çok olumlu mesajlar verdiğini söyledi. Türkiye’nin çevresindeki birçok ülkede genç insanların artık kendisini daha cesur hissettiğini, "Türkiye bunu başarıyorsa, biz neden başaramıyoruz" diye kendi ülkelerindeki gelişmeleri sorguladığını ifade eden Babacan, "Türkiye başka ülkeler için ilham kaynağı olmakta" şeklinde konuştu. AB’nin gerçek anlamda çok kültürlü ve çok sesli olması gerektiğini düşündüklerini kaydeden Babacan, "AB’nin temsil gücünün yüksek olması için Türkiye’nin üyeliğinin elzem olduğunu düşünüyoruz. Ancak Türkiye’yi de içine alan bir AB, gerçek anlamda, evrensel ortak değerlerin yaşadığı ve güçlendirildiği bir AB olacaktır" dedi. Türkiye ile AB’nin bu değerleri daha güçlü bir şekilde savunacağını belirten Babacan, Türkiye-AB ilişkileri içinde enerji konusunun çok önemli olduğunu, böyle jeostratejik bir ortamda enerji güvenliği ve enerji yollarının çeşitlendirilmesinin büyük önem arz ettiğini söyledi. "Avrupa çeşitlilik istiyorsa Türkiye’nin bu konuda çok doğal bir ortak olduğunu bilmeli" diyen Babacan, enerji faslının AB üyelik müzakerelerinde henüz açılmamış olduğuna da işaret ederek, Türkiye’nin bu konuda 4 yıldan beri hazır olduğunu, AB Komisyonunun tüm teknik değerlendirmelerinin de bunu gösterdiğini, ancak bazı siyasi mülahazalar nedeniyle bu faslın bir türlü açılmadığını ifade etti. Bunun Türkiye’nin enerji konusundaki tutumunu değiştirmeyeceğini kaydeden Babacan, yine de Türkiye’nin enerji konusunda çok önemli bir ülke olduğunun söylendiğini, ancak sözü edilemeyecek gerekçelerle enerji faslının bir türlü açılmamasının üzücü olduğunu söyledi. "Biz AB’nin daha uzun vadeli bir bakış açısıyla meselelere bakması gerektiğini düşünüyoruz ve AB’nin gerçekten artık iç mülahazalarla değil, uzun vadeli çıkarlar perspektifinden bu meseleye bakması gerektiğini düşünüyoruz" diyen Babacan, Türkiye’nin bir çok önemli projeye destek verdiğini, Nabucco’nun temel ortaklarından birisi olduğunu, Türk hükümetinin uzun vadeli ve geniş kapsamlı bir bakış açısıyla bu konulara yaklaştığını belirtti. Küresel ekonominin gerçekten zor bir dönemden geçtiğini, bu krizlerin yeni deprem merkezinin Avrupa olduğunu ifade eden Babacan, Avrupa’da bir çok ülkede borçların çok yüksek düzeyde olduğunu, bu nedenle Avrupa’daki liderlerin korkmadan kararlar alması, kendi şahsi ya da parti çıkarlarını mümkün olduğu kadar bir kenara bırakıp, ülke ve AB ekonomisi için doğru olan şeyleri yapması gerektiğini kaydetti. Sorunların çözülmemesi durumunda bunların daha da büyüyerek artacağını belirten Babacan, atılacak adımların bir an önce atılmasının Avrupa için çok önemli olacağını, AB’nin daha güçlü ortak mekanizmalara ihtiyacı olduğunu, ortak bir mali politika yürütmesini de beklediklerini ifade etti. Türkiye’de mali politikaları hep güven üzerine kurduklarını, tüm aldıkları kararlarda güvenin, politikalarının merkezinde bulunduğunu kaydeden Babacan, ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı olarak göreve başladığında enflasyonun yüzde 30 civarında ve bütçe açığının yüzde 12 civarında olmuş olduğunu, Türkiye’nin ekonomisinin bu zor durumdan kurtarılamayacağının düşünülmüş olduğunu, ancak kendilerinin her zaman şeffaf ve öngörülebilir bir politikayla hedeflerine tek tek ulaşarak güven yarattıklarını söyledi.
<< Önceki Haber Babacan: 7.5 büyüme öngörüyoruz Sonraki Haber >>

Haber Etiketleri:
ÖNE ÇIKAN HABERLER